En çok Türkün yaşadığı Almanya’dan başlayalım
Yazar ateist ama ne Hıristiyanlık ve Yahudilik ve ne de Budizm’den rahatsızlık duymuyormuş. Onu tek rahatsız eden din İslam imiş. Peki neden? Sonra klasik oryantalist bakış açısı kendini gösteriyor: İslam’da kadın, eşcinsellik, anti-semitizm… Ateist yazar İslam hariç her dinin Almanya’da entegrasyona engel olmadığının da altını çiziyor! Demokrasi bir yere kadar tabii, ya benden ol ya değil diyor Almanya’nın en ünlü gazetelerinden birinin yazarı!
Leipzig Üniversitesinin 2014 Temmuz ayında yaptığı araştırma:
” Almanya’da İslam düşmanlığı, ırkçılığın yeni yüzü olarak karşımıza çıkıyor.”
Almanların, Müslümanlar ve İslam hakkındaki düşünceleri:
% 83′ü İslam’ın kadınlara karşı ayrımcılık yaptığına inanıyor.
% 77′si bu inanca sahip olanların mutlaka radikal fikirlere sahip olacaklarını düşünüyor.
% 70′i İslam’ı fanatiklikle özdeşleştiriyor.
% 64′ü İslam’ın karakteristik özelliğinin şiddet olduğunu söylüyor.
% 56′sı, İslam’ın misyoner bir faaliyet sonucunda politik güç kazanmak isteyen bir din olduğunu düşünüyor.
% 13′ü İslam ve komşuluk sevgisi arasındaki sıkı ilişki olduğunu düşünüyor.
% 12′si İslam ve yardımseverlik arasında bir ilişki kurmuş.
% 7′si İslam’da hoşgörü ve tolerans olduğunu düşünüyor. ( Frankfurter Zeitung gazetesinde yayınlanan Allensbach Kurumu’nun yaptığı araştırma raporu, Aralık, 2012 )
Hep aynı ( Ülkemizde ateist bakış açısı ile batının oryantalizmle örülü İslam algısı hep aynı kırılma noktalarında birleşiyor: İslam’da kadın, İslam ve şiddet, İslam ve adalet, Efendimizin özel hayatı…vb ) konular çerçevesinde yüzyıllardır sürüp giden cehalet ve önyargı sarmalı devam ediyor.
Ve sonuç: 2012 senesine dek Almanya’da her yıl camilere ortalama 20 saldırı olurken, 2012’den sonra bu sayı 35’e çıkmıştır. Türklerin yakılarak öldürülmesi, saldırı ve hakaretler cabası. Aynısının Türkiye’de Hıristiyan Kiliselerine yapıldığını düşünün. Medeniyet, demokrasi, özgürlük, insan hakları, din hürriyet…?!
Bu konudaki asıl sorumluluk ve suç ise görevini tam yapmayan biz Müslümanlarda bulunmaktadır, İslam’ı gerektiği gibi öğrenmeyip, hurafe bidatlerle karışık, İslam dışı adetleri gündelik yaşantısında İslam’dan fazla yer tutan, İslam’ı temsil etme donanımından uzak biz Müslümanlarda!
İslam’ın Batı’daki imaj savaşı
İzlediğim yabancı bir belgeselde insanlardan şu iki soruya tek kelimeyle cevap vermeleri isteniyordu: “İslam deyince aklınıza ne geliyor?” “Terör deyince aklınıza ne geliyor?” Cevaplar tahmin edeceğiniz gibi: Birinci soruya “terör” veya “şiddet”; ikinciye ise, “İslam” veya “Ortadoğu” cevabını veriyordu insanların büyük çoğunluğu. Sam Harris’in “İnancın Sonu” (The end of Faith) adlı kitabında: Kuran’a Allah kelamı diye inanıp ona göre yaşayan insanın, kendi din mensuplarından başka kimseye tahammül edemeyeceğini iddia ediyor.İslam’la savaş halindeyiz. Bu savaş daha çok sürecek. Şehit olma hevesiyle, kurduğumuz medeniyeti yıkmaya hazır olanlara göz yumamayız. Bu insanların eline kitle imha silahlarının geçmesine müsaade edemeyiz. Onlara tolerans gösterip sonumuzu getirmelerine yardım edemeyiz. Milyarı aşkın insanı imha etmemiz mümkün değil. O halde dinlerini tamamen değiştirmeliyiz. Onların Kuran’la bağlarını koparmalıyız, çünkü onlar Kuran’a Allah kelamı olarak inandıkları sürece, bizim için tehlike olmaya devam edecekler.” demektedir.
Richard Dawkins, Sam Harris, Cristopher Hitchens gibi “Yeni Ateistler” ile Bernard Lewis ve Daniel Pipes gibi oryantalistler hala batıda İslam’ı terör dini olarak göstermeye devam etmektedirler. ( Dr. Furkan Aydıner, Zaman, 9 Mart 2008 )
Holy War adlı hayali bir video
Musa 10 emir ile Muhammed’in başını kesiyor
Florida’lı papaz Terry Jones, İslam şeytan işidir
Ya uydurma yalan haberler?
” Bernard Levin’in makalesinde ( Bernard Levin, The Times, 23 Mart 1993 ) Sudan: “Güney Sudan’da çağdaş çarmıha germe olaylarının yaşandığı, Hıristiyanları toplu halde katletmenin Sudan askerleri arasında son derece moda olduğu ileri sürülüyor. Bu askerlerin çıldırmış fanatik ya da uyuşturulmuş robotlar olmadığı, Sudan ordusunun eğittiği gözü dönmüş askerler oldukları belirtiliyor. Yazar, Hıristiyan dünyasının da Aydınlanmadan önce benzer işkenceler ve katliamlar yaptığını söylüyor. Ancak Aydınlanma sonrası, yani bugün, sadece İslam dünyasının bunu sürdürdüğünü kaydediyor ve dünya için savaş sonrası en büyük tehlikenin İslami fundamentalizm olduğu işleniyor. Dünyanın her yerinde ibadetlerin rahatça yapılmasına rağmen, İslam ülkelerinde sadece Müslümanların ibadethane inşa edip dua etme hakları olduğu, sinagog ve kiliselere şüphe ile bakıldığı iddia ediliyor.” İşte bu örneklerden de anlaşılacağı üzere, İslam dünyasındaki insan hakları ihlallerinin üzerinde duran Batı medyasının ne kadar gerçekleri yansıttığı da ciddi olarak tartışmaya açıktır.”
Bir karikatürde peygamberin başında patlamaya hazır bir bomba ile resmedilmesi dikkat çekicidir. Zira bu örnek bize, 11 Eylül saldırısından sonra, Müslümanlara yönelik “terörist oldukları” önyargısının insanların zihinlerinde hala canlılığını koruduğunu göstermektedir. Bu açıdan, Müslümanlar, patlamaya hazır bir bomba misali, kontrolsüz ve saldırgan bir tabiata sahiptir. Çünkü yine bunun tarihi arka planında, peygamberin kılıçla bu dini yaydığı şeklindeki yanlış bilgiler yatmaktadır. Bazı karikatürlerde de yine arka planını yanlış ve ön yargılı bilgilerin şekillendirdiği, peygamberin Hz Aişe ile küçük yaşta evliliğini temsil eden bir kare bulunmaktadır. Buna göre, peygamber modeli üzerinden Müslümanlar küçük yaştaki kız çocukları ile evlenen, kadın düşkünü bir topluluktur. ( Maksude Kurt, Karikatürlerde Sunulan İslam imajı, Derindüşünce )
İki Yüzlülük
Hz. Muhammed karikatürlerinin fikir özgürlüğü olduğunu savunan Almanya’nın Bavyera Eyaleti Başbakanı Stoiber, MTV’nin Papa’yla dalga geçen “Popetown” çizgi filmini yayınlamasına karşı çıktı; “Bu mizah adı altında insanların dini hislerine saldırıdır” dedi.
“Diziyi, mizah kisvesi altında insanlara yapılan bir saldırı olarak görüyorum” diyen Stoiber şöyle konuştu: “Dini duygular ve inançların korunması gerekiyor. Bu nedenle dini sembollere hakaret edilmesine ve gülünç duruma sokulmasına karşı önlem almalıyız. Ceza yasası da buna göre değiştirilmelidir. Müslümanlar bizi, inancımızı yeterince yaşamadığımız ve savunmadığımız için inançsız olarak görüyorlar. Çünkü geçmişte dini sembollerin zedelenmesine ses çıkarmadık.” ( Hürriyet, 16 Nisan 2006 )
Charb, ilavenin içeriğinin Müslümanlar tarafından hazırlandığını belirterek, derginin İslam’a uygun olduğu görüşünü savundu. Ne var ki derginin özel sayısının tanıtımında karikatürlerin metinlerini hazırlayan Fas kökenli Zineb el Rhazoui’nin kendisini İslam karşıtı ve ateist olarak tanımladığı ortaya çıktı. Sosyoloji eğitimi alan Rhazoui’nin Charlie Hebdo’nun bir çalışanı olduğu ve hiçbir dinî eğitim almadığı ifade edildi. Zineb, “İslam’a karşıyım ve eleştiriyorum.” diyor. Kur’an-ı Kerim’in insanları “öldürmeye davet eden” bir metin olduğunu iddia eden Rhazoui, Hz. Muhammed’in tasvirinin yasak olduğuna dair hiçbir ayet olmadığını savunuyor. Hz. Muhammed’e yönelik provokatif tasvirleri “ifade özgürlüğü” gerekçesiyle savunan dergi, her konuda aynı tavrı izlemiyor. Fransız mizah dergisi, son olarak geçen hafta ünlü çizer Maurice Sinet’yi haksız yere Yahudi karşıtlığıyla suçlayarak işten attığı için tazminata mahkum edildi. ( Zaman, 03.01.2013 )
Ya dün nasıldı?
Avrupa’da dünden bugüne Müslüman imajı
1) İslamiyet, gerçek ve doğru din olan Hıristiyanlık karşısında yalan ve hurafeden ibaret bir dindir. Hz. Muhammed din adına uydurma kıssalarla bâtıl inançları birbirine karıştıran ve söylediklerini destekleyecek mucizelerden yoksun bulunan bir “sahte peygamber”dir. Her ne kadar onun bazı sözleri kulağa doğru ve hoş gibi gelse de bu sözlerin içinde fesat ve zehir gizlidir.
2) İslamiyet kılıç, şiddet ve zorbalık dinidir. Bu din, özellikle Hıristiyanları baş düşman olarak görür. Hıristiyanların öldürülmesi, imha edilmesi, onlara her türlü zulmün yapılması, Kuran’ın bir emridir. Yine, Hıristiyanların kılıç zoruyla Müslüman yapılması da bu dinin gereğidir.
3) İslam şehvet dinidir. Kuran’da zina serbesttir. Hatta homoseksüelliğe müsaade edilmiştir. Müslüman erkekler yedi, hatta on kadınla evlenebilirler.
4) Hz. Muhammed, kıyamete yakın geleceği bildirilen “deccal”dir.
5) Müslümanlar “putperest”tir, “şeytanın askerleri”dir.
1603 yılında General History of the Turks (Türkler’in Genel Tarihi) isimli eseri yazan İngiliz papaz Knolles, Türkleri, “Dünyaya dehşet saçan teröristler” olarak nitelemekteydi. Shakespeare’in cümlelerinde Türk, “şehvetperest”, “cinsel edepten mahrum âciz bir hayvan”, “zalim ve sinsi bir insan” olarak takdim edilmekteydi. Luther ise, Türkler’i kötülemek için daha da ileri gidiyor ve Türk’ün tecessüm etmiş şeytan ya da şeytanın ta kendisi olduğunu söylüyordu. İslami fetihlerin hemen akabinde oluşmaya başlayan bu imaj çerçevesinde Hıristiyanlık “Tanrının dini”, Hıristiyanlar “Tanrı’nın askerleri”; Müslümanlık “şeytanın yolu”, Müslümanlar ise “şeytanın askerleri” idi. Dolayısıyla, iki din ve iki dinin mensupları tam zıt istikametlerde duruyorlardı. ( Prof. Dr. Mehmet Özdemir, İslamî Araştırmalar Dergisi, C. XIII, S. 2, (Ankara) 2000, s. 174-177 ) “Batı’yı büyük oranda etkileyen yazarlar bazında baktığımızda, Voltaire, Dante ve Luther’i de İslam hakkında düşmanca imaj çizenlerin başında gelmektedirler.” ( M. Kurt, Karikatürlerde Sunulan İslam imajı, Derindüşünce)
Aşağıdaki tasvirler Avrupa’nın genlerini oluşturan tarihi geçmişinden alıntıdır.
Muhammed (“Machomet”) ayaklar altında, ayin kitabı 1500 tahta baskısı
Üstte cehennemde Muhammed resmi ve altta iki dişi meleğin ayakları altında çiğnenen ve elinde Kur’an bulunan Hz. Muhammed tasviri
(Belçika’da Dendermonde, Flanders’deki Church Of Our Lady Kilisesi’nde 17. yüzyıl sonlarında Mettehuz van Beveren tarafından yapılan, yaklaşık olarak da 300 yıldır sergilendiği kaydedilen ahşap heykel) “Avrupa Muhafazakarlarının Sesi” sloganıyla yayın yapan Brusselsjournal adlı haber sitesine göre, heykel, Hıristiyanlığın İslam üzerindeki üstünlüğünü, zaferini temsil ediyor.(Yeniçağ, 08/05/2008)
1508 oyma, ortaçağ döneminde Avrupa’da dolaşan Muhammed
1493 yılında yayınlanan Muhammed mahkemede
Alman gravür baskı, karısı Sarhoş Muhammedi Azarlıyor, 1481
Yunanistan, Rebirth alegorik tasviri; Muhammed (alt sağda) korkmuş! Türk tarzı bir kılıç ile
Macaristan Viyana, Mohaç savaşının olduğu yerin tam merkezi Macarlarca milli park ilan edilmiştir. Bu parkın tam merkezinde ise bir heykel, Kanuni’nin heykeli bulunur. Kanuni kulakları küpeli bir korsan gibi gösterilmiştir ve gövdesi yoktur. Heykelin boynundaki pazar filesinde üç kesik baş bulunur, Macar ileri gelenlerinin başları!. Peki olay ne idi, Kanuni Mohaç seferine neden çıkmıştı? Macar kralı Yanoş, Osmanlı’nın kendisine gönderdiği elçilerin kellelerini kestirir ve kesik başları sepet içinde kanuni’ye gönderir. Bunun üzerine Kanuni Yanoş’a savaş açar ve savaşı kazanır.
Fransa Lyon’da bir bazilika kilise vardır. Girişte solda İnebahtı deniz savaşının mozaiği vardır. Avrupalılar bu savaşa Lepante savaşı adını verirler. Kaybedilen savaşın üzerinden bu kadar yıl geçmesine rağmen kilisede her yıl bu savaşın zafer kutlaması yapılır ve hala bugün Lepante’nin yortusu dini ayin olarak kilisede kutlanır.
Almanya Regensburg’ta haçlı generalinin bir heykeli vardır. General ayağının altında bir başa basmaktadır. Sakallı, sarıklı bir Osmanlı sadrazamının başıdır bu baş.
Neden bu yalan haberler ?
“Bazı Batılı yazar ve düşünürler, kasıtlı olarak veya iyice araştırıp incelemeden İslam’a ve onun yüce peygamberine karşı haksız isnatlarda bulunmayı adeta bir takıntı haline getirmişlerdir. İslam’ı ve Müslümanlığı önyargısız bir şekilde anlama gayreti göstermeden, dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan Müslümanların hayat tarzlarını, davranışlarını ele alarak olumsuz bir kanaat sergiliyorlar. İslam’ın evrensel mesajını bir tarafa bırakarak, belli olaylar üzerinden giderek dinimizi karalamak istiyorlar. Bunun ardındaki sebep açıktır; Batı’da kiliseden koparak İslamiyet’e yönelen insanların sayısında küçümsenmeyecek ölçüde artışlar vardır. Bu artış kiliseyi tedirgin etmektedir. Son yıllarda Müslüman dünyasına ve özellikle de ülkemize yönelik misyonerlik faaliyetlerinin yoğunlaşmasındaki sebep bu panikten ileri gelmektedir. Bir sevgi ve barış dini olan İslam’ın imajını kanlı terör olaylarıyla zedeleyip, Hıristiyanlığın yıldızını parlatmaya çalışıyorlar.”
( Mehmet Nuri Yılmaz, Hürriyet, 12.08.2005)
Yol uzun, görev ağır!
Yahudi aleyhtarı hiç bir yazıya izin vermeyen hatta bunu kanunlarla yasaklayan batı ne yazık ki İslam söz konusu olunca bir anda özgürlükçü (!) kesilmektedir.
İsviçre, Almanya, Fransa ve ABD’den İslam karşıtı seçim afişleri
Sonuç
“İmaj konusundaki olumsuz değerlendirmelerde bir hata payı verilecekse, ben kabahati biraz daha fazla bu çağın Müslümanlarının kendinde buluyorum. Çuvaldızı kendine batırma adına Müslümanların kendilerini çok iyi gözden geçirmeleri gerekiyor. Bizim bu önyargıların kaynağını kendimizde aramamız gerekiyor. Tıpkı bizde Batı’ya karşı nasıl önyargılar varsa.” ( Engin Noyan, Aksiyon, 3 Mayıs 1997)