Efendimiz yeni bir elbise aldığında şöyle dua ederdi: “Allah’ım! Sana hamd olsun, bunu bana sen giydirdin.” (Tirmizi, Libas, 29; Ebu Davud, Libas, 1)
Bir Müslüman, her şeyin asıl sahibinin Allah olduğunu asla unutmaz. Bilir ki O (cc) her şeyi görür, bilir, işitir. (Basir, Alim, Semi) O Allah, her şeyin sahibi, yöneticisi, hakimidir (Malik, Vekil, Hakim) O’nun her işinde mutlaka bir hikmet vardır. Hayat ise sadece bu dünya ile sınırlı değildir. Hayat, dünya ve ahireti de kapsar ve ebedidir, sonsuzdur. Sonlu olan sadece mekanlardır!
Müslüman, önce ulaşmak istediği hedefi için fiili dua yapar (çalışır) ve sonra da sözlü dua yapar. Müslüman elde etmek istediği şeyin sadece Allah izin verirse elde edilebileceğini asla unutmaz ve amacının genel anlamda hem dünya hem ahiret hayatı için en iyisi olmasını (hayr) temenni eder, bu yönde Allah’a iltica eder, yönelir; sözlü dua eder.
Müslüman daha sonra gerçekleşen sonuca bakar. Eğer amacına ulaşmışsa tekrar en başa döner ve bunun Allah’ın bir lütfu, hediyesi olduğunu bilir ve Allah’a şükür (hamd) eder. Eğer istediği olmamış ise, bir hayr olduğunu düşünüp sabreder ve Allah’ın muradına, O’nun istediğine boyun eğer; “demek dünyada olması benim için iyi değilmiş, ahirette Allah daha iyisini verir.” der ve tevekkül eder.
Fiili dua bizim görevimizdir, Müslüman asla nemelazımcı, tembel olamaz! Ama en son aşamada her şeyin yine karar vericisinin (İrade) Allah olduğunu da asla unutmaz! Müslüman için bu süreç bir bütündür. Müslüman sebeplere tevessül etmeyi asla ihmal etmez ama sonucun da Allah’ın elinde olduğunu unutmaz! Hasta isek doktora gitmek, ilaç almak ve kullanmak zorundayız ama bizi iyileştirecek (Şafi) olan Allah’tır! Bir Müslüman din için, vatan için, namus için cihad mı ediyor, bilir ki zafer Allah’tandır, ona düşen ise sadece seferde olmaktır. Zafer kazanırsa Allah’a şükreder, bu yolda canını verirse şehittir; yine kazanmış olur.
Ateist ve oryantalistler ise bu çizgiyi anlamadıkları veya tamamına vakıf olamadıkları için Müslümanları her zaman kaderci, tembel, çalışmayan veya mazeret üreten olarak tasvir ederler.
İmtihan bilincine sahip Müslümanlara örnek olarak Kur’an’danbazı misallerle devam edelim. “Süleyman, tahtı yanında yerleşmiş halde görünce şöyle dedi: “Bu, şükür mü, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni denemek için, Rabbimin bana bir lütfudur.” (Neml, 40); “De ki: Eğer (haktan) saparsam, kendi aleyhime sapmış olurum. Eğer doğru yolu bulursam, bu da Rabbimin bana vahyettiği (Kur’an) sayesindedir.” (Sebe, 50) ;”Tövbe edip iman eden ve salih amel işleyen kimsenin kurtuluşa erenlerden olması umulur.” (Kasas, 67) ; “Hani onlardan bir topluluk demişti ki: “Siz, Allah’ın helâk edeceği veya şiddetli bir azaba uğratacağı bir kavme ne diye (boş yere) öğüt veriyorsunuz?” Onlar da, “Rabbinize bir mazeret beyan etmek için, bir de belki Allah’a karşı gelmekten sakınırlar diye (öğüt veriyoruz)” demişlerdi.” (A’raf, 164) ; “Başarım ancak Allah’ın yardımı iledir. Ben sadece O’na tevekkül ettim ve sadece O’na yöneliyorum.” ( Hud, 88) ; “Allah dilemedikçe, ben kendi kendime ne bir zararı önleyecek, ne de kendime bir yarar sağlayabilecek güçteyim.” (Yunus, 49) ; “Şüphesiz ’izzet ve gücün’ tümü Allah’ındır.” (Yunus, 65) ; “Atalarım İbrahim, İshak ve Yakub’un dinine uydum. Bizim, Allah’a herhangi bir şeyi ortak koşmamız (söz konusu) olamaz. Bu, bize ve insanlara Allah’ın bir lütfudur.” (Yusuf, 38) ; “İman eden sihirbazlar: ‘Zararı yok, biz şüphesiz Rabbimize döneceğiz; inanların ilki olmamızdan ötürü, Rabbimizin kusurlarımızı bize bağışlayacağını umarız’ dediler. ( Şuara, 51) ;
“İnsanlar büyük ölçüde sonuca şartlanırlar. Hayır! Bizim imtihanımız ‘süreçle’ ilgilidir. Bizim için tek başarı Allah’ın rızasına ulaşmak olmalıdır. Üzerinize düşeni yaptı iseniz sonrası için “Tevekkül gerek”. Varsayalım, sonuç istediğiniz gibi olmadı. Ama siz görevinizi hakkı ile yaptınız. Kazanan sizsiniz.” (A. Dilipak, Yeni Akit, 16 Haziran 2019)
“Ne kadar başarılı olursak, başımız öne eğiliyor. Çünkü işin sahibi Allah’tır.” (Şehit Adnan Demirtürk)
“Dünya hayatının helal olsa hesabı, haram olsa azabı vardır.” (Hicr, 92; İhya, II/237)
“Allah bize yeter, O ne güzel vekildir.” (Ali İmran, 173)
Konuyu tamamlayan, ‘Kader’ , ‘Kötülük Allah’tan mı?’ gibi konuları okumanızı tavsiye ederiz.