Agnostiklere cevaplar
Bu konunun daha iyi anlaşılabilmesi için, ‘İslami emirler, yasaklar ve hümanizm’, ‘Allah’ın varlığının ispatı’ ‘Bilim değişmez mi?’, ‘Dinsiz ahlak olur mu?’, ‘İslam alimlerinin objektifliği’, ‘Kur’an ve bilim’, ‘İslam Biliminin Rönesans’a Etkileri’, ‘Evrim Teorisi’, ‘Ateizm Yanılgısı’, ‘Deizm Yanılgısı’, ‘Kur’an’da çelişki yoktur’ başlıklı yazılarımızın da okunmasını tavsiye ederiz.
Yunanca “bilinmeyen” anlamına gelen “agnostos” kelimesinden türetilmiştir. (Peter Saint-Andre, “Agnosticism”, The Ism Book, http://www.ismbook.com) Agnostisizm, “Yunanca, ‘bilgi ve marifet’ anlamına gelen ‘gnostos’ sözcüğünün başına olumsuzluk eki olan ‘a’ ekinin getirilmesi ile oluşturulan bir kelime olup, ‘bilinemezcilik’ anlamına gelir. Kuşkuculuğun bir uzantısı olarak görülebilecek olan bu düşünce akımına göre, tanrının varlığını veya yokluğunu bilebilmek mümkün değildir.” (Prof Temel Yeşilyurt, Çağdaş inanç problemleri, s. 41) Agnostisizm, tanrının varlığının ya da yokluğunun bilinemeyeceğini ileri süren felsefi bir akımdır. (Cüneyt Avcıkaya, Kolaycılığa kaçmanın adıdır deizm, s. 15) Agnostik, tanrının varlığı ya da yokluğu hakkında bir şey bilemediğini iddia eder. (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler, s. 27) Agnostiklere göre tanrıyı inkar etmek için tüm mevcudatıyla bilmek, tanımak gerekir. Bilinmeyen bir varlığın reddi mantıksızdır. (İbrahim Coşkun, Ateizm ve İslam, s. 29) “Agnostisizm, ‘tek yol bilimdir’ diyen, Pozitivizmin desteğiyle yeniden piyasaya sürülmek istenen bir akımdır. Agnostiklere göre, her şey deneysel bilimin tezgahından geçmelidir. Onlara göre tek hakikat vardır, o da bilimdir. Agnostikler bugüne kadar Allah’ın yokluğu konusunda güçlü argümanlar ortaya koyamamışlardır. Big Bang de evrenin sonradan var olduğu gerçeğini ispatlamıştır.” (Prof. Ramazan Altıntaş, Gençler inançtan soruyor, s. 146)
Antik Yunanlı düşünür Protogoras ilk agnostik düşünür olarak değerlendirilebilir. (W. K. C. Guthrie, The Sophists, Cambridge 1995, s. 50-51, 181-188, 234-235. Alfred E. Garvie, “Agnosticism”, ERE, I, 224; Diogenes Laertius, Lives of Eminent Philosophers, English Translation and ed. by R. D. Hicks, London: w. Heineman- New York: G. P. Putnam’s Sons, 1925, vol. II, Book IX, [51-53] s. 465) Agnostisizm terimini bir “izm” olarak felsefî literatüre sokan kişi on dokuzuncu yüzyıl İngiliz biyolog ve düşünürü Thomas Huxley olmuştur. (George W. Hallam, “Source of the Word ‘Agnostic’”, Modern Language Notes, Johns Hopkins University Press, 1955, vol. 70, no: 4, ss. 265-269) Kendilerinin agnostik olup olmadıkları ayrı bir tartışma konusu olmakla beraber (Yaşar Türkben, “David Hume’un Agnostisizmi”, EKEV Akademi Dergisi, Sayı: 47, Yıl: 15, 2011; Mustafa Çevik, David Hume ve Din Felsefesi) David Hume ve Kant agnostizme zemin hazırlamış iki düşünürdür. (William L. Rowe, “Agnosticism”, The Shorter Routledge Encyclopedia Of Philosophy, edited by Edward Craig, Routledge Pub., London-New York 2005, s. 10) Agnostisizm; zayıf , ılımlı ve güçlü agnostisizm diye üçe ayrılır. (William L. Rowe, “Agnosticism” Routledge Encyclopedia of Philosophy, www.rep.routledge.com/article/K001; Robin Le Poidevin, Agnosticism: A Very Short Introduction, s. 9-10; Plantinga, “Agnosticism” maddesi, s. 223; Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler, s. 28) Ayrıca agnostisizmi; agnostik teizm, agnostik ateizm, kayıtsız agnostisizm, pragmatik agnostisizm gibi türlere ayıranlar da bulunmaktadır. (Ferit Uslu, agnostisizm, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 2012/1, c. 11, sayı: 21, s. 11) XX. yüzyılda artık agnostisizmin bütünlük, süreklilik ve canlılığa sahip bir gündem oluşturduğu söylenemez. (https://islamansiklopedisi.org.tr/laedriyye) İnsanın tanrı konusu gibi hayati bir konuda ömür boyu kararsız ve bilinemezci bir tutum içinde kalması onu hem rasyonel hem de psikolojik anlamda ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakır. (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler, s. 29)
Agnostiklere göre Tanrı’nın varlığı meselesi insan aklının ötesinde bir konudur. Agnostikler Tanrı inancı karşısında tarafsız kalmayı tercih etmişlerdir. Ancak bu kişilere yanlış da olsa genellikle ateist denmiştir. Mesela ateist olarak bilinen ünlü düşünürlerden Bertrand Russell felsefi açıdan kendini agnostik olarak tanımlamıştır. Çünkü ona göre her şeye rağmen elimizde Tanrı’nın yokluğunu kanıtlayacak yeterli bir delil mevcut değildir. (Bertrand Russell, Am I Atheist or an Agnostic, Bertrand Russell On God and Religion, ed. Seckel Al, s. 85; Aydın Topaloğlu, Ateizm ve Eleştirisi, s. 19-21) Yine Russell’a göre agnostik, pratikte ateist gibi inanır ve davranır ama epistemolojik gerekçesi ve duruşu ateistinkinden farklıdır; bu da onları inkara karşı daha çekingen ve şüpheci yapar. (Ferit Uslu, agnostisizm, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 2012/1, sayı: 21, XI/21) Agnostikler Tanrı inancını reddetmenin yanında ateizmi de eşit derecede reddetmiştir. Zaten kendileri de ateistlerden farklı olduklarını söylemişlerdir. (Lightman Bernard, The Origins of Agnosticism, The Johns, s.17) Bir insan inandığı halde tanrıyı bilemeyebilir veya O’nun bilinemeyeceğine inanabilir. Ancak O’nun varlığına inanır. Bu durumda inancında da bir eksiklik görmez. (Thomas McPherson, Religion as The Inexpressible, New Essays in P. Theology, ed. Antony Flew- Alasdair Macintyre, s. 131-143)
Darwin agnostisizmi benimsemeyi tercih etmiştir. (Emine Öğük, Yeni ateistlerin yanılgıları, s. 41) Agnostikler de evrimi savunurlar. Darwin gibi Yahudi kökenli bir agnostik olan David Berlinski, ‘Evrim teorisinin yanlışlığını, gerekli fosillerin eksikliğini, matematiksel olarak imkansızlığını ve bu teorinin bir grup bilim adamının dayatmaları ile çıkarları için kullanıldığını birçok kitabında dile getirmiştir.’ (B. Erdem, Teistik argümanlar, s. 44-45, 52) O’na göre “Fosil mezarlığı boşluklarla doludur. Hiçbir paleontolog da bunu reddetmemektedir. Bu açık bir gerçektir. Darwin’in teorisi ile fosil kayıtları çelişkilidir.” (David Berlinksi, Commentary, Sept. 1996 s. 28) “Meyer ve Berlinski ile birlikte gerçekleştirdiği röportajında Yale Profesörü David Gelernter, ‘Darwin teorisine artık inanmıyorum!’ diye açıklama yapmıştır. (Risale Haber, 23 Ekim 2019)
Günümüzde ateizmi ispat edememenin telaşı ama dini de kabul edememenin ağırlığı altında kendini agnostik ilan ettiği halde, aslında ateizmi savunan bazı kişiler de mevcuttur. Aslında “Tanrı var dersek, sonra sıraya din konusu gelecek. Bu da ibadetlerin mükellifiyeti gibi haramlardan da kaçınmayı gerektirecektir. ‘Nefsini ilah edinen’lerin (Furkan, 43) bir zümresini oluşturan agnostikler aslında gizli ateisttirler. Çünkü internet sitelerine girince ilk göze çarpan şey, sitelerinin ateist yazarların fikirleri ile dolu olmasıdır. Zaten “Ateizm ile agnostisizm arasındaki kelime oyunundan başka bir fark yoktur.” (Prof. Ramazan Altıntaş, Gençler inançtan soruyor, s. 143) Bu nedenle de “Agnostiklik yakından incelendiğinde ‘Tanrıya inanmayan’ anlamında olduğunu görürüz.” (Gai Eaton, İslam Ve İnsanlığın Kaderi, s. 25) ve “Agnostikler de hayat tarzları itibariyle ateist bir görünüm arz ederler.” (Selçuk Kütük, Ateizm Yanılgısı, s. 59)
Agnostiklerin ıskaladıkları şeylerin başında ise, hayatın oluşumu ile ilgili savundukları evrim teorisinden daha çok Allah’ın varlığının bilimsel delilleri olduğunu görememeleri gelmektedir.
Ateizm’in dört atlısından biri olarak bilinen (philosophynow.org/issues/78/Meet_the_New_Atheism_Same_as_the_Old_Atheism) Sam Harris’in 2 Ocak 2006 tarihinde kişisel web sitesinde yazılan ve 23 Aralık 2009 tarihinde agnostikler tarafından sitelerine eklenen ve dine ihtiyaç duymadan bilim ile her şeyin çözülebileceğini ileri süren yazının bir dua tadındaki başlığı şu şekilde idi: “Bilim dini yok etmelidir.” Site adı agnostik olsa da birçok yazının kaynağı ateist yazarlar olması ve ateistlerle aynı şeyleri dile getirmeleri de ilginçtir!
Agnostiklerin Türkçe yayın yapan sitelerinde, Kur’an ayetlerinden hareketle İslam’ı karalamaya çalışmışlardır. “10 ayette Kuran. Kafalarını kuma gömmekte ısrarcı devekuşları hariç herkesin ilgisini çekeceğini düşünüyoruz.” (www.agnostik.org/2230-10-ayette-Kur’an.html) diye sundukları yazıdaki iddialar ve cevaplarına özetle bakalım.
Birinci, üçüncü, dördüncü, sekizinci ve dokuzuncu iddialar, ‘İslam’da kadın, evlilik, boşanma, şahitlik, miras’ konularında iddialarda bulunmaktadır ki cevaplara, “Kadın” kategorisindeki yazılarımızdan ulaşabilirsiniz.
İkinci iddia, İslam’da had/ceza hükümleri ile alakalıdır. Bu konudaki cevaba, ‘İslam ve had cezaları’ adlı yazımızdan ulaşabilirsiniz.
Beşinci iddia, cariyeler hakkındadır ki, cevap için ‘İslam, kölelik ve cariye meselesi’ başlıklı yazımıza bakılabilir.
Altıncı ve onuncu iddialar, agnostiklerin ‘Kur’an’da teşbih-mecaz’ konusunu kavrayamadıklarını göstermektedir ki, cevaplara, ‘Kur’an ve mecaz’ başlıklı yazımızdan ulaşılabilir.
Yedinci iddia Hz Muhammed’in evlilikleri ile alakalıdır. Cevaplara, ‘Efendimiz neden çok hanımla evlenmiştir?’ adlı yazımızdan ulaşabilirsiniz.
Onuncu iddianın ikinci yarısındaki iddiaların cevaplarına, ‘İslam savaş hukuku” ve “İslam barış dinidir” adlı yazılarımızdan ulaşılabilir.
Agnostik, “Kendi kendinize fikir yürütemiyor musunuz? Başka insanların inandığı şeylere siz de hemen inanır mısınız? Aynı şeyi tekrar tekrar ölene kadar okumaktan hoşlanır mısınız? O zaman ihtiyacınız olan şey, bir din. İstediğinizi seçebilirsiniz! Zaten hepsi birbirine benziyor.” demektedir. Daha İslam ile diğer dinlerin farkına varamamış bu zihniyete özetle sadece şunu söylemek istiyoruz: Ateist ve oryantalistlerin fikirlerini agnostikler de aynen ve devamlı tekrar etmiyorlar mı? Aslında agnostizm de tıpkı ateizm gibi, bir din değil midir? Din zaten ‘yaşam şeklinin adı’ değil midir?
Agnostik olma nedenlerini açıklarken, Hristiyan kökenli bir batılıyı (Robert G. Ingersoll) kendilerine delil gösteren bu site, şeriata karşı olma nedenlerini de yine bir batılıya (David Pollock) dayandırmaktadır. Peki, bu zat neden şeriata karşı imiş bir bakalım: “Çünkü dini kurallar rasyonel, demokratik ya da değişime açık değildir. Şeriat hukuku, grup (topluluk, cemaat) hakları kavramına dayanır. Ve grup hakları doğası gereği insan haklarına düşmandır.” İslam tek tek tüm fertlerin oluşturduğu bir cemaatin varlığını savunur. Her kul hak sahibidir. İslam cemaati ve sonra tüm insanlığın ortak hakları ve görevleri de vardır. Sadece fertlere odaklanan bir sistem insanları egoizme götürür ve sonuçta o toplum haz ve hız bataklığında boğulur kalır. Detay için, ‘İslam fıkhı’ ve ‘Kul olmak gerçek anlamı ile özgür bir birey ve vatandaş olmak demektir’ adlı yazılarımıza bakılabilir.
Agnostik Diamond
Diamond arkadaş, “hayvanların da insanlardan üstün yönleri var, uçuyor, güçlü, sinsi… İnsan bakıma muhtaçtır. Diğer hayvanlardan üstün değiliz” demektedir. Bu cümlesi aslında onun fikirlerini üstüne bina ettiği evrim teorisini yerle bir etmektedir. Evrime göre, doğaya uyum sağlayan hayatta kalır. E, insan hayvanlardan güçsüz ise nasıl hayatta kalabilmiştir? Ve devam ediyor, “Evrimsel süreçte her canlı hayatta kalabileceği şekilde bir modifikasyon (genlerde meydana gelen değişim) geçirmiştir.” Hayvanlar bizden güçlü ise neden evrimleşerek insan oldular! Zaten hem gen teknolojisi, hem organlar bile değil; hücresel bazda bile olsa her değişimin bütünün dengesini bozacağı için yaşamı imkansız hale getirmesi ve hem de fosil kayıtlarının bulunamaması evrimi yalanlamakta iken ve yine her aşamada çevre ile uyum da ayrı bir denge konusu iken, tüm bunların irade sahibi olmadan yani tesadüfen oluştuğunu iddia etmek, şuursuz olan atomların geleceğe dönük adım atmaları ve bunu her aşamada hem kendi içinde hem çevre ile uyumlu olacak şekilde oluştuğunu iddia etmek demektir ki, bu hem mantıksız hem bilimsel açıdan imkansızdır! Detay için, ‘evrim’ adlı yazımıza bakılabilir!
“İnsan zamanla aklını kullanmayı öğrenmiştir” diyen Diamond, zaten öğrenmenin akıl ile gerçekleşen bir süreç olduğunu bilmemekte midir?
Evrenin yaratılmadığını da ileri süren Diamond aslında, ezeli olan bir varlığı reddetmeye çalışırken ezelilik sıfatını milyarlarca, sentilyonlarca, googolplexianth sayısınca atomu ezeli/öncesi olmayan ilan etmiş olmaktadır ki, bunun aslında ‘Bir’i (monoteizm) reddetmek isterken, sayısız tanrıyı (politeizm) kabul etmek anlamına geldiği açıktır. Madde olanın nasıl oluyor da öncesinin olamayacağını ispat etmek de iddia sahibine düşmektedir ki, burada agnostisizm aynı zamanda ateizme de kaymaktadır!
Ayrıca sosyal medyadaki videolarından anlaşıldığına göre, ‘nas’ (Ayet-hadis) ile ‘nesh’ (Tedricilik) ayırımını” bilmeyen, “İncil-Tevrat’ı okuyan herkes aynı şeyi anlıyor” derken 30 yıl savaş yapan Hıristiyan mezhepler tarihinden habersiz, Yahudi mezheplerinden ve Hristiyan ve Yahudi mücadelesinden bi-haber olan ve “Tercümenin aslın yerini tutacağını” zannedip, “Rum, 3. ayet mealini de anlayamayan, yine meal ile ayetin asıl anlamının farkını kavrayamayan,”Kur’an’ın Efendimizden iki yüzyıl sonra yazıldığını” iddia eden, “125 yıl tefsir yasaktı” diyebilen, haberin senedini okuduktan sonra, “sened görüyor musunuz?” diye bilgiçlik taslayan, bilimsel olarak kanıtlanan sinek hadisi ve deve idrarı hadisleri ile cahilliğinin farkına bile varamadan alay edebileceğini zanneden, agnostik geçinip, klasik ateist/oryantalist iddiaları tekrar eden Tema, kitabından anlaşıldığına göre de, ‘Allah, Dua ve Kader’ konularını yanlış anlamıştır. Yine Kur’an’ın yakıldığını da iddia eden Tema’nın iddialarının cevapları için, ‘Allah’ın varlığının ispatı’, ‘Kaza Kader’, ‘Kur’an’ın aslı yakıldı mı?’, ‘İslami emirler, yasaklar ve hümanizm’ ve ‘Ateizm Yanılgısı’ ile ‘Deizm Yanılgısı’, ‘İslami bilim, felsefe ve Batıya etkisi’, ‘İslam felsefesinin özgünlüğü ve Batı’ya tesiri’, ‘İslam’da kadın hakları’, ‘cihad’, ‘Kur’an’ın kaynağı nedir?’, ‘Hz. Muhammed (sav) neden çok hanımla evlenmiştir?’, ‘Oryantalistlerin Hz Muhammed hakkındaki ithamları ve gerçekler’, ‘Neden ateist olmadım?’ adlı yazılarımıza bakılabilir.
Allah(c.c) razı olsun vallaha da billaha da böyle bi’ siteye girdim cevap versen bi şekil, vermesen bi şekil. Öyle bir ortam hazırlanmışki bazı sitelerde, müslüman birisi girip konulara karşılık vermeye çalıştığında, hakikatleri söylese de hep beraber çullanıp dışlıyorlar. Hep bizim dediğimiz doğru anlayışı var agnostiklerde.