Ateist akıl!

9 yıl önce
Resim bulunamadı

Konu ile alakalı, “Bilim yanılmaz mı?, Bilim ne değildir?, Deizm 2-3-4 , Ateizm Yanılgısı 1-2, Ateizm çıkmazı, Dinsiz ahlak olur mu?, Evrim, Allah’ın varlığının ispatı, Naturalizm” başlıklı yazıları da öneririz.

.

Devlet eli ile ateizm propagandası bile yapılmış ama amacına ulaşamamıştır! “Rusya’da ‘militan tanrısızlar örgütü’ kurulmuştu.” (Nikita Kruşçev, Anılar, s. 107); SSCB dönemimde ilkokul 4. sınıfta ‘Allah’sızlar kulübü’ okullarda kurulurdu. ( Enver Altaylı, Ruzi Nazar, s. 30)

“Az felsefe insanı Tanrıtanımazlığa, derinlemesine felsefe de Tanrı’ya götürür.”  Francis Bacon ( Aliye Çınar, Deizm ve ateizm üzerine, s. 127; E. Gilson, ateizmin çıkmazı, s. 80; Nedim Cisr, İlim felsefe Kuran’ın ışığında, s. 150; Prof. Nihat Keklik, Filozofların özellikleri, I-B) 

“Doğa bilimleri bardağından içilen ilk yudum insanı ateist yapar. Ama bardağın dibinde yaratıcı sizi beklemektedir!” Werner Heisenberg, Nobel ödüllü fizikçi  (Cüneyt Avcıkaya, Kolaycılığa kaçmanın adıdır deizm, s. 22 )

Lord Cliffen: ‘Derin düşündüğünüzde ilimler sizi Allah’ın varlığına kabule zorlar.” ( Afif A. Tabbara, İlmin ışığında İslamiyet; Emin Arık, Deizm ve ateizm çıkmazı, s. 63 )

İngiliz fizikçi Paul  C. V. Davies, ‘Bilimle uğraşan hiçbir kimse, fizik kanunlarının nereden geldiğini hiç sormamaktadır.’ ( Ergin Ögcem, Ateizmden deizme Antony Flew, Doktora tezi, s. 107)

Lawrence Krauss’un, ‘Hiç yoktan bir evren’ isimli  kitabında,  “Kainatın hiçlik’ten var olduğunun akla uygun olduğunu” iddia eder. Aslında onun hiçlik dediği, var olan bir şeydir. Ona göre hiç, ‘boş fakat önceden mevcut bir uzay’ şeklinde tanımlar. Yani onun hiçlik kavramı aslında, mevcut olan bir şeye işaret eder. Yani ona göre hiçlik, fiziki bir şeyden oluşmuştur. ( Hamza Andreas Tzortzis, Hakikatin izinde, Din bilim Ateizm, s. 131) 

Naturalist felsefeci Colin McGinn, “Maddenin, doğal seçilim yoluyla bir tür ‘tasarım’ sergilediğini söyler.”( Colin McGenn, The Mysterious Flame, s. 12)  Yaratanı reddedip, yaratılana ilahi sıfat yüklemek ancak ateist akılla mümkündür.

Dinsiz insan olmaz:  John R. Searle: “Materyalizm bir anlamda zamanımızın ‘dini’dir. Daha ziyade geleneksel dinlerde olduğu gibi, materyalizm, sorgulamaksızın kabul edilir. Materyalistler, tümüyle diğer materyalistler tarafından genel olarak kabul edilebilecek bir materyalizm versiyonu formüle edememişlerdir.” ( Searle, Mind, s. 48)

Phillip Johnson, natüralizmin imana dayanarak kabul edilen bir dünya görüşü olduğunu söyler. (Kemal Batak, Naturalizm Çıkmazı, Dennett’ten Dawkins’e yeni ateizmin felsefi temelleri ve teistik eleştirisi, s. 81)

“Bugünün bilimi ile açıkça çelişse de, davranışlarımızın birbiri ile etkileşen sayısız nöronlara dayandığını söylemek, kendimizi küçük düşürmez.” ( Crick, Şaşırtan varsayım,  s. 289) “Uzun dönemde getirilebilecek bilimsel kesinlik, bizi atalarımızın hurafelerinden kurtarabilir.” ( Kemal Batak, Naturalizm Çıkmazı, Dennett’ten Dawkins’e yeni ateizmin felsefi temelleri ve teistik eleştirisi s. 285) Francis Crick, bir neron destesinden başka bir şey olmadığımızı, benlik, özgür irade, bilinçli anılarımız, üzüntülerimiz, neşelerimiz gibi pek çok zihinsel niteliğin aslında var olmadığını iddia eder ve Şaşırtan varsayım ismini eserinde şöyle der: Eninde sonunda beyni nasıl çalıştığını gerçek anlamda öğrendiğimizde, algılarımız, düşüncelerimiz ve davranışlarımızın üst düzeyde yaklaşık bir açıklamasını yapabileceğiz.” ( Şaşırtan varsayım, s. 284) “Proteinlerin “yeteneklerini” öğrendiğimizde, bilincinde gizemli yanları yok olur.” ( Şaşırtan varsayım, s. 285) Bu ifadelere göre bilinç bir yandan bizim için gizemini korurken öte yandan varlığını DNA, RNA ve proteinlere borçludur. Az bir bilgi, iki varlığı (bilinç, beyin) bu derece kesin bir karşılıklı bağımlılığa sokmamıza nasıl izin verebilir? (Kemal Batak, Naturalizm Çıkmazı, Dennett’ten Dawkins’e yeni ateizmin felsefi temelleri ve teistik eleştirisi, s. 115) Örneğin kızamık ve yüksek ateş, belli bir korelasyona sahiptir. Ancak bu iki hadiseye virüs gibi bir diğer etkenin neden olması gibi, C lifleri ile, üzüntü kaynaklı bir acıya ruhun ya da zihnin neden olduğunu düşünmemize engel olan nedir? (Batak, s. 116) Yol gösteren bir ‘ön fikriniz’ yoksa zorlu bir bilimsel araştırma programında başarıyla ilerleyemezsiniz. Bu düşüncelere sözcüğünün geniş anlamında “inanıyorsunuz” dur. Ama bilimci için bunlar yalnızca geçici inançlardır.” ( Şaşırtan varsayım, s.  285) Materyalistler, yarı-dinsel imanla kendi görüşlerinin doğru olduğundan emin olsalar da, asla kendilerinin, diğer filozofların ve materyalistlerin tatmin olacağı bir materyalizm versiyonu geliştirebilmiş değillerdir. (Batak, s. 117) Naturalist materyalizm, yarı-dinsel bir imanla kendi görüşlerinin doğru olduğundan emindir. Dawkins, tanrının varlığını, Crick, ölümden sonraki yaşamı “bilimsel bir hipotez” gibi görmektedir. (Batak, s. 119)  Doğada var olan her şeyin fiziksel ya da maddi olduğu iddiası olan fizikalizm ya da materyalizm, katı natüralizmin bir türüdür. (Batak, s. 122) Dennett’in ifadesine göre her birimiz, binlerce farklı türde, trilyonlarca hücrenin bir araya toplanmış şekliyiz. İnsanı canlı yapan bireysel hücreler, ki her bir zihinsiz bir mekanizmadır, çoğunlukla otonom bir mikrorobottur ve bunlar bir maya hücresinden daha bilinçli değildir. Yaşam “mucizeleri”-  büyüme, kendini onarma, savunma, üreme,- bütünüyle “şaşırtıcı karmaşık araçlar” tarafından, fakat mucizevi değil, tamamlanmıştır. ( Daniel C. Dennett, Sweet Dreams, s. 2) “Her birimiz zihinsiz “robotlardan” yapıldık. ( Dennett, s.3) “Bizler yaşamkalım makineleriyiz, genler adıyla bilinen bencil moleküllerini körükörüne korumak için ‘programlanmış robot’ araçlarız.” ( Dawkins, Bencil Gen, s. 5) Makineyi kim yaptı, kim programladı, robotu kim üretti, aracı kullanan kimdir?

Başlangıçta tüm hammadde çok küçük noktanın içindeydi. (Caner Taslaman, Neden Müslüman’ım ? s. 38-39 ) Evren, 13.8 milyar yıl önce leblebiden küçük noktanın içindeydi, bu noktada kütle çekimi kuvveti diğerlerinden ayrıldı sonra güçlü nükleer kuvvet, elektromanyetik kuvvet ve zayıf nükleer kuvvet birbirinden ayrılır. Evren sürekli genişlemektedir. Yıldızlarla ilgili süreçlerde bedenimizin Yapı taşları olan karbon oksijen gibi atomlardan oluşmuştur. (s. 260) 

Dindeki ibadetleri anlamsız görüyorlar ama çağdaşlık adı altında bir sürü ritüel ( ruhçuluk vb.) uyduruyorlar. (Prof. Cafer Karadaş, Ateist ve deistlere cevap, s. 63)  

Evrendeki her gelişmeyi zorunlu sebep sonuç ilişkisine bağlayan materyalistler, evrenin varlığa gelişi ve ilk canlının ortaya çıkışı söz konusu olduğunda bu tezlerini bir yana bırakıyorlar. (Prof. Cağfer Karadaş, Kafama takılanlar 2, s. 65)  Evrenin tesadüfen oluştuğunu ileri süren materyalistler gündelik hayatlarında ise işlerini asla tesadüf/şansa bırakmazlar!

Eski Yunanlılar, Hristiyanlar, Ateistler “Allah’ı gereği gibi kavrayamadılar” (Hac, 74) Eski Yunanlılar Allah’ın yarattığı Melekleri Tanrı , Hristiyanlar Allah’ın Peygamberini Tanrı, ateistler Allah’ın yarattığı doğayı Tanrı ilan ettiler.

Teist, deist ve ateist: Deist, ‘Kainat kitabını’ okuyup yaratıcıya ulaşırken İslam’a yaklaşır, vahyi reddederek İslam’dan uzaklaşır. Ateist, ‘La İlahe’ derken İslam’a yaklaşır, ‘illallah’ demediği için İslam’dan uzaklaşır. Yarım din, cennetten eder.

Ateistler durmadan değişken olan bilime kutsiyet izafe ediyorlar. Bilim sayesinde uzayda yolculuk yapılacağını iddia ediyorlar, ölüme çare bulunacağını hayal ediyorlar ama, bunu biz Müslümanlar miraç’la, cennette sonsuz yaşam diye ifade edince bizi gericilikle itham ediyorlar… Sonra onlara ‘Primitif dogmatik rudic’ desek kızarlar…

Bilim, Faili mechul (!): Bilim fiili (-n nasıl olduğunu) bize anlatır ama faili anlatmaz. Nasıl sorusuna cevap verir, neden ve kim sorusunu göz ardı eder.

İnsanların içinde vahşet duygusunun olduğunu ve bunun da hayvanların zamanla insana çevrilmesinin bir kalıntısı olduğunu ileri sürülen evrimci arkadaş, insanın içindeki sonsuzluk, tatminsizlik, özlem gibi duyguların, cennetten kovulan atamızdan kalan ana vatanımıza olan özlem olarak yorumlasak itiraz eder mi acaba?

Ey pozitifist geçinen ateist arkidişler! Materyalizmin dibi olan “bilimsel sosyalizm” ve “eşitlik” adı altında “sınıfsız bir toplum” sloganı ile yapılan piar çalışmalarıyla ulaşılmasını hedeflediğiniz “proletarya diktatörlüğü” ile yönetilen ülkelerinde; tek tip giyinen ve birer robot gibi aynı düşünen ülkeler (en son elde kaldı bi Küba, bi Kore) güzellemesi yapan sizler, sıra Marks’ın sakalı değil Müslüman sakalı; Che değil Şamil ( Şeyh’inden Basayev’ine); Küba’nın Guayaberası değil (Kadın erkek için) tesettür; (Mesela) İngilizce değil, Arapça’ya vd. sıra gelince neden kırmızı görmüş boğalara dönüşüyorsunuz ki?!

Allah sizi tek bir anne babadan yarattım” ayetine inanınca dogma görüş, Tüm insanların tek hücreli ortak bir atandan geldiğini iddia edince bilimsel görüş oluyor…

Teori ise bu da teori: Ateistler, Evrim teorisine verdikleri önemi Big Bang teorisi ne de verseler, en azından materyalist olmazlar deizm ile teizm arasında bulurlardı… 

Ateist arkadaş bilime değil, Kur’an’a yaslan: Dünyanın düz olduğunu ileri süren tefsircilerden hareketle İslam’a saldırmaya çalışan ateist arkadaş, o tefsirlerin yazıldığı dönemde “bilimsel olarak” Batlamyus teorisi bilime hakim idi ve bilim, dünyanın düz olduğu kabul ediliyordu!Yani ateist arkadaş eleştirecekse bilime göre ayeti yorumlamaya çalışan İslam alimlerini değil, bilimin ne kadar oynak bir düzlemde olduğunu görüp bilimi eleştirmesi gerekir!Çünkü, dünyanın bilim adına düz olduğunun iddia edildiği o dönemde, Kur’an’dan hareketle dünyanın yuvarlak olduğunu ifade eden tefsir alimleri de mevcuttur!

.

Bilimi Tanrı ilan edinen ateistler: Bilimin bir gün ölümsüzlüğü bulacağına iddia eden ateistler, Nuh Aleyhisselam’ın 950 sene yaşadığına inanmıyor!

“Allah, fakirlere ne için yardım etmiyor?” diye şikayet eden ateistler fakiri doyurmazken, fakirlere yardım etmeye çalışan yardım derneklerini de, irtica ile suçlarlar !! 

Materyalistler yaratıcıyı, dolayısı ile onun ezeli olduğunu kabul etmezler ama, artık sonradan ortaya çıktığı bilimsel ispat edilen maddenin ezeli olduğunu ilan edip ona yaratıcılık vasfı yüklerler. 

Bir zamanlar bilim dünyasının tek kıstası Newton yasaları idi. Aykırı bir görüş konuşulamaz, karşı çıkanlar bilim dünyasından aforoz edilirdi. İzafiyet, Kuantum, Big Bang ile artık Newton tarihe karıştı. Makro alemden mikro aleme geçtikçe Newton fiziğinin iflasını daha iyi görüyoruz ki aslında, makro alemde de iflas ediyor bu bakış açısı, .. Bilim ve felsefeden, uzayın artık sonsuz ve başlangıçsız olmadığına dek hayattan soyutlanıyor. Bilim dinine inananların son putu; evrim! Yakında onlarda, bir zamanlar Newton kanunlarını ilahi yasa gibi savunanların günümüzde düştüğü durumuna düşecekler; putları kırılacak ve buna şahit olacaklar, az kaldı!

Bizi bir yaratıcının yarattığına inanmayan ateistler, uzaylıların genlerle oynayarak maymunları insanlaştırdığına inanıyorlar! Ateiste yüz puanlık soru: Uzaylıları, maymunları, genleri kim yarattı? 

Kuran’ın dogma olduğunu iddia eden ateistler, evrim, Dawkins, Marx vb. söz konusu olduğunda bizden çok dogmatik oluyorlar.

Ateist: Yeşil yanınca yayalar, kırmızı yanınca sürücüler geçiyor. Boşuna bunları düzenleyen aramayın, işte nedenler; kırmızı ışık ve yeşil ışık!
Karayolları: Kozmik enerji belanızı versin! 😉

.


ali-suat-1

 Ateist/Natüralist akla güzel bir örnek: “Big bang gerçekleşti ve her şey, tesadüfen kendiliğinden oluştu.” Tabii o fincan nereden geldi, içine kahveyi kim koydu, kim düşürdü, ortaya çıkan eser resimdeki gibi cansız hareketsiz çoğalmayan sessiz ve iki boyutlu mu, kim düzenli uyumlu, yaşamı devam ettirebilecek şekilde ayarladı vb. bunlar önemsiz detay konular.

.

                                                                                    Ateistler ve bilim!

“Şengör, Big Bang gibi genel kabul gören bilimsel bir teoriyi, ateizmle uyumlu olmadığı gerekçesi ile reddetebilmektedir.” (A. Bilgili, Bilim ne değildir? s. 13)

“Dawkins’in kuantum fiziği ile başı hoş değildir.” (Doç. A. Çınar, Deizm ve ateizm üzerine, s. 123)  

Resmini ben yaptım ama aslına ( Hareket eden, konuşan, gören, kalbi atan) yaratan yok öyle mi? Bir de ateistin zekisi (!) bu…!

      ” Doğa yarattı, tabiat ana, evrenin hediyesi…” gibi sözlerin mantıklı olma ve gerçekleşme olasılığı, yukarıdaki heykelin kendisi yapabilmesi kadar imkansızdır!

Evrimci natüralistler Allah’ı inkar edip sonra sahte tanrıcıklara (Doğa, tabiat ana) ilahi özellikler atfederler! https://sneakertoast.com/trending/scary-nature-spt-fb adlı sayfada, Allah yerine doğa/tabiat için kullanılan cümleler:


“Kaya parçaları kendi kendine  heykel olma güç ve iradesine sahip değildir.” (Hacı Ali Şentürk, Ateizm sonuçsuz serüven, s.  155)

  Sağdakini para vererek alan ateist, soldakinin tesadüfen oluştuğunu çocuğuna anlatıyor…

.

1912’den kalma eski ve güncelliğini yitirmiş bir  modeli kendini sembol kabul eden bu dernek üyeleri nasıl olurda, savundukları  görüşlerin bilimsel olduğunu ileri sürebilirler?! 

    O kadar akıllı (!) 4 sene küçük bir derneği idare edemediler, sonra kalkıp, “koca evreni idare eden yok” diyorlar.
Ek bilgi: Musevilerin derneklerinde şarkılar söyleyen Selin Özkohen (Kohen, İbranice kâhin demektir!) başkan seçilince ‘sıkıntılardan’  kurtuldular…!!

Ateizm Derneği’nin “Atatürk düşmanı” olduğu, derneğin “PKK’lılardan oluştuğunu” iddia edenleri haklı çıkarırcasına işler yapıldığını ve dernekteki kişilerce, “DHKP-C militanlarını evine gönderilmekle” tehdit edildiği, “gigtv’de yaptığı yayından sonra, “sen ateizm derneğini Atatürkçü düşünce derneği mi yapacaksın?” denilerek hakaretlere uğradığını, ayrıca dernek yöneticilerden, (kurduğu cast ajansında alıkoyduğu birçok kadının fotoğraflarını zorla erotik sitelere yükleyen ve ayrıca “ülkemizde cinsellik tabu olmuş” diyen) Onur Romano’nun 6 kıza tecavüz edip birinin intiharına neden olduğunu… vs. ileri sürüp istifa eden Ahmet arkadaşın iddiaları doğru mu? 

                                               ATEİZM DERNEĞİNDE ELEŞTİREL DÜŞÜNME  :))

Ateizmde değer (!)

6 Şubat 2023’teki depremden 3 gün sonrası ve dernekte hiç bir faaliyet yok. Yardım eden dini vakıflara ise çamur atmaya devam ediyor. (9.2.2023)

 

 

 Barkod sistemi her üründe var, görebilene!

Dawkins, ‘Yarasa radarının bir mühendisi hayranlıktan serseme döndürecek bir başarıya eriştiği biliniyor.’ ( Kör Saatçi, s. 28) derken, bunu tanrıya değil, ‘doğal seleksiyona ve doğal seçilimin kör sürecine’ bağlamaktadır. ( Alper Bilgili, Bilim ne değildir?, s. 165, 172)

.

Ateizm; aklın yüz karası
Tesadüfen oluşmuş bir teknolojik ürün gördünüz mü?
İmkânsız mı? Ama kendisine bakılarak taklit edilenler için, ‘üreticisi yok’ deniyor. Radardan uçak sanayisine, boya üretiminden inşaata : Biyomimetik!

.

                                                                              Evrim ağacında mantık aramak!

1- Doğru şartları sağlayan kim?
2- Yıllarca o şartları ve sonraki milyarlarca hücre arasındaki uyum ve diğer ( Çevre, besin, koruma, yeme, büyüme vb) ortamları aynı oran ve şekilde devamlı işleten kim?
3-Tek yetişkin insan bile, doğup büyüyene dek bir çok özel aşamalardan geçerek hayat bulabiliyorken, milyonlarca çeşiti ile her türünden bitki, hayvan ve insanları “bir arada” ve “uyum içinde” bir sağlayan olmadan yaşayabildiğini hangi “inanç” sizlere iman ettiriyor, inandırıyor; söyletiyor!
4-Tek hücreden bir insana geçişin her aşaması ayrı şartlara bağlı iken, aynı insandan farklı cins var etmek ve bunları birbirleri ile uyum içinde ve binlerce yıl boyunca devam ettirmek nasıl bir “doğru şartlar” silsilesini gerektirir? Bir de bunu diğer hayvan türleri için tek tek ve birbirleri ile uyum halinde devam ettirildiğini düşünün ve bir de buna bitkileri ve tüm bunlarla düzen içinde işleyen akılsız varlıkları ( gezegenlerin uyumundan su döngüsüne, atomlardan fiziksel-biyolojik kanunlara dek) ekleyin ve başa dönüp her birisinin birbirleri ile uyumunu ve bunun milyonlarca seneyi bulan zaman süresince devam ettiğini düşünün!
5- Tek hücreyi bu teknoloji çağında oluşturamayanların, o hücrenin insana dönüşümünü, ‘zaman tanrı’larına bağlamaları da yine ve sadece “iman” ile açıklanabilir! 

Kuran’a hakaret ettiği için bir kızın fareye dönüştüğüne inanan cahil Müslüman’la, farenin insana dönüştüğünü iddia eden pozitivist evrimci ateist arasında hiçbir fark yoktur! Kuran’daki, insanın maymuna dönüştüğü benzetmesini (Bakara, 66) beğenmeyen ateistler, maymunun insana dönüştüğünü iddiasını, bilimsel kabul etmektedirler.

.

                                                                         Kasap eti manavdan alıyor di mi?!
634 kafir de beğenmiş ki, genel zeka seviyelerini tespit edebilmemiz  için bedava anket yapmışta oldular, müteşekkiriz!


   

                              Kurban kesen İŞİD’çi ama köfteci Ramiz dayının sponsorluğu caiz öyle mi?! 

Yedikleri kadar tercihler de ilginç Celal Bey’in. Tek tanrı yerine çok tanrıcılığa meyilli…!

.

“Kendini ateist olarak tanımlayanlar arasında Tanrı inancını kesin olarak reddedenlerin oranı %8.8; kendini Dindar olarak niteleyen gençlerin arasında düzenli beş vakit namaz kılmanın oranı yüzde 28.6; ateist gençler arasında cuma namazı kılanların oranı %42.9; oruç tutanların oranı %58.6’dır.” (SEKAM, Türkiye’de gençlik, 2016, s. 98, 101) 

“Yapılan iki araştırma, ateistlerin dahi dua ettiklerini göstermiştir.” ( International Herald Tribüne, 18 Temmuz 1991)

.

                                  DUA NEDİR BİLMEZ, NASIL YAPILIR BİLMEZ, BİLİMDEN DE HABERSİZ
    ( Dua nasıl yapılmalıdır sorusuna cevap için, ‘Kader’ adlı yazımıza; Dua ve bilim için ‘İslami emir ve yasaklar ve hümanizm’ adlı yazımıza bakılabilir)

ÇOCUKLARA ANLATIR GİBİ ANLATALIM
 – Deprem sonrası sosyal medya paylaşımlarından – 


1-Allah – Haşa- kullarına, “malzemeden çal, kalitesiz malzeme kullan, kolonları kes” dese, yorumlar haklı olabilirdi. Sen aklını kullanma, daha az para ile daha çok menfaat bekle, ” Aklını kullan, kul hakkına dikkat et” türü ilahi emirleri görme;
2-Heyelan bölgesine, dere ağzına ev yap… Sonra ‘rabbi’ suçla! Bu sadece suçluyu görmemek veya gizlemek amaçlı bir davranış olur.
3-Aklı veren rabbimizi, vicdanı içimize yerleştiren yaradanı unutup, dünyaya materyalist bakanların sonu zaten, depremzedelerden de kötü olacaktır.
Tüm bu yorumlar, deprem sonrası enzakdan kurtulan çocuktan ötürü, Allah’a hamd edenlere karşı çıkanlara aittir. – Daha çok fazlası var!- 

Arapça dil kuralı gereği ki Fransızcada da bu böyledir, kadın erkek karışık bir topluluğa hitap edilirken, erkek sıgası kullanılır. Yani; erkeklerden bahseden ayetler+80!
Not: Kuran’da erkek suresi yok, kadın, Ali İmran, Mücadele, Mümtehine, gibi kadın sure adları vardır!
Ayrıca kadının ana-eş olması bunu neden germiş acaba, ayrı bir konu…! Devamı, ‘İslam’da kadın hakları’ adlı yazımızda. 

.

  Patlama yıkım getirir; big bang düzen getirdi, Entropik prensibi gereği, kontrol edilmeyen süreç kaosa meyillidir; düzen ve genişleme devam ediyor… Akıllı olduğunu iddia eden, O’nu (cc) görür!

 Vahiyden uzak akıl insanın geçmişini maymun ve doğal seleksiyon ve tesadüf adlı putlara bağlar ( Detay, islamicevaplar.com/evrim-teorisi.html)  geleceğin komünal topluma evrildiğine inanır. ( Marx ve materyalist ideolojisi) Tüm evrenin hiçlikten ve nedensiz çıktığını kabul eden bu kesim, iş gökten koç indirmeye gelince bunu bilime aykırı bulurlar!

.

       Maddenin ezeli ve ebedi – Başı ve sonu yoktur – diyen ateizme bilim cevap veriyor,

                          Evrenin başlangıcı ve sonu var: Big-bang, Entropi ve Big Crunch

Materyalist felsefeci George Politzer, Felsefenin Başlangıç İlkeleri adlı kitabında  ( s. 156) mealen, “Eğer yaratılmış olsaydı, o takdirde sonsuz bir varlık tarafından belli bir anda ve yoktan var edilmiş olması gerekirdi.” demektedir, haklıda! Ama işin ilginç yanı bilimin bu yönde hayli iddialı görüşlerinin olması:

 “O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır. Güzel isimler O’nundur.” ( Haşr, 24 ) ; ” O inkar edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, Biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı?” (Enbiya, 30) 

( İbn Abbas’tan rivayete göre, yer ve gökler her ikisi bitişik tek kütle iken Yüce Allah bunları birbirinden ayırdı. Ka’b (ö. 32/652), Dahhâk (ö. 105/723), H. Basrî (ö. 110/728), Said b. Cübeyr (ö. 95/714), Ata (ö. 115/733) gibi ilk devrin önde gelenleri bu görüşü benimsemişlerdir. Bunlara göre, bölünüp ayrılma, kütlenin ortalarında yer alan hava gücüyle meydana gelmiştir. Ka’b ise, ayrılmanın bir rüzgâr sebebiyle olduğunu söyler.Tefsirinde tabiat ve gökbilimlerine yer veren Râzî (ö. 606/1210) daha çok bu görüşü benimser. Kaynak: Taberî İbn Cerîr, Câmiu’l-Beyân ‘an Te’vî’l-Kur’an, M. el-Bâbî el-Helebî, 2. bsk. Kahire, 1954, XVII, 17-18; Kurtûbî, el-Câmiu li-Ahkâmi’l-Kur’an, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1. bsk. Beyrut, 1988, XI, 187-188; İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’anı’l-Azîm, Dâru’l-Marife, Beyrut, 1969, III, 176-177)

  Yapılan araştırmalar, evrenin bir noktanın patlaması sonucu ortaya çıktığını gösteriyor. Araştırmalar, “Bu ‘tek nokta’nın, ‘sıfır hacme’ ve ‘sonsuz yoğunluğa’ sahip olması gerektiğini gösteriyor.”  (Cüneyt Avcıkaya, Kolaycılığa kaçmanın adıdır deizm, s. 48 ); “Big Bang ile kainatın yok veya yok hükmünde bir noktadan meydana geldiği dile getirilmektedir.” (Hacı Ali Şentürk, Ateizm sonuçsuz serüven, s. 146, 205 )  ” Büyük patlama adı verilen teori, evrenin yaklaşık 13 milyar yıl önce bir sıfır noktasından büyük bir patlama sonucu başladığı ve gittikçe genişleyerek büyüdüğünü ortaya koymaktadır.”  (Prof. Doktor Soner Duman, Allah’ım sorularım var, s. 23 ) 

“Evrendeki bütün madde ve enerji hayal bile edemeyeceğimiz bir yoğunluk ve sıcaklığı olan küçücük bir bölgede toplanmış olmalıydı; yeterince geriye gidebilseydik şimdi büyük patlama dediğimiz, her şeyin başladığı zamana ulaşırdık.” (Stephen Hawking, Büyük Tasarım, s.106); “Çok uzun bir süre için ne atomlar vardı, ne de atomların içinde yüzebilecekleri bir evren. Hiçbir şey yoktu… Hiçbir yerde hiçbir şey yoktu.” ( Bill Bryson, Hemen Her Şeyin Kısa Tarihi, s.2) 

 ” Biz göğü ‘büyük bir kudretle’ bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz. (Zariyat, 47)

 ( Arapça’da, v-s-a  ( genişilemek ) kökeninden türeyen, Vâsi’un kelimesi geniş anlamındadır. Musiun kelimesi de bu kelimeden türemiş, ‘ genişleten ‘ anlamındadır. İbn-i Zeyd, Zeccac, İbn-i Kesir, Fahreddin Razi, Ebussuud Efendi, Mukatil b. Süleyman, el-Firuzabadi, el-Taberani ve İbn Cerir Taberi , Elmalı Hamdi Yazır ve Ebu Suud Efendi’nin Kuran tefsirinde de aynı anlamda geçer.)

 ” Geceyi, gündüzü, Güneş’i ve Ay’ı yaratan O’dur; her biri bir yörüngede yüzüp gidiyor.” (Enbiya, 33)

  ( Yörüngeler bilimsel olarak 17. yüzyılda ispat edilmiştir. Rahman 5. ayetle Enbiya 33. ayet bir arada okununca, ” Bir hesaba ( Kuranda geçen kelime; ‘HüSBan’ aynen Türkçeye de geçmiştir: HeSaP ) göre hareket eden ve yüzen Ay ve Güneş ( ve gece gündüzün yaşandığı dünya) bir yörüngede yüzerler!” )

 ” Bizim, göğü kitabın sahifelerini katlar gibi katlayacağımız “(Enbiya, 104), ” Dağlar darmadağın olup ufalandığı.” ( Vakıa, 5; Zümer Suresi 68) zaman ise kıyamet kopacaktır.

 “Eğer Planck süresi içinde (evrenin başlangıcından sadece 10 üzeri eksi 43 saniye sonra) genişleme ve çökme kuvvetlerinin oranında 10 üzeri 55’te 1 kadar küçük bir farklılaşma olsaydı, ya genişleme çok hızlı olacak ve evrende galaksiler oluşmayacaktı, ya da daha yavaş genişleme yüzünden sonunda çok hızlı bir çöküş vuku bulacaktı.” (A.H. Guth, ‘Inflationary Universe’, Physics ReviewD, 23, 1981, s.348)
   “ Big Crunch” (Büyük Çöküş): Bilim adamları evrenin kütlesi yeterli miktara ulaştığında, çekim kuvvetleri nedeni ile bu genişlemenin duracağını ve bunun evrenin kendi içine çökmeye, büzülmeye başlamasına sebep olacağını bildirmektedirler. (Philip Ball, “Black Crunch Jams Universal Cycle”, Nature, 23 AralIk 2002; Dr. David Whitehouse,“Universe is ‘doomed to collapse’”, BBC News Online,22.10.2002, http://news.bbc.co.uk/1/hi/sci/tech/2346907.stm; Mark Schwartz, “Cosmic ‘big crunch’ could trigger an early demise of our universe”, Stanford Report, 25 Eylül 2002 )
” Herşey bir protondan bile küçük bir nokta şeklinde küçülecek. Aşama aşama negatif hale gelen kara enerji, evrenin dengesinin değişmesine sebep olacak ve büzülüp çökecek.” (Mark Schwartz, “Cosmic ‘big crunch’ could trigger an early demise of our universe”, Stanford Report, 25 Eylül 2002)

   Tüm bu bilgi bizi evrim teorisinin tersine bir sonuca ulaştırır. Yani tesadüfen basitten mükemmele doğru bir gidişat yoktur. Evren bozulmaya, kıyamete doğru yol almaktadır. 

 

 Bir iki bilimsel adım atıp bir metali  havada tutmaya “Bilim” denecek;
o  metalin milyarlarca kat büyüğü, milyonlarca yıldır aynı yörüngede dönerken, üzerinde yürüyen, sürünen, uçan, yüzeni ile milyonlarca çeşit canlıyı binlerce senedir yaşatacak ortamın “tesadüfen” oluştuğunu söyleyeceksiniz!

 

evrimcikim-denir-1

 Her canlıyı meydana getiren kendine özel bir mekanizması, bir çok parçadan oluştuğu halde hepsi birbiri ile uyum içinde çalışırken; aynı tür canlıların hepsinin mekanizmasının aynı olması ve farklı birçok canlı türünde benzer durumun geçerli olup bir de canlı-cansız tüm varlıkların birbiriyle dengeli ve uyumlu bir şekilde yaşamı devam ettirmesine rağmen, hala ateizmi savunanlar var…!

 

 

“Bir iki cümle sarfetmek için; beyin, omurilik, sinirler, diyafram, akciğerler, ses telleri, dil, dudaklar kusursuz bir uyumla seferber olur.”  Prof Dr Güner Sönmez

 

Doçent ama daha yaratıcının yarattığı zaman ile sınırlandırılamayacağını bilmiyor! Ey doç! Zaman biz insanlar için söz konusu, Allah (cc) için MÖ 300  veya İsa’dan sonra 2453 söz konusu değil!  Yazarı kitapta arayan, Bill Gates’i Windows’da arayan, ressamı resimde arayan, gördüğü, sonsuz olanı sonlu olan yarattığına sığdırmaya çalışan, maddeye tanrı diyebilen ate aklı!

 


Yerlisi, yabancısı aynı, bilim var; ilim-idrak-tefekkür yok!

Zamanı yaratan Allah’ı zamanla sınırlandırmaya çalışan akla (!) ateist akıl denir!  

“Evrende geçerli olan kuralları belirleyen zaten tanrının kendisidir ve tanrının kendi kurallarını mahkum olduğunu zannetmek onu hiç tanımamaktan kaynaklanan bir hata eder. Big Bang teorisi ile artık, maddenin yanı sıra uzay ve zamanında bir başlangıcı olduğu sonucuna varılmaktadır.” ( Selçuk Kütük, Ateizm Yanılgısı, s. 102, 146) 

“Big Bang göstermiştir ki, zaman dediğimiz kavram evrenin var olması ile başlamıştır.” ( Alper Bilgili, Bilim ne değildir?,  s. 109)

“Zaman, büyük patlama ile başlamıştır.” ( Hamza Andreas Tzortzis, Hakikatin izinde, Din bilim Ateizm, s. 146)

İzafiyet Teorisi bizi mutlak zaman düşüncelerini terk etmeye zorlar, uzay ve zaman birbirine bitişik ve kopmaz biçimde bağlıdır. (Fritjof Capra, Batı düşüncesinde dönüm noktası, s. 95) 

 “Tanrı’yı zaman içinde var olan bir varlık olarak hayal etmek bir aldanmadır. Zaman, Tanrı’nın yarattığı evrenin bir özelliğidir. Galiba Tanrı, evreni yaratırken ne istediğini biliyordu!” ( Stephen Hawking,  Zamanın Daha Kısa Tarihi )  Descartes, ‘Tanrı zamanla sınırlı değildir çünkü zamanı da yaratan O’dur.’ derken bizim şimdi prof olmuş ate anca bu kadar akledebilmektedir!

 

Dün dündür diyen ateist akıl!

ateist-akil_2                                                                                                                                                                                      Atehöst’e teşekkürler

 

Evreni oluşturan şeyler bilinçli olmayan yasalar (Nükleer kuvvet, zayıf kuvvet, çekim kuvveti ve elektromanyetik kuvvet) sayesinde var olur. Evreni oluşmasına neden olan bu yasalarda bilinç yoktur. Bilinci olmayan bu yasaların bilinçli ve düzenli-uyumlu bir sistemi ( İnsandan canlı cansız varlıkların devamının binlerce yıldır devamının sağlanmasına ) var ediyor olabilmesi bu yasaların bir bilinç tarafından tasarlandığını kanıtlar.

 

Bir evrimci, sizce, hangisinin sanat olduğunu savunurdu?

 

Bir kopya düşünelim ki, kopyalayanlar profesör ordusundan oluşuyor ve yıllar süren, milyonlarca dolarlık çalışma sonucu,  aslının yerini asla tutamayan kopya, ancak yapılabiliyor. ( Allah’ın varlığının ispatı adlı yazımızda örnekler mevcut) Bunun aslının tasarım ve yaratıcısının olmadığını ileri sürmek ancak ateizmin bir psikolojik bir durum olduğunu gösterir: “Ateizm, bilimsel değil, psikolojiktir.” (Fred Hoyle, Chandra Wickramasinghe, Evolution from Space, s. 130) “Tanrı’ya inancın önündeki engeller rasyonel değil, genel anlamda, psikolojiktir.” (Paul C. Vitz, Ateizmin Psikolojisi) 

 

.

.

 “Bilgisizler, dediler ki: “Allah bizimle konuşmalı veya bize de bir ayet gelmeli değil miydi?” Onlardan öncekiler de onların bu söylediklerinin benzerini söylemişlerdi. Kalpleri birbirine benzedi. Biz, kesin bilgiyle inanan bir topluluğa ayetleri apaçık gösterdik.” ( Bakara, 118)

ateistler-akil-1-4

 

Türk ateist ancak cennet ehline, o da ahirette gözükecek yaratanı bu dünyada görmek istiyor. Pardon ama O (cc) gözükse veya senle chat yapsa “imtihan” denen şeyin bir anlamı kalır mı? ( Detay: islamicevaplar.com/imtihan-dunyasi.html ) Cevaplarını önceden gördüğün şeye imtihan denebilir mi? Forumun yöneticisi var da bu kainatın  yok mu? … Ate’deki ego’nun seviyesi de ayrıca hayli dikkat çekici  🙂

turkate-2-1-1

                           Bu bir itiraf değil mi, Allah yoksa kafana göre takıl, ye iç, yat… Hayvandan farkın ne?!

tanriyoksa-kafanagoretakil-1


turkateistler-hurriyet_020213

.

iftiravegercekler-cimizdekiory-1

                                                                 Oruç ile alay eden ateist grup, oruç (!) tutuyor!
oruclaalayedenler-oruc-tutuyor-1

Bakara; İnek 
 Kurban olarak kesilmesi emredilen ( Bakara, 67-71) bir inek üzerinden Allah’a isyana yolculuk – Yahudiler ki o ineği put yapıp ona tapmışlardır aynı zamanda ( Araf, 148) ve günümüz ateistleri –

birgun_imamkenkomunistoldu

 İnek sade bir hayvan adı değildir! O, aslında nankörlüğün alameti, verilen nimetlerin değerini anlamamanın simgesidir. Yahudileşme yolunda, vahyi terk edip dünyaya meyledenlerin alameti, ilahi vahiyden uzaklaşıp sahte ilahlara tapmanın sembolüdür. 
O inek vicdanın sesinin bastırılmasını temsil eder. O inek nefsi ilah edinmenin, şeytanın vesvesesinin dünyadaki maddeleşmiş hali, iyilikten anlamamanın, kibrin ve azgınlığın adıdır. O inek ölmemiş; Hinduizm veya Hıristiyanlık adı altında, vahyi reddedip yerine sahte putlar edinenler olarak aramızda yaşamaktadır ve yaşayacaktır da!

 Bu bakara’nın yani ineğin Musa aleyhisselam tarafından kesilmesi aslında putların; kutsallaştırıp taptıklarının kendi elleriyle kesilip yok edilmesi demektir. Yoksa olay tek başına kesilen bir hayvan değildir ve bu ad boşuna sureye verilmemiştir!

 Onu sadece bir hayvan adı olarak anlamak, zaten, Kuran ruhunu anlamamaktır ve anlamadığını inkar eden de aslında cahilliğini itiraf etmektedir.

  İşin ilginci oryantalist bir Hıristiyan olan Riccoldo, “vahiyden kaynaklanan bir metinde bulunması uygun olmayan, bazı surelerinin hayvan adı taşıması gibi hususların, Kuran’ın vahiy kaynaklı olmadığının delili” olarak ileri sürmüştür. ( Batı İslam Arkeolojisinin Algısı, Prof. Dr. Fuat Aydın, s. 51 ) olmasıdır!  İslam’ın ruhunu anlamayan imam (!) ile Hıristiyan oryantalist kafa aynı; imam (!) oryantalist kadar İslam’a uzak, yabancı, ama imamlık yapmış! Tabii bu iki kafadaşa, Oxford kelimesinin ‘öküz geçidi, kalesi’ anlamına geldiğini hatırlatıp konuyu kapatalım!

.

ateist-akil-5                                                                                          Evrense tesadüfe tesadüf edilmez

 

        Yazarı kitapta arayan, Bill Gates’i Windows’da arayan, ressamı resimde arayan, gördüğü, sonsuz olanı sonlu olan yarattığına sığdırmaya çalışan, maddeye tanrı diyebilen ate aklı!

 


Bu  bilimsel gerçeğe uyuz olmayacak ateist tanımıyorum 😀

.

 Bu da deist geçinen ama sitedeki tüm uzantılarını ateist sitelere veren bir dinsiz deist arkadaştan;

empirist-arkadas-1

Sorsan empirist geçinir eminim ki… 😉

ateail-1-2-3-1

                                    Her an tazelenen bir evrendeyiz; “O her an yaratma halindedir.” (Rahman, 29) 

 

Olmayan uzaylılara inan ama DNA’nın şifresinin tesadüfen oluştuğunu iddia et…

 

Ateistler bu tür paylaşımlarla güya Müslümanlar ile alay etmektedirler. Halbuki Dostoyevski’nin de kitabından bir cümleyi cımbızlayıp seçip alsan ortaya eleştiri yapacak bir konu çıkartabilirsin. Gelelim cevaba:

1- Kur’an’da değil her cümle, her kelime veya her harf bir nedenle geçer ve bir hikmeti vardır. Kur’an’da bulunan ve “Kur’an ve bilim” adlı sayfamıza açıklama için bakılabilir.
2- Bu ayet tek başına bile, ateistlerin iddiasının aksine bilimsel bir mucizedir: Hurmada bulunan oksitosin maddesi modern tıpta doğumu kolaylaştırıcı bir ilaç olarak kullanılıyor. Oksitosin, doğumu kolaylaştırıcı etkisi nedeniyle pek çok kaynakta “rapid birth” yani “hızlı doğum” ifadesiyle tanımlanmaktadır.

         Ateist ve evrimciler bi de bize “bilim dışı, dogmatik” derler-Primitif toplumlarda eğitim spontanedir-

Pelin D. Çolak adlı abuladan bilimsel açıklama: “Madde nasıl ortaya çıktı, henüz bunun fiziki açıdan çok temellendirilmiş bir yanıtı yok. Ama bunun ileride olmayacağı anlamına gelmiyor.” “Hiç bir fosil bulunmasa bile bu evrim kuramını çökertmez. Varsayalım ki henüz hiç bir fosil bulamadı. Bu tüm ara canlıların, doğaya karıştığını gösterir. Diyelim ki tüm fosiller fos çıktı ! Bu bile evrim kuramını çökertmez.” ( Ümit Sayın, “Uçtu Uçtu Dinozor Uçtu”, Bilim ve Ütopya, Kasım 1998) Rasyonalizm, pozitivizm bu ise, o zaman biz de, ‘dünya aslında düz, sadece yüz sene sonra deliller bulunacak’ deyip işin içinden çıkalım.

Evrimci akıl!

Psikolojik danışmanlık okuyan öğrencilerin dersine, ders öğretmenleri misafir bir evrimci bir akademisyen getirtir. Akademisyen öğrencilere bilimsel (!) açıklamalara başlar: ” Tekerlek nasıl evrildi ise insanlıkta öyle evrimleşmiştir.” Öğrencilerden biri kalkar, ‘Hocam, tekerlek ‘kendi kendine mi‘ evrildi?’ der! Tabii cevap vermek (!) yerine hemen konuyu değiştirir evrimci hoca…

Stanley Miller 1953 yılında bir deney ( Miller-Urey Deneyi) yapar ve ilkel atmosferide bazı aminoasitlerin sentezlenebileceğini gösterdiğini ileri sürer. Ama deneyini yaparken ortamı ( soğuk deney ile) sonuç alacağı şekilde kendisi ‘ayarlamıştır‘ !

                                                                      

Turan Dursun eline bir süpürge alır su dolu kovaya daldırır duvarda şekiller belirir! ( Yüzyıl Dergisi, sayı 6: ” Allah’a inanıyordum. Ancak deneyimler yaptım kendi kendime. Su dolu kovanın içine süpürgeyi batırıp duvara sürdüm. Şekiller bir rastlantı.. Dünya’nın oluşumu da öyle olmasın.. Bu arada o da tümden silindi.”) Bu bilimsel deney sonunda ‘ Acaba evrende böyle tesadüf sonucu oluşamaz mı’ diye düşünür ve ateist olur. İyi de o kova, su, süpürge, onları bir araya getiren bir el ve ‘irade‘ olmasa o şekil oluşur mu idi?, diye düşünemedi, tabii… !!!

Yaptıklarının, eylemlerini, söylediklerinin hatta deneylerinin aslında yaratıcıya işaret ettiğinden habersiz bu zatlar, kendilerini rasyonalist, pozitivist, empirist, determinist …hatta septik geçinirken bizi de yobaz, bilim düşmanı hatta Usdışıcı olarak görürler… Evrimci akıl (!) işte!

 

 

                                                                                    EY ATEİST ARKİDİŞ
Kozmik enerji, tesadüf tanrısı ve evrim el ele verdiler, şans eseri sanata hayat verip, maymun torunu olan sana görüntü ve tatlı atom bileşenleri sundular.

                                           TABİAT ANA, TABİAT YARATTI MASALINA, TABİATIN KENDİSİNDEN CEVAP

 Bir çikolata düşünelim, dışında naylon bir ambalaj vardır. Ambalajın içinde bir kutu, kutunun içinde 8 adet çikolata bulunur. Onların her biri de ayrı ayrı kâğıttan ambalaj içinde bulunur.  Elimize bir de bir mandalina alalım, kabuğu olan sıradan bir mandalina. Gelelim konumuza;

1-      Çikolatayı kutusunu sallarsak ondan ses gelecektir, ambalajlamada israf edilmiş, içindekiler tam manası ile yerleştirilememiştir kutuya.

2-      Ambalajı çıkarılmadan çikolata yenmez.  Önce en dıştaki naylon, sonra kutu sonra her çikolatanın kendi özel ambalajı açılmalıdır. Her ambalaj tabiat için bir çöptür, plastik olanları daha geç olmak üzere tabiat tarafından yıllar içinde çürütülebilir.

3-      Günde yenecek bir çikolatanın yıllar içinde ağız-diş sağlığından sindirim sistemine dek insan için birçok zararı oluşturacaktır.

4-      Çikolatayı toprağa gömsek hiçbir zaman bir çikolata ağacı elde edemeyiz.

 Mandalinayı elimize alalım;

1-      Salladığımızda içinden ses gelmez, sıfır hata ile ambalajlanmıştır.

2-  Mandalinanın ambalajını soyunca tabiatta çöp oluşturmaz, aksine geri dönüşümlü olarak büyük bir mekanizmanın küçük bir parçası olduğunu ispat eder şekilde kabuk hemen çürür ve geri dönüşümlü olarak sıfırdan görevini yapmaya başlar. Mandalinanın dış ambalajı- kabuğu- soyulunca her dilimi için özel olan ambalajını soymaya gerek yoktur. Her dilim ambalajı ile tüketilebilmektedir.

3-      Günde yenen bir mandalina sağlığa yararlıdır, vücudu güçlendirir.

4-      İçinden çıkan her çekirdek zamanla birer mandalina fabrikasına dönüşür:

 Bir fabrika düşünelim; O fabrikanın bir tuğlası veya ürünlerinden birini alıp toprağın içindeki temele atıyorsunuz, bir süre sonra o tuğla/ürün kendiliğinden gelişip fabrika olup üretime başlıyor!  ” Tesadüf ve doğal seleksiyon ”  ile oluşan bir tane bile bu tür bir  fabrika tabiatta bulabilen var mı?

 Soru: Çikolatayı çok seven biri gitse, çikolatanın fabrikasını incelese, birçok girdi-elektrik-çöp-atık ile karşılaşacaktır. Onları göz ardı edip çikolatayı çok seven adam, fabrikanın duvarına yapışsa, sarılsa onu öpse ve “Sana teşekkür ederim, ne kadar güzel şeyler üretiyorsun!” dese, bunu görenler o kişi için ne düşünür? Komik olur ve “ Bu adam ya zekâ özürlü ya komiklik yapıyor.” Derler, adamı ya tımarhaneye sokarlar ya ona gülerler.

 Aynı şey mandalina seven içinde söz konusudur, bu kişi de mandalina ağacına gidip gözlemlese görecektir ki fabrikanın artığı gibi enerjiden çöpe hiçbir sorun bu ağaçta gözükmeyecektir. Yıpranan parçalar direk geri dönüşüm mekanizmasında kullanıma hazır hale gelmektedir. Bu kişi ağaca yaklaşıp ona sarılsa ve ” Sen ne kadar harika bir ağaçsın, ne güzel mandalinalar yapıyorsun, sana helal olsun.” Dese herhalde epey komik duruma düşer öyle değil mi? Mandalina ağacı akıl sahibi değildir ve kendisine kodlanan görevi ( Çamuru güneş ile birleştirip kendine kodlanan görev ne ise; mandalina tohumu – Çipi- çamuru mandalina, elma çipi aynı çamuru elma, limon çipi limon, biber çipi aynı çamuru bibere dönüştürür; ayrı renk-tat-koku-şekil, ambalajla !)

 Sonuç: Çikolatayı beğenen binasına değil sahibine teşekkür etmesi gerektiği gibi, mandalinayı beğenen de ağacına değil onun müdürüne ( Yaratanına) teşekkür etmelidir. 

 Kısaca, tabiat ana yaratmaz, bahşetmez, hediye etmez, doğa-toprak ana yoktur. Her ağaç, su, taş, hayvan; kısaca canlı cansız her “yaratılan” bir araya gelir ve kendilerine kodlanan görevleri yerine getiriler. Bu görevler o kadar uyumlu

 Dengeli-ahenk içinde işler ki bazı körler bu uyum-dengeyi aşıp asıl uygulatanı, kanunları koyanları göremez. Tıpkı fabrikayı yöneteni değil de fabrikada takılı kalan saf kimse gibi! Postacı mektubu elimize tutuşturunca mektubu yazan postacı değildir, aracılara birer teşekkür edip, asıl göndericiye hamdı eksik etmeyelim.

         İnsan ürünleri bir kesikle çalışmaz hale geliyor, Yaradanın ürünleri bir kesikten hayat buluyor. 

Ateistin teslis inancı: Kozmik enerji, tabiat ana ve bencil gen üçlemesinin harika bir hediyesi.

.

Bir uçak düşünün; her tarafı açık, altında üstünde sağında solunda oturabiliyor, yüzebiliyor, koşabiliyor, her türlü spor hareketlerini yapabiliyorsunuz. Sizin dışında milyarlarca canlı, bitki hayvan birbirleriyle uyum içinde hayatlarına devam ediyor… Bu uçak hem kendi etrafında dönüyor hem de hedefine yakıtsız, motorsuz, pilotsuz uçuyor… İşte bu uçak, kozmik enerjinin tesadüf tanrısının teknik desteği ile inşa edildi.

 Akılsız ve şuursuz hayvanlara kamuflajı, arıya arada boşluk bırakmayacak şekilde petekleri, kuşa mühendislik harikası yuvayı yapmayı öğreten kimdir? 

 

.

                                           Allah her an iş üzerindedir, her an yaratır! (Rahman, 29)

Artık eskiyen bir bilim olan Newton yasalarına göre alem mekanik bir makine gibi işlemekte, otomatik ardarda gelen ve tahmin edilebilir ihtimaller üzerine çalışmakta idi. Ama artık izafiyet teorisi var. İki madde ( mesela A ile B maddeleri) etkileşime geçince illa C maddesi ortaya çıkacak diye bir zorunluluk yok! C, D, E şıkları söz konusu artık. İşin daha ilginci, ortaya çıkabilecek olan bu şıklardan birisi de başka bir madde ile (mesela F) ile etkileşime girince ortaya çıkma olasılığı olan alternatifler bir kat daha fazla artmakta ( mesela G, H, I gibi) ve bu döngü her iki madde etkileşiminde orantılı olarak artmakta ve bu durumda da, alternatif tahmini her aşamada daha da zorlaşmaktadır… Ama evren tüm bu kaos görünümüne rağmen tıkır tıkır işlemektedir çünkü, her bir ihtimali bilen ve bunları ayarlayarak evreni yöneten ‘Malik’ ve ‘Rab’ olan Allah (cc) her an evrene müdahil olmaktadır…

Ve’l-hamdü l’illahi Rabbim alemin

.

.

                                           Fransız komünist partisi eski sekreteri

 

 

                                                                                                   Ateistlere sorular

Aklın ürünü bilim-teknoloji, canlı türlerinden ozona; savaşlardan sömürüye dünyayı hızla sona hazırlıyor! Bilim neden ürettikleri ile hızla tükettiriyor…?! Ama aklın ürünü olmayan (!) evren, insandan önce tıkır tıkır işliyordu. İnsan aklı mı yetersiz, akıl-iradesiz yaratıldığı iddia edilen evren mi son teknoloji ürünü?! Tabiat ana mı insanı cezalandıracak, kozmik enerji mi bela yağdıracak?

Ateist ideolojiler neden hep baskıcı, totaliter, zalimdir? Emekçi (!) devletlerde neden işçiler az bir ücret ile çalışır? Komünizmin merkezleri olan Almanya, Fransa vb. ülkeler neden kapitalizmin merkezi konumundadırlar? Emekçiler (!) dünyayı sömüren bu ülkelerden neden devrim yapmazlar? Ateist kuzey Avrupa ülkelerinde neden uyuşturucu kullanımı, tecavüz ve intihar çok yaygındır? Neden Afrika ülkeleri hala medeniyetin beşiği olan ve demokrasi ihraç etmekle meşhur ülkelerce sömürülmektedir? Kapitalizmin en son teknoloji ürünleri neden gittikçe daha az ömürlü oluyor? BM’nin yaraya merhem olduğu bir zulüm, IMF’nin kalkındırdığı bir ülke olmuş mudur? Kürtajdan eşcinselliğe neden hep olumsuz fikirler gündemde tutulmaktadır? Neden devamlı aile kurumu, modern hayatın hedefindedir? Din savaşları mı yoksa komünist-kapitalist ve faşist nedenli savaşlar mı daha fazla insan kaybına neden olmuştur? İnsan hakları sadece beyaz ırktan olan batılılara ait bir özellik midir? Sarı ırkı sömüren, siyah ırkı köleleştiren, kızıl ırkı yok eden hangi din taraftarlarıdır? Şoförsüz araçlar son teknoloji ürünü de, motorsuz, pilotsuz, benzinsiz, etrafı açık olan dev uzay gemisi olan dünyamız değil midir?! Bilim ve felsefe gibi iki pozitivist akım neden her seferinde bir önceki teorinin yanlışlığını kanıtlayınca ancak ilerleyebiliyor? Bu, bilimin kutsanmaması gerektiğinin kanıtı değil midir?

 

 

Namazı küçümseyip meditasyona yöneliyor, hurafeye karşı çıkıp astrolojiden medet umuyor, tanrıyı inkar edip kozmik enerji/ tesadüfü ilah ediniyor, akıllı tasarımı inkar edip akılsız maddelere akıllı sıfatı yakıştırıyor, peygamber evliya kavramını reddedip siyasetçi terörist veya bilim adamlarından azizler devşiriyor, öncesiz ve sonsuz evren teoriniz big bang ve termodinamiğin 2. yasası ile yerle yeksan oluyor, yaratıcıyı reddedip yaratılana yaratıcı özellikleri veriyor, bu evrenin yaratıcısı olmadığını iddia edip çoklu evren teorisini ileri sürerek topuğunuza sıkıyorsunuz…Kendinize bu kadar eziyet etmeyi bırakın.

 

 

Seküler rasyonalistin din ve ritüelleri

Tanrı: Doğa
Kutsal kitap: Bilimsel (kabul ettiği) eserler
Peygamber: İdeolojik, pozitivist veya medyatik idol
İlahi: Klasik veya enstrümantel müzik
İbadet: Yoga, Feng şui, diyet, …
Sünnet: Moda akımı
Putu: Lider, futbol takımı
Kutsal su: Şarap vb.
Tapınak: AVM, stadyum, konser alanı
Kısaca; Dinsiz toplum yoktur!

Ateizm bir inançtır!
Evrimi savunurlar: Ne fosil kayıtlarının onları yalanlaması ne de DNA’nın şifresinin bulunması, onların evrimi savunmalarına engel olmuştur! Evren Ezeli ebedi’dir derler: Big Bang teorisi ve entropi yasası gerekli cevabı bilimsel bazda verdiği halde görmezden gelirler! Komünizm yani dinsiz bir hayatın olacağını ileri sürdüler: Ne Göbeklitepe’deki kazılar ne de yıkılan komünist Rusya’dan sonra ortaya çıkan devletlerdeki dini uyanış bunu doğruladı! Ne tarih ne bilim ne psikoloji ateizmi doğrulamadığı halde, bir inanç olduğu için hala savunulmaktadır…

Naturalizm, Her şey doğadır ve sonsuzdan beri vardır, teorisidir! Ama bilim evrenin 13.8 milyar yıl önce ortaya çıktığını söylüyor. Madde ve zamanın bir başlangıcı vardır!  O halde, evreni yaratan, evrenin için de olamaz, zamanın da bir başlangıcı olduğuna göre zamanın da için de olamaz! Hassas ayar problemi de, ateistlerin önünde büyük bir problemdir. Yaşamın ortaya çıkma ihtimali hemen hemen imkansızdır. yerçekimi sabiti, kozmik sabit hep belli değerlere sahiptir.
 
Ateist ve deistlerin anlamadığı şu: Sebepler ( Termodinamikten çekim yasalarına, genlerden atomlara) ilah (Yöneten, yaratan, akıl, irade sahibi) değildir. Aracıları, vasıtaları aşıp/geçip amaca, asıla ulaşmaktır marifet!

Dinsiz toplum olmaz, imkansızdır. Dini reddeden toplumlar, kendi ideolojilerini bir din haline getirirler: “68 neslinin oportünist diyerek daha sonra siyasal bilgiler fakültesi sosyalist fikir kulübünden ihraç edilecek olan Sadun Aren’e, zamanında devrimciler ‘mürşit’ gözü ile bakarlardı.” (Turan Feyizoğlu, Mahir, s. 136); “68 neslinin devrimcilerinden Muharrem Kılıç, sosyalizm için çalışmak bizim için ‘ibadet düzeyinde bir militanlıktı’ demektedir.” (Turhan Feyizoğlu, FKF, s. 125); Sendikacılar, TİP lideri  M. Ali Aybar’a ‘Allah’ derlerdi. ‘Kıble’ Sovyetlerdi. TKP ulaşılmaz bir yapı olarak ‘kutsanırdı.’ İsmail Bilen çevresince ‘tapılan biri’ idi. (Naciye Babalık, Türkiye komünist partisi’nin sönümlenmesi, s. 74, 114, 133, 221); Köylere TİP’ni anlatmak için çıktıklarında devrimci gençler imamı taklit edip abdest alıp namaz kılarken, şehirlerde ise fakültenin küçücük mescitlerine girip, içeridekileri dövüp mescidin içini tahrip etmekte idiler: 9 Aralık 1970 tarihinde ODTÜ’de Deniz Gezmiş’in liderliğini yaptığı bir grup, mescidi basar ve ‘namaz kılan öğrencileri döver’ Mescitteki eşyalar saldırganlar tarafından tahrip edilir. (Emin Demirel, Terör, s. 918);  Yusuf Küpeli: “Kahrolsun Rusya” diye bağırmayız, bunu da izin vermeyiz, biz komünistiz.” (Turhan Feyzioğlu, Mahir, s. 117); “Dört savaşçı daha ‘devrimcilerin cennetinde’ onlara katılıyor.” (Jean Cormier, Che Guevara, s. 157); Ateist ve komünist SSCB’nin lideri Kruşçev, Komünist parti kimliğine bakışını söyle tanımlar: “Partili komünist benim ‘kardeşim’ sayılırdı, hatta ‘ondan üstündü’ Büyük mücadelemize olan ortak ‘inancımıza görünmez bağlar ile’ bağlıydık birbirimize. Komünizmin kurulması benim için ‘kutsal’ bir şeydi, komünist harekete katılan her kez benim için bir ‘aziz’ idi.” (Nikita Kruşçev, Anılar, s. 84); “Polo, ‘Che’ye tapınmayı bir din’ gibi sürdüren bir topluluğun başı,” (Jean Cormier, Che Guevara, s. 160); Che, yandaşları tarafından ‘gerilla İsa Mesih’ diye anılıyordu. (Jean Cormier, Che Guevara, s. 424) 

Peki, gerçekte olan ne idi? Oryantalistlerimden bir kaç alıntı yapalım: “Bernardo Levis: Peygamber hayatında büyük işler yapmıştı. Arabistan’ın putperest kavmine yeni bir din getirmişti. Edward Gibbon: Muhammed’in yetenekleri, bizim nazarımızda takdir edilmiştir. Ama başarısı, Belki de hayranlığımızı çok daha fazla çekmiştir. Onun başarısı, ölümünden sonra devletleri paramparça olan İskender ve Timur’la da kıyaslanacak gibi değildir. O, fikirleri peşi sıra terk edilen Lenin gibi de değildir. Lipidus: Hz Muhammed’in açık tebliğinin ilk yılları hayal kırıcıydı. Tebliği neredeyse toptan bir muhalefetle karşılaştı. Bernard Lewis: Başlangıçta pek az taraf kazandı. Bunlar da fakir tabakadandı. Hz Muhammed, Platon gibi antik Yunan medeniyetinin beşiğinde doğmamıştır. İskender’in askeri başarısı, için de yetiştiği topluma bağlanabilir. Napolyon, Fransız Devriminin çocuğudur. Lenin, zaten kendisi olmadan önce var olmuş bir hareketin önderidir. Nebi’nin içinden çıktı toplum kadar iptidai, donuk ve yeniliğe kapalı olanını bulamayacaksınız. Michael Hart: Dinsel ve din dışı etkilerin bu emsalsiz karışımı Muhammed’in, insanlık tarihindeki en etkin kişi unvanını hak ettiğine inanmama yol açmaktadır.” (Altay Can Meriç, Peygamberliğin ispatı, s. 396-406) Montgomery Watt: O, olumsuz şartlara rağmen çoğu kere hata yapma şansı olmaksızın, ama daima erişeceğinden emin olarak hedefine doğru ilerlemişti. (What, Muhammed Medine’de, s. 105) “Napolyon, Fransız Devriminin çocuğudur. Lenin, zaten kendisi olmadan önce var olmuş bir hareketin önderidir. Onun başarısı, ölümünden sonra devletleri paramparça olan İskender ve Timur’la da kıyaslanacak gibi değildir. O, fikirleri peşi sıra terk edilen Lenin gibi de değildir. (Meriç, s. 399, 403)

Komünistler Lenin ve Stalin’i birer kutsal kişiliğe yükseltirler. (Operatör Doktor Mehmet Ali Derman, Çürütme (reddiye), s. 65) 

‘Gençleri dininden eden video’ diye reklamı yapılan videoya  Murat Kökten kardeşimizin videosundan ve sitemizden yazılarla cevap veriyoruz:  

“Kozmolojik sabit o kadar hassas ki bu değer, çok çok küçük bir oynama yapmaya kalksanız burada olmazdık. Bunun sebebi bilinmiyor, evreni ne yarattı ise ( Kim yarattı demeyi sevmiyorum) Neyse, kim yarattıysa çok çok hassas bir sabite yaratmış. Kimse hala sebebini bilmiyor. Bildiğimiz tek şey; eğer bu kuvvet biraz daha güçlü olsaydı, galaksiler yok olurdu… Varlığımız olmayacaktı” ( Ateist fizikçi Leonard Susskind ve kozmolojik sabit hakkındaki soruya verdiği cevap) 

                                     Kadın bedenini teşhir ve istismarını “özgürlük olarak nitelendiren ateist kafa! 

 

                                                                               Devrimci ve evrimci sol ve biz yobazlar

“Biz Amerikan filosunu ülkeden kovarken, siz yobazlar hala dogmatik düşünceleri savunuyorsunuz” derler. İnsan kınadığı şeyi başına gelmeden ölmezmiş.  Aynı kesim, Amerikan emperyalizmine karşı, kendilerini kullanan İngiliz emperyalizmine hizmet ettiklerinin hiçbir zaman farkında olamadılar, darbe olduğu zamanlar hepsi Avrupa’daki ‘kürkçü’ dükkanlarına kaçtılar. Askeriyeyi hapishaneden, ‘herkesin haberi olduğu halde’ tünel kazarak kaçabildiler (!), arananlar listesinde adı yazılı iken kimliğini verdiği polis tarafından serbest bırakılabildiler!!!

Ama hiçbir zaman bu kesim bunlardan bir ders çıkarmadı, hala maşa olarak İngilizlerce kullanılıyorlar! İslami kesimi dogmatik olarak nitelendirilenler, ‘geçmişte’ hiçbir zaman bilimsel olarak ispat edilemeyen evrim’i bir inanç gibi savunmakta; ‘günümüzdeki’ tek evren olgusuna alternatif olarak ileri sürdükleri ‘paralel evren, çoklu evren’ teorileri ile çelişkiye düşmekte, ‘gelecekte’ dinsiz bir toplum olacağı beklentisi ile, ütopik bir hayal dünyasında yaşamaktadırlar… İyi uykular.

Bizler ‘cinler vardır, bizden farklı bir boyuttalar’ derken bunu kabul etmeyen ve bilim dışı ilan eden ateistler, şimdi paralel evren teorisine savunuyorlar.

‘Sigara içmek yasaktır’ yazısı, sigara içene ceza verebilir mi? O yasayı çıkaranlar ancak o hükmü uygulamaya gücü yetenlerdir! Ama ateistler, tabiat kuralları dedikleri şeylerin yaratıcı ve uygulayıcı olduğunu ileri sürüyorlar. Tabiat yarattı, doğa kanunu vb. Bilim sadece yaratılmışlar arasındaki ilişkinin matematiğe dökülüp kategorize edilmesidir.

SAYGI KARŞILIKLIDIR Hindistan’a gitse ortalıkta et yiyecek cesareti kendinde bulamayacak zübükler, Türkiye’de, oruç tutanların (gözü önünde yemek yiyen) kendilerine saygı gösterilmesini bekliyorlar.

Ateist diyor ki, İslam köleliği kaldırdı ise Müslümanlar neden köle ticareti yaptı? Bu soruyu, namaz kılmayan, içki içen, zina eden vd. ama kendine sorulduğunda, ”Elhamdülillah Müslüman’ım” diyen insanların çevremizde çoğunlukta olduğunu gören, günümüz insanlarından birisi mi soruyor?!! 

‘Irmaklarından şaraplar akacak’ diyorsun,
Cennet-i alâ meyhane midir?

Ömer hayyam’ın şiirinden hareketle biz Müslümanları tahkir etmeye çalışan İslam düşmanları aslında kendileri ahireti meyhaneye çevirmeye çalışırlar.
Can Yücel’in mezarı ve Cihat Tamer’in Ferhan Şeysoy’un cenazesindeki konuşması

Hazreti Muhammed ve materyalist bir ideolojiyi savunan ateist terörist
 “Konuştuğu zaman herkes alkışlardı, bir odaya girdiğinde herkes ayağa kalkardı, bir karar aldığında hiç kimseye karşı çıkmaz ya da sorular sormazdı.” (Aliza Marcus, Kan ve inanç, PKK ve Kürt hareketi, s. 355)
 Ateistler bizi bağnaz, tutucu, dogmatik, eleştirel düşünmeyen kişiler olarak eleştirir bir de…
 “Acemlerin birbirlerini yücelterek kalktıkları gibi siz de ayağa kalkmayın.” (Ebu Davud, Edep 153)
 “Hıristiyanların Meryem oğlunu (İsa’yı) övmekte aşırı gittikleri gibi siz de beni övmede aşırılık göstermeyin. Şüphesiz ki ben Allah’ın kuluyum. Onun için bana ‘Allah’ın kulu ve resûlü’ deyin.” (Buhârî, Enbiyâ, 48)
 Sahabe Peygamberimize “ey Allah’ın resulü bu Allah’ın vahyimi yoksa sizin görüşünüz mü?” diye sorarlar, Peygamberimizin “Bu benim görüşüm” demesi üzerine Kendi görüşlerini ifade ederler, bu istişareler sonunda ortak bir sonuca ulaşılırdı. (Zeynî Dahlan, es-Sîretu’n-nebeviye, 1/196)

 

Materyalist beddua 😉

Ey Ateist arkadaş, revizyonist ilan edilen bir oportünist olasın, Komprador olasın gosist ilan edilesin,Konformist bir lümpen olasın, tabiat ana seni tuvalet terliği ile dövsün, kozmik enerji seni çarpsın, bencil genler senin kuyruğunu düşürmesin, big bang patlamasaydı da içinde kalaydın, paralel evrenlere gelesin, leninizm ile maoizm arasında kalasında başına liberalizm düşsün, komünist Çin’de sendikasız işçi olasın, yükselen burcun keçi burcu olsun, birana su katsınlar, Votkan sahte alkolden yapılsın, peygamberin Darwin, Marx, Mao ve azizlerin olan deniz ve Che ile kutsal kitabın Dad Kapital ve kırmızı kitap belanı versin, kapitalist gardıropın sosyalist sloganlara gelsin, ışıklar içinde uyuyasın..

KPSS’de sorular aynı çıkmış (2022) ve bu ihtimaller kanununa göre imkansızmış! İyi de ey evrimi savunan arkadaşlar, siz sonsuz sayıdaki ihtimal dışı olasılığı evrim adına onaylıyorsunuz, sizin bakış açınıza göre bu soruların örtüşme ihtimali çok normal olmalı değil mi? İşinize gelmeyince evrimsel mantığı neden reddediyorsunuz ki?! Yok eğer, “Bu kadar tesadüf olması imkansız, biri bunu ayarladı” diyorsanız, bu bakış açısını evrende olan kurallara neden uygulamıyorsunuz…?!

BİLİMİ DİN EDİNEN ATİŞ ( sewimli ateist ) ARKADAŞA

Rabbimin yarattığı her şey geri dönüşümlü ve faydalı! Mısırın püskülünden kirazın sapı, limonun kabuğuna dek, hepsi sağlığa yararlı! Ayrıca Allah’ın yarattıklarının atıkları otomatik geri dönüşümlü! Peki bilimde gelinen zirveye rağmen ya insanların yaptıkları ve atıkları..

 

İnsanların teknoloji ürünü diye nitelendirdikleri ürünler minik bir kopma ile işlevsiz hale gelirken, Allah’ın yarattıklarına görevini yapmak için minik bir aralık yetiyor.

Ateizm ve ilmi ahlak!

Kulaklığının kablosu birbirine dolanırken, bir insan vücudundaki toplam 160.000 km uzunluğundaki damarları birbirine karıştırmadan dağıtanı inkar edene ateist denir!

Ey ateist deist arkadaş, dünyaya bu son için mi geldik ?
Tüm yaşadıklarımız, sevinçlerimiz, üzüntülerimiz sonunda pis, değersiz toprak olup yok olmak için mi? Veya sonsuz bir mutluluk ihtimali, daha insani, vicdani ve akli değil mi…?!

 

ATEİZMDE İNTİHARA ÖVGÜ
Chamfort’un intihar felsefesi: Koyu bir nihilist olan Chamfort’a göre yaşamak bir hastalıktır. ölümse ilaçtır. Krallar ve papazlar, intihar öğretisini yasaklayarak, köleliğimizin devamını sağlamak istemiştir.” 13 Nisan 1794’te kafasına sıktığı kurşun, gözünü parçalamakla birlikte onu öldürmeyince, boğazını keserek intihar etmiştir.
Marquis de Sade
Ateisttir, ahirete inanmaz. Yegâne ahlaki pusulası doğadır. Onun gözünde insan bir böcekten farksızdır. Ve doğa hayatı ölümle besler. O nedenle cinayet iyidir, toplu cinayet en iyisidir. (John Attarin, “Dostoyevsky vs. the Marquis de Sade”, Modern Age, Güz 2014) Şiddete, suça, ölüme ve hazza kışkırtır. Edebiyatında/sanatında bunları yüceltir. Ne kadar aykırı ve sapıkça olursa olsun, her türlü arzuyu sınırsızlaştırır. (Georges Minois, İntiharın Tarihi, İstemli Ölüm Karşısında Batı Toplumu, çev: Nermin Acar (Ankara: Dost Yayınları, 2008) s. 291)
Arthur Schopenhauer
Schopenhaeur’a göre hayat bir çeşit hatadır. Var olmak dayanılmaz bir ıstıraptır. O yüzden ölümü doğuma yeğ tutar: “Hiç doğmamış olmak, doğmuş olmaktan çok daha iyidir.” (Arthur Schopenhauer, On the Suffering of the World [1850](Londra: Penguin, 2004) s. 21)
Michel Foucault
1979 yılında, Fransa’nın ilk gay dergisi Le Gai Pied’in ilk sayısına intihar üzerine bir yazı yazar. “intihardan daha güzel, daha derin düşünülmeyi hak eden başka bir tutum olamaz. Hayatımız boyunca intiharımız üzerinde çalışmalıyız.” der. (Michel Foucault, “Passion According to Werner Schroeter”, Foucault Live: Collected Interviews 1961-1984 içinde, ed. Sylvére Lotringer (New York: Semiotext[e], 1996) s. 313, 314.)

Ateist arkadaş, Bizler aynı malzeme ile birbirine benzeyen ancak birkaç çeşit ürün ortaya çıkarabiliyorken; Milyarlarca çeşit bitki, hayvan, insanı sadece Karbon, azot, fosfor, kükürt, hidrojen ve oksijenden; her birinin renk, desen, karakter, kodlamalarını diğerinden farklı ama hepsini de birbiriyle uyumlu bir ilişkiler yumağı içinde yaşayacak şekilde üretip, yaşamlarının devamını sağlayacak bir ortam oluşturan kimdir?

Biri toprak, su ve güneşten bu – ve benzerlerini- yapabilirken, başka bir güç ve irade sahibi bir akıl ise bu mekanizmaya sadece minik bir tohum ekleyerek neler meydana getir-t-iyor. 

Tesla Bot olarak da bilinen Optimus, robotik insansı.
Ben buna bakıp Allah’ın ilmini kudretine görüyorum. Ateist ise ona bakarak bilimi tanrılaştırıp tanrı’yı inkar ediyor… 

 

Evrimci ateist akıl!
Kas: Kendini tamir edebilme özelliğine sahip, zarar gördüğünde alarm verir… Ama bu özellikleri olmayan fiber kablo teknoloji ürünü iken kasları kendiliğinden oluştu! 

.

Ateist kafa
Ateistler bir taraftan İslami fetihleri ganimet güdüsü ile açıklamaya çalışırken bir taraftan da müellifi-i kulübe devlet tarafından yapılan yardımları Müslüman olmaları için verilen rüşvet diye yaftalamaktadırlar…
Müslüman’ın amacı paraysa neden dağıtsın, dağıtıyorsa canı pahasına kazandığı bu parayı neden Müslüman olmayanlara versin?
Demek ki ortada maddi menfaat, para, ganimet hırsı, dünyalık diye bir şey yok!!! 

Ateist akıl
Eskiden ateistler evrenin ezeli ve mekanik bir şeklinde çalıştığını düşünüyorlardı. Son yüzyılda kaos teorisini; izafiyet ve kuantum teorilerinden hareketle ileri sürmeye başladılar. Halbuki aslında ateistler evrende kaos değil, sadece insanların zihinlerinin çözemeyeceği kadar karmaşık alternatifler zincirinin sonunda, yine bir düzenin devam ettiğini itiraf etmekten kaçınmaktadırlar..

Dünyada metres adı altında kullanılıp attıkları kadınlara aldırmayan veya genelevde çalışan zavallı kadınları seks işçisi adı altında onaylayan materyalistler, ahiretteki huri kavramı üzerinden İslam’a saldırmaya çalışmaktadırlar!!! 

Bakteri insana dönüşür dersen bilimsel evrimci, çamur insana; asa yılana dönüşür dersen dogmatist dinci olursun!

 

Pozitivist rasyonel bilimci ateist arkadaş; İnsan doğmadan önce anne karnında yaşamıyor muydu? 

Uzaylıya inanıyor, tanrıya inanmıyor.

Benzetme, mecaz, edebi sanatları bile anlamaktan aciz sanatsever ateist arkadaşlar…

Komünist yoldaş SSCB’nin Afganistan’ı kim işgali, Türkiye’den Artvin, Kars ve Ardahan’ı istemesi, Kafkasları, Türkî cumhuriyetleri kim işgal etmesi, Ermenileri kim kışkırtması, II. Dünya savaşında Almanya ile kim anlaştı, Çekoslovakya’yı işgali, Bosna savaşı,… günümüzde Kuzey Kore, Küba, Laos, Çin’i bilmiyor demek ki!

.

Peygamberimiz makam ve dünyalık için mi peygamberliğini ilan etmişti?
peygamberimiz Hz Hatice ile evlenmeden önce ticaretle uğraşıp belli bir ekonomik seviyeye gelmiş bir tüccar idi. hazreti Hatice ile evlendikten sonra ekonomik durumu daha da arttı ama peygamberliğini ilandan sonra sadece malını mülkünü değil zamanına, emeğini, bedenini, ruhunu, arkadaşlarını davası yoluna feda etti. Kendisine İslam davasından vazgeçmesi karşılığında para, makam, kadın teklif edildi elinin tersiyle itti, tüm akrabalarını, arkadaşlarını, şehri , tüm tanıdıklarına davası için karşısına aldı,sadece Mekke’de 13 yıl hep işkence zulüm baskı hakaret işkence ile geçti, evini yurdunu terk etmek zorunda kaldı .
Medine’de yine rahat bırakılmadı, devamlı Savaş mücadele ile hayatı geçti ve kendisine Mekke fethi nasip olduğunda krallar gibi yaşamak yerine yeniden Medine’ye dönerek içinde eşya bulunmayan tek kişilik odasında yaşamaya devam etti!

 

Evrimciler “Tabiatta mücadele var” diyerek arka planda binlerce senedir devam eden doğal dengeyi göz ardı ederken, şimdi de “evrende kaos var” diyerek yüz binlerce senedir devam eden düzeni görememekte ısrar etmektedirler. 

 

 

Ateist arkadaşa 3 soru:

“Big Bang’i kim tetikledi?
Cansızdan nasıl canlı oluştu?
Canlı nasıl irade, akıl, vicdan, duygu sahibi oldu?

 

.

.

Çoklu Evren teorisine ileri süren ateistler, Kur’an’ın ilk ayeti ‘alemlerin rabbi’ diye başlıyor! Haydi namaza  🙂

 

.


Bu Konuyu Sosyal Medyada Paylaş

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz


Yukarı Çık