Deizm Yanılgısı

129 kez görüntülendi

Deizm Yanılgısı

Bu konunun daha iyi anlaşılabilmesi için, ‘Bilim değişmez mi?’, ‘Dinsiz ahlak olur mu?’, ‘İslam alimlerinin objektifliği’, ‘İslam’ın emirleri ve Hümanizm’, ‘Kur’an ve bilim’, ‘İslam ve Rönesans’, ‘İmtihan Dünyası’, ‘Evrim Teorisi’, ‘Ateist akıl’, ‘Ateizm Yanılgısı’, ‘Agnostisizm Yanılgısı’ başlıklı yazılarımızın da okunmasını özellikle tavsiye ederiz.

 

Tanımı

“İngilizce: Deism; Fransızca: Deisme; Almanca: Deismus olarak kullanılan deizm, ‘vahyi inkâr etme, Allah’tan başkasına inanmama’ manalarına gelir. Türkçeleştirme çalışmalarında “deisme” terimi, ‘Yaradımcılık ve Yaradancılık’ deyimleriyle karşılık bulmuştur.” (Orhan Hançerlioğlu, “ Nedentanrıcılık”, Felsefe Ansiklopedisi, IV/ 237); Latince’de “Tanrı” anlamına gelen “deus” kelimesinden türetilmiştir. (Dr. Erol Çetin, İnancın İman Hayatına Yansıması Bağlamında, Deizm Eleştirisi, s. 8; Orhan Hançerlioğlu, Felsefe sözlüğü, s. 191; Modern çağın inanç sorunları, Diyanet Yayınları, Heyet, s. 52; İbrahim Çoban, Ateizm ve Deizm Eleştirisi, s. 27-29; Bilgehan Eren, Aylık, Temmuz 2014, 119. Sayı, s. 46; İktibas, Mart-Nisan 1999, 17. Cilt 243-244. Sayı, s. 9-12; Hasan Yaşar, Ömer Faruk Korkmaz, Yücel Karakoç, Modern Bir Akıl Sapması, Deizm, s. 9; Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler,  s. 31; https://ansiklopedi.tubitak.gov.tr/ansiklopedi/deizm; Vahdettin Başçı, Deizm Kavramı ve Ortaya Çıkardığı Problemler, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Mart 2018 22(1), s. 35) “Deizm, Yunanca’da yine “Tanrı” anlamına gelen “theos” kelimesinden türetilmiş olan “Teizm (Theism)” ile aynı kökten gelmektedir.” (Hüsameddin Erdem, “Deizm”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, IX/109) “Aslında orijinal haliyle her ikisi de Tanrı veya Tanrıların varlığına inanmak anlamına gelmekte ve bu yönüyle de “Ateizm (Atheism)” in antitezini oluşturmaktadırlar.” (Mehmet S. Aydın, Din Felsefesi, s. 173; Orhan Hançerlioğlu, Felsefe Ansiklopedisi, IV/237-238)  “Deizm kavramı, köken olarak Latincede “Tanrı” anlamına gelen “Deus” kelimesinden türetilmiştir. Aslında deizm, Tanrıya inanmak anlamına gelir.”  (Dr. Öğr. Üyesi Yasin Ulutaş, Deizme Götüren Sebepler, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi / Cilt: 23, Sayı: 2, Haziran 2021,  s. 503; Hasan Yaşar, Ömer Faruk Korkmaz, Yücel Karakoç, Modern Bir Akıl Sapması, Deizm, s. 9) “Ancak zamanla Yunanca Tanrı anlamına gelen “Theos” kelimesinden türetilen Teizm, ‘yaratıcı ulûhiyet’ anlayışını ifade etmek için kullanılmıştır. Deizm ise kendine özgü felsefi bir kimlik kazanmıştır.” (M. Aydın, Din felsefesi, s. 173)

“Deizm ‘Tanrı, alemi ve içindekileri yarattı ve bir kenara çekildi.’ diyen Aristo’nun Tanrı anlayışı şeklindeki bir inanç biçimidir.” (Prof. Ramazan Altıntaş, Gençler inançtan soruyor, s. 150) “Deizmde köşesine çekilen tanrı anlayışı hakimdir. Aristo’ya göre tanrı evreni yaratmış ve köşesine çekilmiştir. Tanrının işini kulları tayin eder.” (Hüseyin Akın, Ateistler için Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, s. 53) “En önemli ilkesi rasyonalizmdir. (akılcılık)” (Rasim Özdenören, Kafa karıştıran kelimeler, s. 46; Modern çağın inanç sorunları, Diyanet Yayınları, Heyet, s. 31; Bilgehan Eren, Aylık, Temmuz 2014, 119. Sayı, s. 46) “Tanrıyı ilk neden kabul eden akılcı din öğretisidir.” (S. Hayri Bolay, Felsefi doktrinler sözlüğü, s. 64; Ali Bulaç, Umran, Kasım 2011, 207. Sayı 60, s. 60-67) “Ateizm karşıtı bir dünya görüşüdür.” (Modern çağın inanç sorunları, Diyanet Yayınları, Heyet, s. 52) “Vahiy inkar eden bir felsefedir.” (Modern çağın inanç sorunları, Diyanet Yayınları, Heyet, s. 31; İktibas, Mart-Nisan 1999, 17. Cilt 243-244. Sayı, s. 9-12; İbrahim Çoban, Ateizm ve Deizm Eleştirisi, s. 27-29) “Peygamber, kutsal kitap, ahireti reddeden görüştür.” (Bilgehan Eren, Aylık, Temmuz 2014, 119. Sayı, s. 46; Ali Bulaç, Umran, Kasım 2011, 207. Sayı 60, s. 60-67) “Vahyi, peygamberi, ruhu inkar eder.” (Hasan Yaşar, Ömer Faruk Korkmaz, Yücel Karakoç, Modern Bir Akıl Sapması, Deizm, s. 107) “Deizm, başlangıçta dünyayı yaratan ancak daha sonra buna müdahale etmeyen bir tanrıya inanır.” (Leslie Stevenson, “Deism”, Eighteen Takes on God, s. 53; Emre Dorman, Tarihsel ve TeolojikAçıdan Deizm ve Eleştirisi, Uluslararası Din Karşıtı Çağdaş Akımlar ve Deizm Sempozyumu, s. 235; Hüseyin Peker, Din psikolojisi, s. 98; Modern çağın inanç sorunları, Diyanet Yayınları, Heyet, s. 52; Bilgehan Eren, Aylık, Temmuz 2014, 119. Sayı, s. 46; İktibas, Mart-Nisan 1999, 17. Cilt 243-244. Sayı, s. 9-12; İbrahim Çoban, Ateizm ve Deizm Eleştirisi, s. 27-29; Aliye Çınar, Deizm ve ateizm üzerine, s. 38; Emin Arık, Deizm ve ateizm çıkmazı, s. 308; Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler,  s. 7, 17, 38; Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 36) “Dolayısı ile aleme ‘insan’ istediği gibi müdahale etmekte özgürdür. Kozmik alem Tanrınındır, dünya (işleri) ise insanlara aittir. Deizmde Tanrı “emekliye” ayrılmıştır. Deizmde Tanrı aşkındır, içkinliği reddeder ve dolayısı ile de panteizmin zıddıdır.” (İktibas, Mart-Nisan 1999, 17. Cilt 243-244. Sayı, s. 9-12) “Yunan düşüncesinin vardığı ya da çıktığı nokta deizmdir.” (Aliye Çınar, Deizm ve ateizm üzerine, s. 71) “Deizm, aleme müdahale etmeyen bir Tanrı anlayışı; akla ve bilime gösterilen sonsuz güven gibi iki temel anlayıştan yola çıkarak sonunda akıl dini veya tabiî (doğal) din olarak nitelendirilmiştir.” (Merve Harmankaya, Geçmişten Günümüze Deizm ve Deizm Üzerine Sosyolojik Bir Araştırma, Yüksek Lisans Tezi, Konya, 2020, s. 11; Vahdettin Başçı, Deizm Kavramı ve Ortaya Çıkardığı Problemler, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Mart 2018 22(1), s. 36) “Deizmde Tanrı, saati yaratan bir saatçi gibidir.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler,  s. 36) “Bu mantığa göre tanrı bir bakıma ebedi istirahate çekilmiştir.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler,  s. 38) “Deizm, Latince Tanrı anlamına gelen “deus” kökünden geldiği için, başlangıçta ateizmin karşıtı olarak kullanılan bu isim daha sonraları Hıristiyanlığa bir tepki olarak kendini göstermiş, Tanrı inancını korumakla birlikte, kilisenin tutumuna duyulan şiddetli tepki yüzünden vahiy, peygamberlik ve mucize gibi dinî değerlere karşı çıkmanın sembolü olmuştur. Deizm, yaşama ve dünyaya müdahale etmeyen Tanrı anlayışını savunur. Panteizm ise Tanrı-evren özdeşliğini ileri sürmüştür. Panteist, Tanrıyı yaratıcı olarak kabul etmez çünkü O, evrenden ayrı değildir. Onlar Tanrı’nın varlığını inkâr etmemekte sadece mahiyetini farklı yorumlamaktadırlar.” (Aydın Topaloğlu, Ateizm ve Eleştirisi s. 19-21) 

“Sadece akıl yoluyla kavrayabilecek yalın bir tanrı inancını benimseyen kişiye deist denir.” (Aliye Çınar, Deizm ve ateizm üzerine, s. 71)  “Deist, doğaüstü vahye dayalı bir din yerine doğal ya da rasyonel bir dine inanan kişidir.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 70, 252; W. Allen Wood, Kant’ın Deizmi, s. 336) “Ateist Allah’ı yok saymaya, deist ise Allah’a sınır koymaya kalkışandır.” (Prof. Cağfer Karadaş, Kafama takılanlar 2, s. 83) “Bir deist olduğunu açıkça beyan eden ilk düşünürdür Charles Blount olmuştur. Fakat o da daha sonra intihar etmiştir. Matthew Tindal tarafından yazılan ‘Christianity as Old as the Creation’ daha sonraları “deistlerin mukaddes kitabı” olarak anılmıştır.” (TDVİA, Deizm, s. 110)

Tarihi

‘Deizm’ terimi ilk defa İsviçreli reformist teolog Pierre Viret tarafından, dini inançları savunduğu ‘Instruction Chrestienne’ isimli eserinde kullanılmıştır. (Emre Dorman, Tarihsel ve TeolojikAçıdan Deizm ve Eleştirisi, Uluslararası Din Karşıtı Çağdaş Akımlar ve Deizm Sempozyumu, s. 212; Dr. Öğr. Üyesi Yasin Ulutaş, Deizme Götüren Sebepler, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi / Cilt: 23, Sayı: 2, Haziran 2021,  s. 504; Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 194; Hasan Yaşar, Ömer Faruk Korkmaz, Yücel Karakoç, Modern Bir Akıl Sapması, Deizm, s. 10; https://ansiklopedi.tubitak.gov.tr/ansiklopedi/deizm) “İncil’i ‘eleştiren kişileri’ kastederek (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 195) “İsa Mesih’i ve Hıristiyanlık doktrinlerini inkâr eden ateistler” (TDVİA, Deizm, s. 110) anlamında “bu sözü ‘Türkler ve Yahudiler’ için kullanmıştır.” (Hasan Yaşar, Ömer Faruk Korkmaz, Yücel Karakoç, Modern Bir Akıl Sapması, Deizm, s. 10, 12, 107)

“Kilisenin baskıcı otoritesi, teslis akidesi, evren’i ve insana müdahale etmeyen bir tanrı fikrinin doğmasına sebep olmuştur.” (Hasan Yaşar, Ömer Faruk Korkmaz, Yücel Karakoç, Modern Bir Akıl Sapması, Deizm, s. 27; Hacı Ali Şentürk, Teolojik Sancı Deizm, s. 14) Deizm, “ilk kez İngiltere’de kullanılır.” (Mustafa Güldağı, Genç Birikim, Kasım 2016 209. Sayı, s. 19-25)  “ilk kez 17. yüzyılda İngiltere’de ortaya çıkan bir akımdır.” (Emin Arık, Deizm ve ateizm çıkmazı, s. 20; Emin Arık, Deizm ve ateizm çıkmazı, s. 160; Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 221, 236) “Deizmin temelinde, 17. Yüzyılda doğa bilimlerinin gösterdiği muazzam gelişme olgusunun yattığı görülür.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler,  s. 45) “Deizmde Tanrıyı temsil eden doğadır. Bu bakımdan doğa tabir caizse tanrının kendisidir.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 254) “Deizm İngiltere’de doğmuş, Fransa Almanya’da gelişmiştir.” (Hasan Yaşar, Ömer Faruk Korkmaz, Yücel Karakoç, Modern Bir Akıl Sapması, Deizm, s. 12; Emin Arık, Deizm ve ateizm çıkmazı, s. 160) “Deizm, Fransa’da İngiltere’nin aksine dinsel bütün öğelerden soyutlanarak sadece materyalist ve devrimci bir ruh halini alır. Voltaire, Montaigne, Rousseau bu akımın öncülerindendir.” (Hasan Yaşar, Ömer Faruk Korkmaz, Yücel Karakoç, Modern Bir Akıl Sapması, Deizm, s. 18) “16. Yüzyılda tanrıtanımazlığın karşıtı olarak ortaya çıkan deizm, tanrının belirli kurallara göre işleyecek şekilde evreni yarattığını ileri süren ve sonra her şeyden elini çektiğini kabul eden, akla ve bilime ileri derecede güven duyan felsefi bir harekettir.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 20; Hacı Ali Şentürk, Teolojik Sancı Deizm, s. 15) “17. Yüzyılda İngiltere’de deizm yayılmaya başlar. İlk başlarda Tanrıya ve ‘ahiret hayatına’ inanmakta idiler.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 23) “İngiliz deizminin kurucusunun Lord Herbert of Cherbury” (Hasan Yaşar, Ömer Faruk Korkmaz, Yücel Karakoç, Modern Bir Akıl Sapması, Deizm, s. 18) olduğu ve aynı zamanda “Deizm Temel ilkelerini de belirlediği.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 201) kabul edilir ama ilginç olan “Lord Herbert of Cherbury kendisini hiçbir zaman bir deist olarak tanımlamamış” (Vahdettin Başçı, Deizm Kavramı ve Ortaya Çıkardığı Problemler, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Mart 2018 22(1), s. 35) olmasıdır. “Deizmin ilk kurucularından biri olarak kabul edilen Lord Herbert’in Tanrı’ya ve ahiret hayatına inanmakla beraber ilahi metinler hakkında önemli şüpheleri vardı.” (Dr. Öğr. Üyesi Yasin Ulutaş, Deizme Götüren Sebepler, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi / Cilt: 23, Sayı: 2, Haziran 2021,  s. 504) “Buna rağmen “Deizmin babası olarak anılan Lord Herbert, ölüm döşeğinde iken İrlanda başpiskoposunu da çağırmıştır.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 65) “17-18. yüzyıllarda ortaya çıkan bu inanç sisteminde kişi işlerin iyi veya kötü olmasını akla ve doğaya göre belirlenebileceğini ileri sürer.” (Cüneyt Avcıkaya, Kolaycılığa kaçmanın adıdır deizm, s. 19) Deizm, “17. yüzyılın ilk yarısında İngiliz düşünür Edward Herbert ile başladı ve en yaygın olduğu ülke İngiltere idi.” (Merve Harmankaya, Geçmişten Günümüze Deizm ve Deizm Üzerine Sosyolojik Bir Araştırma, Yüksek Lisans Tezi, Konya, 2020, s. 20) Deizm “İlk kez, İngiliz düşünür Edward Herbert, sonra Voltaire, Rousseau, T. Paine gibi isimler ile temsil edilir.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 24) “Temsilcileri Fransız Jean Bodin ve İngiliz (Edward) Herbert of Cherbury’dir.” (İktibas, Mart-Nisan 1999, 17. Cilt 243-244. Sayı, s. 9-12) “Cherbury vahyi, kaderi, kutsal kitapları reddeder.” (Mustafa Güldağı, Genç Birikim, Kasım 2016 209. Sayı, s. 19-25) “Deizmin ana vatanı İngiltere’dir. Amerika’da yayılmıştır.” (İbrahim Çoban, Ateizm ve Deizm Eleştirisi, s. 27-29) “Deizm özellikle XVII. ve XVIII. yüzyıllarda Avrupa’da en güçlü dönemlerini yaşamıştır.” (Dr. Öğr. Üyesi Yasin Ulutaş, Deizme Götüren Sebepler, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi / Cilt: 23, Sayı: 2, Haziran 2021,  s. 504) “David Hume, bilim ve mantığı deizmin belirleyici unsuru haline getirmiştir.” (Hasan Yaşar, Ömer Faruk Korkmaz, Yücel Karakoç, Modern Bir Akıl Sapması, Deizm, s. 18) “Rousseau, Voltaire ve Kant deisttir.” (Bilgehan Eren, Aylık, Temmuz 2014, 119. Sayı, s. 46; İktibas, Mart-Nisan 1999, 17. Cilt 243-244. Sayı, s. 9-12; Mustafa Güldağı, Genç Birikim, Kasım 2016 209. Sayı, s. 19-25; Dr. Öğr. Üyesi Yasin Ulutaş, Deizme Götüren Sebepler, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi / Cilt: 23, Sayı: 2, Haziran 2021,  s. 504; Emin Arık, Deizm ve ateizm çıkmazı, s. 160)

“Deistlerin, Hıristiyanlığın anlaşılması güç olan Tanrı inancına karşı, geleneksel öğreti ve vahiyden bağımsız bir Tanrı tasavvuruna sahip olduklarını söylemek mümkündür.” (E. Dorman, Deizm ve Eleştirisi, s. 9) “Deizm, özellikle Hıristiyanlığın sahip olduğu Tanrı, vahiy ve peygamber anlayışları başta olmak üzere geleneksel inanç ve kabullere karşı akılcı yaklaşımlar getirme ve Hıristiyanlığı akılcı temellere oturtmaya yönelik bir yaklaşımın sonucudur.” (Emre Dorman, Tarihsel ve Teolojik Açıdan Deizm ve Eleştirisi, Uluslararası Din Karşıtı Çağdaş Akımlar ve Deizm Sempozyumu, s. 233) “Deist yazarların Tanrı’nın alemin işleyişine müdahale etmediği yönündeki inançlarının, aynı zamanda Tanrı’nın aşkınlığı düşüncesine dayandığı ve Tanrı’nın Hz. İsa’nın bedeninde yeryüzüne indiği şeklindeki geleneksel Hıristiyan öğretisine karşı, Tanrı’nın aşkınlığını korumak ve aynı zamanda antropomorfizmden uzak durmayı amaçladıkları düşünülebilir.” (Emre Dorman, Tarihsel ve TeolojikAçıdan Deizm ve Eleştirisi, Uluslararası Din Karşıtı Çağdaş Akımlar ve Deizm Sempozyumu, s. 227) “Deizm, Aydınlanma döneminin dini olarak adlandırılabilir. Deizmde akla ve bilime aşırı güven vardır.” (Dr. Erol Çetin, İnancın İman Hayatına Yansıması Bağlamında, Deizm Eleştirisi, s. 13; Vahdettin Başçı, Deizm Kavramı ve Ortaya Çıkardığı Problemler, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Mart 2018 22(1), s. 36) “Deizmin kutsalı akıl, bilim ve ahlaktır.” (Ekrem Sevil, Allah’a Meydan Okumanın Yeni Adı Deizm, s. 8, 60) Paine, “Benim dinim aklımdır.” (Thomas Paine, Akıl çağı, s. 3) demektedir.  “Deizm, laikliğin bir tür felsefesidir.” (Y. N. Öztürk, Deizm, s. 9-15)

Çeşitleri

“Deizmin tek bir türünden söz etmek mümkün değildir. Tarihi süreç içerisinde deist düşünürlerin ortaya koyduğu birçok farklı deizm anlayışı ortaya çıkmıştır. Bunun temel sebeplerinden birisi deist düşünürlerin ilahî vahiy yerine aklı temel referans kaynağı olarak kabul etmeleridir.” (Mustafa Bozkurt, Mehmet Kuyucu, Tanrı-İnsan İlişkisi Bağlamında Deizm’in Temel İddialarının Eleştirisi, Mesned İlahiyat Araştırmaları Dergisi, Cilt 11, Güz, 2020, s. 443) “Deizmin birçok çeşidi.” (Modern çağın inanç sorunları, Diyanet Yayınları, Heyet, s. 69) ve “ekolleri” (N. K. Okumuş, Sağlam kulpa Tutunamayanlar, Ahlak, eşcinsellik ve deizm üzerine, s. 214) bulunmaktadır. Deizmin üzerinde ittifak edilmiş kesin bir tanımının olmayışını onun kaygan tabiatına yorabiliriz. (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 8, 23, 85, 91) “Günümüzde deizmin birçok alt akımları doğmuştur: Monodeizm, Polideizm, pandeizm, ruhsal deizm, Hıristiyan deizm, bilimsel deizm, hümanist deizm gibi… Hepsi de kendilerine özgü bir din yapısı inşa etmişlerdir.” (Hasan Yaşar, Ömer Faruk Korkmaz, Yücel Karakoç, Modern Bir Akıl Sapması, Deizm, s. 19-20) “Modern deistler tek bir yapı halinde bulunmamaktadır. Deizm; mono, poli, pan, ruhsal, Hristiyan, bilimsel, hümanistik gibi kategorilere ayrılabilir. (İbrahim Çoban, Ateizm ve Deizm Eleştirisi, s. 27-29) ‘Klasik deistler’ kilise karşıtıdır ama kendisini Hristiyanlığın bir parçası olarak görürler. Modern deizmde inanılan Tanrı, ‘doğanın tanrı’sıdır.” (İbrahim Çoban, Ateizm ve Deizm Eleştirisi, s. 27-29) “Samuel Clarke, ‘A Demonstration of the Being and Attribut es of God and Other Writing’ adlı eserinde deistlerin dört ayrı anlayışa sahip olduğunu belirtir.  Bazı deistler, başlangıcı ve sonu olmayan, aynı zamanda iradeli ve hür bir varlık olarak âlemi en güzel şekilde yaratan ancak âlemde meydana gelen olayların hiç biriyle uğraşmayan, atıl bir Tanrı inancına sahiptirler. Diğer bir grup da Tanrı’nın âlemle ilgilendiğini, müdahale ettiğini ancak bu müdahalesinde ahlaka yer vermediğini iddia etmişlerdir. Başka bir deist grup ise Tanrı’nın ahlaki sıfatlara sahip olduğunu kabul etmekle beraber ahiret inancının ve ahlaki ilkelerinin Tanrı ile insan arasında bir işlevselliğe sahip olmadığını iddia eder. Bazı deistler de doğru olan dini ve ahlaki öğretileri kabul etmekle beraber bütün bunların vahiy ile sağlanabileceğini ancak bunun sadece Hıristiyan vahiy ile sağlanamayacağını iddia ederler. Diğer bir grup ise aklın ve nübüvvetin tespit ettiği hakikatlere ihtiyaç olduğunu ancak bu hakikatlerin aklın süzgecinden geçerek onaylanmaları şartıyla geçerli olabileceğini söylemişler.” (Ş. A. Düzgün, Deizm: Öncü İsimler ve Temel Doktrin. Diyanet Aylık Dergi 320 (8), s. 7-9)

“Modern insan içinde Tanrı hala var fakat sadece kendi istediği isim ve sıfatlara haiz olarak.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler,  s. 40) “Deistler Allah’a sıfatlarına sınır getirmektedir” (Ekrem Sevil, Allah’a Meydan Okumanın Yeni Adı Deizm, s. 49)  “Deizm, tanrının insan ve alem ile ilişkisinde belirleyici olan sıfatlarının terkine varan bir noktaya kaymıştır.” (Ekrem Sevil, Allah’a Meydan Okumanın Yeni Adı Deizm, s. 74) Aslında, “Deizmi, tanrının sıfatlarının yok sayılması şeklinde algılamakta mümkündür.” (N. K. Okumuş, Sağlam kulpa Tutunamayanlar, Ahlak, eşcinsellik ve deizm üzerine, s. 207) “Deizm çeşitleri olmakla birlikte hepsinin özeti, ‘benim hiçbir arzuma din karışmasın’ şeklinde özetlenebilir. Ahiret olmasaydı, dünyaya gelişinde bir mantığı olmazdı.” (Osman Nuri Topbaş, Aklın cinneti Deizm, s. 54) “Modern İnsan, dinin ve tanrının sunduğu dünya yerine kendi kurduğu dünyada yaşamak istemektedir.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler, s. 121)

İddiaları

“Deist ilahi yaratmayı kabul eder ancak ilahi vahyi reddeder. Deiste göre sadece insan aklı, dini ve ahlaki doğruya dair bilmemiz gereken her şeyin cevabını bize verebilir.” (Dr. Erol Çetin, İnancın İman Hayatına Yansıması Bağlamında, Deizm Eleştirisi, s. 10; Hasan Yaşar, Ömer Faruk Korkmaz, Yücel Karakoç, Modern Bir Akıl Sapması, Deizm, s. 12; Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler,  s. 50) “Deizm’e göre insanın Tanrı’dan kaynaklı herhangi bir sorumluluğu yoktur.” (E. Dorman, “Tarihsel ve Teolojik Açıdan Deizm ve Eleştirisi”, 224) “Deizm’e göre iyinin ne olduğunu bilmek için dinlerden birine inanmak şart değildir.” (Mustafa Bozkurt, Mehmet Kuyucu, Tanrı-İnsan İlişkisi Bağlamında Deizm’in Temel İddialarının Eleştirisi, Mesned İlahiyat Araştırmaları Dergisi, Cilt 11, Güz, 2020, s. 448)

“Deizmde tanrı, insanların ilişkilerine karışmaz. Sadece, ilk evrene ilk hareketi verenin Tanrı olduğunu iddia eder.” (Aliye Çınar, Deizm ve ateizm üzerine, s. 15) “Deizmde yaratıcı evreni kendisinin müdahale etmeyeceği tarzda, yani saat saatçi ilişkisi şeklinde kurgulanmıştır.” (İbrahim Çoban, Ateizm ve Deizm Eleştirisi, s. 115) “Dünya, kendi yasalarıyla işlemek üzere bırakılmıştır.” (İbrahim Çoban, Ateizm ve Deizm Eleştirisi, s. 29)

“İlahi din, vahiy, peygamber ve kutsal kitap kabul edilmediğine göre, ‘Deizm’de hakikat nasıl kavranmaktadır?’ denildiğinde Deizm’in cevabı ‘akıl’dır. Kimin aklı ya da “Hangi akıl?” sorusuna deistlerin verdiği cevap “Tanrı’nın aklı” şeklindedir. Tanrı’nın aklı ile insanın aklı arasındaki alâka nedir? sorusuna ilk deistler şöyle cevap verir: İnsan, Tanrı’nın ezelî özelliklerinden pay alır. Tanrı’dan pay olarak aldığımız dört özelliğimiz vardır. Bunlardan birisi insanın doğasıdır. Diğer ikisi iç duyularımız ve dış duyularımızdır. Dördüncüsü ise aklımızdır.” (Şaban Ali Düzgün, “Deizm: Öncü İsimler ve Temel Doktrin”, Din Karşıtı Çağdaş Akımlar ve Deizm, ed. Sönmez Vecihi vd. (Van, 2017), s. 4) “Bu dört özellik tüm insanlarda karşılığı özellikler bir şeyin hakikatini bilmek için yeterli olup, doğru bilgi elde etme konusunda kaynaklık oluştururlar. Deistlere göre bunların dışında kesin bilgi veren başka bir kaynak yoktur.” (Mustafa Bozkurt, Mehmet Kuyucu, Tanrı-İnsan İlişkisi Bağlamında Deizm’in Temel İddialarının Eleştirisi, Mesned İlahiyat Araştırmaları Dergisi, Cilt 11, Güz, 2020, s. 445)

“Deistlere göre insanlara yol gösterecek şey bilimsel bilgidir. Peygamberlerin getirdiği dinler tanrı kökenli değildir.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 62) “Deizm’e göre mevcut dinler akıl ve bilimle çelişmektedir. Bu dinler insanlığa barış ve kardeşlik yerine, savaş, kan ve gözyaşı vermişlerdir. Çatışmanın ve marazın kaynağı olmuşlardır. Bütün dinler aklı ve beyni prangalamıştır. İnsan özgürlüğünü sınırlamışlardır. Bu dinlerin ortaya koyduğu kabuller insanın ahlaklı olmasını da temin edememektedir.” (E. Dorman, Deizm ve Eleştirisi: Tarihsel ve Teolojik Bir Yaklaşım, 499; Paine, Akıl Çağı, 66; Hacı Ali Şentürk, Teolojik Sancı Deizm, s. 16) “Deizme göre akıl olduktan sonra ne peygambere ne de vahye ihtiyaç vardır. Dua ve ibadetlere de ihtiyaç yoktur.” (Prof. Ramazan Altıntaş, Gençler inançtan soruyor, s. 150, 156) “Deizm, Ahlak kurallarının vahiyle belirlenmesine karşı çıkar. (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 280) Aklın ahlak kurallarını koyabileceği iddia ederler. Doğal din anlayışını savunurlar.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 24; Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 194) “Deizmde ‘tabii/doğal din’ anlayışı fikri savunulur.” (TDV, Komisyon, Soru ve Cevaplarla Niçin İnanıyorum? s. 30) “Paranın ve ilerlemenin adeta kutsandığı modernleşme süreçleri, zaman zaman semavi dinlere karşı da bir başkaldırıya dönüşmüş ve pozitivist düşüncenin desteği ile de metafizikten tamamıyla arındırılmış bir bilim anlayışı tesis edilmeye çalışılmıştır.” (Prof Temel Yeşilyurt, Çağdaş inanç problemleri, s. 23) “Din ile bilimin bir arada olamayacağını, dinlerin insanlarca uydurulduğu ve bilim geliştikçe dine gerek kalmayacağını iddia ederler. Pozitivizmin kurucusu olan Comte, dini, insan düşüncesinin evrimi sürecinde ilkel, olgunlaşmamış bir aşama olarak tanımlar.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 32) “Comte tarafından üç hal kanunu ileri sürülmüştür. İnsanlık tarihini üçe ayırır: Teolojik, metafizik ve pozitivist dönem. Son dönemde dinler ortadan kalkacaktır. Lakin aradan geçen 200 yıla rağmen kehanet gerçekleşmemiştir.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 63) “Öncesinde hocası Tylor’un monoteizm görüşünü benimseyen Andrew Lang, daha sonra ilkel halklarda atalar kültürüne de doğa kültürüne de rastlamadığını söylemiştir. Dinin kaynağı korku olsa idi, ilerleyen zamanla olayların mahiyeti anlaşıldıkça insanların dinsiz kalmaları gerekirdi.” (Ömer Faruk Korkmaz, Sorun Kalmasın, s. 52-55) “Doğal din kavramı, hiçbir aracı olmaksızın sadece akıl yoluyla kavrayabilecek yalın bir tanrı inancını belirtir.” (Aliye Çınar, Deizm ve ateizm üzerine, s. 71) ‘Doğal din’ dedikleri, kendilerince kurallarını koydukları ve çoğu paganizmi andıran ritüelleri savunurlar! “Kant, aklın sınırları içindeki bir tabii din anlayışına savunur, doğal ya da rasyonel bir dine inanır. ‘Evrenin açıklanabileceği düşüncesi’ ve ‘kendi kendine yeterli tabiat anlayışı’nın yerleşmesi aydınlanma düşünürlerinin çoğunlukla deist olmasına yol açmıştır.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 31) “Ateistler hala tesadüfen başlangıca, deistler ise mekanik bir yaratma ile başladığına inanmakta; ancak her iki grup da ileriye doğru ucu açık bir ‘evrimi’ savunmaktadırlar.” (Hasan Yaşar, Ömer Faruk Korkmaz, Yücel Karakoç, Modern Bir Akıl Sapması, Deizm, s. 116) Mesela, deizmi savunan bir kitapta insan için açıkça ‘hayvan’ kelimesi kullanılmaktadır: “İnsan kendi kaderini öğrenmek için kutsal kitabı değil, tabiat kitabını okumalıdır. Tabiatı dikkatlice okuduğunda insan kendisinin tabiatın hiyerarşik düzen basamağının en tepesinde yer alan bir ‘hayvan’ olduğunu anlayacaktır. Yapması gereken tek şey akletme özgürlüğünü kullanmaktır.” (Yazar yok, Bible-Scraps with Notes bu a Deist, London 1834; Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 23)  

“Ateistlerin neşrettikleri din karşıtı eserler, kendini deist olarak tanıtan zümrelerin de besin kaynağıdır. Aralarındaki fark, tanrılı ve tanrısız olmadır.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 12) Tıpkı, Yahudi veya Hristiyan oryantalistlerin İslam aleyhine yazdıkları eserlerin, ateistlerin besin kaynağı olması gibi! Zaten ‘Dünya Deistler Birliği’ni (www.deism.com/post/deism-compared-to-islam) incelediğimizde de, İslam hakkında klasik oryantalist ithamlar aynen tekrar etmektedirler!

Eleştirisi

“Deizm Batı kaynaklıdır.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 7) “Günümüzde deizmi bir dünya dini haline getirmek isteyen küresel güçler vardır.” (Modern çağın inanç sorunları, Diyanet Yayınları, Heyet, s. 55; Vahdettin Başçı, Deizm Kavramı ve Ortaya Çıkardığı Problemler, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Mart 2018 22(1), s. 36) “Din bugün Batıda Hümanizm değilse de, deizmdir.” (Aliye Çınar, Deizm ve ateizm üzerine, s. 18) ve “Akılcı olduklarını ileri sürseler de, baştan aşağı tezat dolu olan bu inanç sistemi, günümüzde popülerleşmiş.” (Cüneyt Avcıkaya, Kolaycılığa kaçmanın adıdır deizm, s. 9) “bir modern hurafedir.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 7)

“Aynı kalemden çıktığı çok belli olan sorular, genç dimağları şüphe ve inkârcılığa sevk etmek amacıyla her yerlere serpiştirilir.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 53) “Hedef kapitalizmin tüketim mantığını özümsemiş bir gençlik inşası ise, deizm epeyce yarayışlıdır. Kulaktan dolma bilgilerle inşa edilen inanç, ustalıkla sorulan sorular karşısında ciddi biçimde tökezlemektedir.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 296) “Modern deizmin liberal değerler üzerinden bir çıkış yolu bulma çabası dikkatlerden kaçmamalıdır.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 289) “İngiliz filozof Simon Critchley; ‘liberalizm, zayıf bir deistik tanrıdır. Liberallerin istediği, dünyaya müdahale etmeyen bir tanrıdır.’ demektedir.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 48) “Deizmin görevi, genç hayatların alanına sızıp onları çekip çevirmeye elverişli konuma getirecek sarsıntılar meydana getirmektir. Kapitalizm gence neye, nasıl ve ne kadar inanacağını da empoze eder.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 68) “Modernizm, Tanrısız ve dinsiz bir yeryüzü toplumunu oluşturma çabası içindedir.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 275) “Deizm sahte bir din kisvesidir. Deistler inkar etseler de deizm, kapitalist küreselleşmenin yeni dünya düzeni için uyarladığı din suretli bir dekordur. Deizm, kapitalist dünyaya biçilen manevi bir dekordur. Kof bir inanç paketidir. Gençlere, kendi köşesinden olup bitenleri seyretmek ile yetinen, yeni ama şirin bir tanrı sunulmuştur. Bu Tanrı bireyci, müsrif, ‘ben nesli’ için tasarlanmıştır. Bu tanrının dünyasında insanlar için helal ve harama riayet etme yükümlülüğü yoktur. Gençliğe güya sınırsız bir özgürlük vaat edilir, ancak bu özgürlük kapitalizmin envai çeşit markasından istediğini seçip tüketme özgürlüğüdür. Tanrının umursamadığı bir dünya, gencin niye umurunda olsun ki?! Yapılmak istenen şey, dindarlık adına işlenen tekil gayri ahlaki davranışları genelleştirmek ve böylece dinin kötü olduğu algısını yaymaktır.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 9-11) “Kapitalizm, doğrudan nefse hitap ederek insanlığı zevk-haz alma gibi şeylerle kendisine bağımlı kılar. Neo-liberalizmin özgürlük vurgusunu gerçekte, bireyin kapitalizmin sunduğu ürün seçenekleri içinden herhangi birini seçme özgürlüğü olduğunu bilmede yarar vardır.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 81, 82) “Gençlere, egosunu şişirecek, sade, yalın ama çerçevesi belirsiz idealler aşılanır, ‘başarıya koş, rekabet prangalarından kurtul, özgür ol, çağdaş ol, içindeki sesi dinle, hayatını yaşa, hazzı tat, zevklerine dil uzattırma, anı yaşa.’ Genç, ait olduğu kültür ile içinde eğitildiği ama ne olduğu belirsiz popüler kültür arasında sürekli gider gelir.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 56) “Gençler Deizmle bir farklılık kazandıkları inancındadırlar. Ona bu tercihin isabetli bir tercih olduğunu hissettirecek pek çok dayanağı (medya, moda, internet, sosyal medya vb.) vardır.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 299) “Liberalizmde, kişinin kulağına sıklıkla özgürlük şarkıları mırıldanır. Akılcı olmakla övünen ama aklını başkalarının tasarrufuna teslim edenlerin ruhsuz, tepkisiz, gamsız, lakayt bireylere dönüşmeleri kaçınılmazdır.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 290) “Özgürleşme projesi gencin kulağına önyargılı önermeler fısıldar. Modernlik adına illa bir ilah aranıyorsa, deizmin sessiz tanrısını işaret eder. Bu Tanrı insana sınırlar çizmez, onun zevklerine karışmaz.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 291) “Deistler zamanla neo-liberalizmin evrensel hedefleriyle buluşarak kendini ölümsüz kılma hedefine soyunmuştur. Aydınlanma ideolojileri ile aynı kulvarda yürüyen deizmin bir din mi, felsefi ekol mu, mezhep mi, ideolojik yapı mı olduğuna dair tartışmalar hala sürmektedir.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 92) “Deizm, neo-liberalizm elinde dini etkisiz ve işlevsiz kılacak bir yeni ideolojisidir. İçi tamtakır olsa da dışı gençler için cilalanmıştır. Deizm, inanmadan, ait olmadan yaşama tercihinin sembol kavramıdır.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 301)

Aslında “Tanrıyı aleme müdahale ettirmeyen bir din anlayışının ateizme giden yolun yarıdan fazlasını kat ettiği rahatlıkla söylenebilir. Sanki tanrı yokmuş gibi yaşamanın pratik ateizmden pek farkı olmadığı ortadadır.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler, , s. 89) “Deizm, dinlerin gereksiz oluşundan tutunda ateist eğilimlerin kamufle edildiği zihniyetlere dek oldukça geniş bir yelpazede yol almaktadır.” (N. K. Okumuş, Sağlam kulpa Tutunamayanlar, Ahlak, eşcinsellik ve deizm üzerine, s. 205)  

“Genç nesil ve metropol nüfusu için modernleşme silindirinin etkin olduğunu söyleyebiliriz.” (Aliye Çınar, Deizm ve ateizm üzerine, s. 14)  “Modernizm, “Ateizmin dayanak bulamadığı, deizmin masumca inandığı ve tek çıkar yol olarak gösterilen bir hümanist ahlak” (Ali Furkan, İTÜ Kalem, Bahar 2015, 17. Sayı, s. 61) öğretisini insanlara dayatmaktadır. İlk başta ateizme karşı olarak ortaya çıksa da deizmin sonunda varacağı yer ateizmdir: “Deizmin son durağı ateizmdir.” (Modern Çağın İnanç Sorunları, Komisyon, DİB, Prof. Dr Cağfer Karadaş, s. 66) “Deizmin ateizmden önceki son durak olduğu ifadesi yabana atılacak bir söz değildir.” (Zikri Yavuz, Umran, Haziran 2021, s. 45) “Dine muhalefet bakımından ateist duruşla deist duruş arasında bir fark yoktur.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 60; Vahdettin Başçı, Deizm Kavramı ve Ortaya Çıkardığı Problemler, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Mart 2018 22(1), s. 36) “Deizm, Ateizm ile dini reddetmede buluşmuştur.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 251) “Deistin ‘var yok’ tanrısı ile ateizmin ‘mutlak yok’ tanrısı arasında fark neredeyse yok mesabesindedir.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 255) “Deizmin günlük pratikler bakımından ateizmden farklı olmadığı özellikle vurgulanır.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 271) “Deizm, ateizmin üstünkörü bir biçimi ve dini kökünden sökmek için materyalistlerin uygun aracıdır. Deizm ve sekülerizm ile insanlar din, peygamber, vahiyden koparılmaktadır. Deizm küreselleşme projesi gereği küresel bir din olarak insanlığa sunulmaktadır. Deizm ile seküler bir ahlak oluşturulmaya çalışılmaktadır. Dinden bağımsızlaşan insanlık hedonist kitlelere dönüşmekte ve kapitalist düzen hızla dünyaya hakim olmaktadır. Kapitalizmde helal haram kavramları yoktur. Deizm dünyevileştirir.” (Mustafa Güldağı, Genç Birikim, Kasım 2016 209. Sayı, s. 19-25) “Gençler, reklam, sinema, müzik ve sanat yolu ile belirli tüketim modlarına şartlandırmaktadır. Modern hayatında dayattığı zorunluluklar zaman içinde dini hassasiyetleri eritmektedir.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 44) “Vahşi kapitalizm, deizmi sevimli, şirin bir imaj olarak sunar. Kimi genç için moda veya trend olan neyse, hayatta odur. Çağdaş ilkel insan, kendi ihtiyaç nesneleri dışında her şeye karşı kayıtsızdır.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 32, 33)

“Deizm, boyut değiştirip Hümanizm, Sekülerizm ve modern teolojilerin derinliklerinde, hür düşünce ve diğer fikirlere tolerans gösterme yaklaşımı şeklinde varlığını sürdürdüğü söylenebilir.” (Merve Harmankaya, Geçmişten Günümüze Deizm ve Deizm Üzerine Sosyolojik Bir Araştırma, Yüksek Lisans Tezi, Konya, 2020, s. 19) “Emperyalizm, İslam’a karşı bir dayanak olarak Hıristiyanlığı ve daha sonra da seküler hümanizmi daima kullanmaya devam etmiştir.” (Yücel Bulut, Oryantalizmin kısa tarihi, s. 73) “Sekülerist bir dünya görüsünün oluşmasındaki etkenlerin başında deizm düşüncesi gelir.” (Merve Harmankaya, Geçmişten Günümüze Deizm ve Deizm Üzerine Sosyolojik Bir Araştırma, Yüksek Lisans Tezi, Konya, 2020, s. 22) “Seküler iklim, modern bireyin zihni ile kalbi arasındaki iletişim hattını da koparmış ve onu aklın insafına terk etmiştir.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 100) “Hayatına dini değerlerin ve tanrının karışmasına müsaade etmemek, dünyevileşmek, teizm içinde gizli bir deizmdir.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 135) “İnancı yeterince kalbinde yer etmemiş olan insan, erteleme yoluna gider. Bu hal insanda yerleşince, umursamazlığa dönüşür. Sonunda inancı hatırlatacak kişilerden uzak durma psikolojisi insanı kaplar. Amel imanın tezahürü, imanda amelini dayanağıdır. İbadetten uzak duran insan, Allah ile irtibatını zayıflatmış demektir.” (Modern çağın inanç sorunları, Diyanet Yayınları, Heyet, s. 63) “Ülkemizdeki insanların çok büyük çoğunluğu kendisini seküler olarak tanımlar. Dinin kendi hayatında etkili olmadığını savunur. Bu kesimi deist olarak tanımlamak mümkün değilse de pasif deist olarak tanımlamak mümkündür.” (İ. Coşkun, Modern çağ deizminin nedenleri ve sonuçları. Din Karşıtı Çağdaş Akımlar ve Deizm Kongresi, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Van, 2017, s. 234) “Zaten dindar olmayan bir kişinin deizme yöneldiğinden bahsetmek son derece yanıltıcıdır. Tanrının varlığına inandığı halde, günlük hayatı sırasında dinin gereklerine uygun hareket etmeyen kişiler aslında üzeri örtük bir deizm içinde sayılırlar. Bu durumda olan kişilerin bir kısmı, deizm gibi bir tanımla karşılaşınca durumun kendilerine uyduğunu görmüş ve deist oldukları sonucuna varmış olabilirler.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 8) “İnanması ya da inanmaması arasında herhangi bir fark olup olmayan ve dilediği gibi hareket etmek isteyenler deizme yönelebilmektedirler.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler,  s. 15) “Deist ile inandığı Allah’ın emirlerini yerine getirmeyen bir teist arasında bir fark yoktur.” (Hacı Ali Şentürk, Teolojik Sancı Deizm, s. 141)  “Bazı kişilerin günlük hayatlarında zaten tanrıyı göz ardı etmelerinden kaynaklanan bir tür adı konulmamış deizm söz konusudur. Gerçekte ise söz konusu olan şey, doğrudan sekülerizmdir. İnsanların kendi bildikleri şekilde hayatlarını devam ettirmeleri, zaten deizmin işaretidir. Dolayısıyla burada sorun, geleneksel bir toplumda sekülerleşme sonucunda ortaya çıkan şaşkınlık halidir.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 35) “Liberalistlerin istediği dünyaya müdahale etmeyen bir tanrıdır.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 160) “Deizm’in Tanrı-insan münasebetinde vahyi reddedip, aklı tek referans kaynağı olarak kabul etmesi, batının bütün kültürel değerlerini, sekülerizm ve liberalizmi meşrulaştıran bir anlayışa dönüşmektedir. Tanrı ile insan arasındaki vahye dayalı bağlar kopartıldığında insanların dini duygu ve düşüncelerini tatmin etmesi ve inançlarını uygulamaya dökmesi de imkânsız hale gelmektedir. Bu açıdan bakıldığında Tanrı’nın insana bir hidayet kaynağı (vahiy) göndermeyeceği, aklın insan için hakikati bulmada yeterli olduğu anlayışı sekülerizme dinsel bir arka plan ve meşruluk kaynağı oluşturmaktadır.” (Mustafa Bozkurt, Mehmet Kuyucu, Tanrı-İnsan İlişkisi Bağlamında Deizm’in Temel İddialarının Eleştirisi, Mesned İlahiyat Araştırmaları Dergisi, Cilt 11, Güz, 2020, s. 466) “Deist anlayışların, daha çok dini bir eğitim görmemiş seküler bir hayatı benimseyen gençler arasında yaygın olduğunu söylemek mümkündür. Ayrıca bilgi üreten Müslüman aydınların, çağın sorunlarını iyi okuyamadıklarını ve toplumun değişen dinamik yapısına uygun çözümler üretemediğini gösterir.” (Dr. Öğr. Üyesi Yasin Ulutaş, Deizme Götüren Sebepler, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi / Cilt: 23, Sayı: 2, Haziran 2021,  s. 509-510) “Türkiye’de sekülerizmle geleneksel yapının melez bir kültürü oluşturulmaya çalışılmaktadır.” (Aliye Çınar, Deizm ve ateizm üzerine, s. 10) Günümüzde “üst sınıfın resmi dini, alt sınıfa da yayılmıştır.” (Aliye Çınar, Deizm ve ateizm üzerine, s. 17) “Dini kurumların güçlü cazibe merkezleri haline gelmeleri ancak seküler dünyanın her türlü meydan okumasına karşı hazır ve donanımlı olmaları ile mümkündür.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 28)

“Descartes evrenin anahtarlarının matematiksel özelliklere sahip olduğuna inanıyordu ve şunları yazmıştı: “Doğadaki tüm fenomenler matematiksel yöntemle açıklanabilir!” Descartes için maddi dünya bir makine idi. Doğa, mekanik yasalara göre işliyordu. Kartezyen evren anlayışı, doğanın sömürülmesi için bilimsel bir onay zemini hazırlar. Descartes ve Bacon, bilimsel bilginin bizi doğanın efendileri ve malikleri yapmak amacıyla kullanılabileceğini iddia ediyordu. Newtoncu evren, kesin matematiksel yasalara uygun olarak işleyen koca bir mekanik sistem olarak algılar. “Sistemdeki bir parçanın geleceği, mutlak kesinlikle önceden tahmin edilebilir.” denmekte idi. 19. yüzyıl sonlarında Newtoncu mekanik, doğa olaylarının ana teorisi rolünü yitirmişti. Görecelik ve kuantum teorileri ile en yüksek noktasına erişen fizikteki iki gelişme Newton mekaniğinin bütün temel teorilerini yerle bir etti. Biz, bir atom olayını kesinlikle önceden tahmin edemeyiz. Yalnızca onun meydana gelme ‘olasılığını’ tahmin edebiliriz.  Mikroskobik dünyaya indiğimizde, lokal olmayan bağlantıların etkisi artar. Bir atom altı parçacığının parçalanması, ona neden olan herhangi bir tekil olay olmadan da kendiliğinden meydana gelebilir. Biz bir fenomenin ne zaman ve nasıl davranacağını hiçbir zaman önceden kestirmeyiz. Modern fizikte kütle artık maddi bir cevher ile bağlantılı değildir, enerji paketleri olarak görülmüşlerdir. Artık biliniyor ki kütle, atom ve enerjinin birleşiminden meydana gelmektedir. (Fritjof Capra, Batı düşüncesinde dönüm noktası, s. 58, 61, 62, 65, 68, 74, 77, 97)

“Deizmde evren mekaniği hakimdir.” (N. K. Okumuş, Sağlam kulpa Tutunamayanlar, Ahlak, eşcinsellik ve deizm üzerine, s. 208) “İnançlarını, özellikle Newton tarafından ortaya konulan mekanik evren modelini temel alarak savunmaya çalışır. En temel iddiası, aklın gerçeği ve hakikati keşfetme yeteneğine sahip olduğudur.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 21) “Newton’a göre Tanrı bir daha evrene müdahale etme gereği duymaz.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler,  s. 32) “Newton, evrenin işleyişini mekanik bir yapı ile açıklamaktadır. Bu tür, maddenin kendisine dayalı açıklamalar, dinlerin sunduğu tanrının varlığı ve evrene müdahale ettiği düşüncesine alternatif olarak kullanılmıştır.” (Selçuk Kütük, Ateizm Yanılgısı, s. 70) “Deistler, alemin işleyişinin tek yolunu katı determinizm olarak görürler.” (Prof. Ramazan Altıntaş, Gençler inançtan soruyor, s. 150, 156) Halbuki “Kuantum teorisi, kainatta mevcut şartlar dışında, farklı alternatiflerin de olabileceğini ortaya koymuştur.” (Hacı Ali Şentürk, Ateizm, Sonuçsuz Serüven, s. 251)  “Evren, dinamik bir yapıya sahip olduğuna göre tanrının müdahalesi de devamlılık arz etmektedir. Newton fiziğinde kainat mekanik bir şekilde algılanmıştı.” (Hacı Ali Şentürk, Ateizm, Sonuçsuz Serüven, s. 250) “Newtoncu  fiziğin kesinlik ve nedenselci, dolayısıyla determinist tavrının aksine, Einstein teorisi ile, belirsizlik düşüncesini öne çıkarır.” (Aliye Çınar, Deizm ve ateizm üzerine, s. 122) “Newton, evrenin sınırsız ve sonsuz olduğunu da ifade etmiştir.” (Caner Taslaman, Neden Müslüman’ım? Deizme Cevap, s. 41) “Newton fiziğinin aksine kuantum fiziği, tabiat kanunlarının zorunlu yapıda olmaktan ziyade ‘belirsiz yapıda’ olduklarını ortaya koymuştur.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler, , s. 93) “Başlangıçta Newton fiziğini benimseyen Einstein, ilerleyen zamanlarda evrenin durağan değil dinamik olduğunu kabul edecektir. Newton fiziğindeki mutlak zaman kavramı, Einstein devrimi ile değerini yitirmiştir. Maddenin, uzayın ve zamanın başlangıcı aynı andı. Evrenin sabit, durağan ve sonsuz olduğu anlayışı yerle bir olmuştur.” (Emin Arık, Deizm ve ateizm çıkmazı, s. 251-253) “Big Bang, evrenin bilinçli bir şekilde tasarlandığını ortaya koymuştur.” (Emin Arık, Deizm ve ateizm çıkmazı, s. 260) “Evrenin tüm aşamalarının bilinçli bir şekilde yaratıldığı görülmektedir. Evrenin her aşaması özel olarak tasarlanmıştır ve bu da, tanrının evrenin her aşamasında aktif olduğunu açıkça göstermektedir.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler,  s. 16) “O, her an yaratma halindedir.” (Rahman, 29); “Yağmur dolu bulutları meydana getiren Allah’tır.” (Rad, 12); “Allah her şeyi bilir, hiçbir yaprak düşmez ki, O bunu bilmesin.” (Enam, 59) “De ki, ilkten yaratan da yaratmayı ‘tekrar eden’ de Allah’tır.” (Yunus, 34) “Yaratma gücüne hala sahip bir tanrının niçin yaratmayı durdurduğu konusu deizmde çok net değildir. Tanrının evreni kendi haline, tabiatı da akla ziyan insan eylemlerine terk etmesi mükemmellik fikrini sarsmaktadır.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 254) “Kainat var kılındığından bu yana oluşum ve değişim içindedir.” (Emin Arık, Deizm ve ateizm çıkmazı, s. 285) “Kainatta yıldızların ölmesi, doğması, evrenin genişlemesi yaratılışın devam ettiğini göstermektedir.” (Hacı Ali Şentürk, Teolojik Sancı Deizm, s. 197) “Kuantum teorisi, izafiyet teorisi, kesinsizlik teorisi, ışığın dalgaları teorisi, entropi teorisi madde evreni ile ilgili görüşlerimizi tamamen değiştirmiştir.” (Emin Arık, Deizm ve ateizm çıkmazı, s. 291) “Evrende neden sonuç ilişkisi hep geçerli değilse, bu bir şekilde bilinçli müdahaleyi de gerekli kılmaktadır. Kuantum teorisi şu anlama gelmektedir ki, Tanrı var olan olasılıklar içinde istediğini seçerek evrene müdahale etmektedir.” (Hacı Ali Şentürk, Ateizm, Sonuçsuz Serüven, s.  252) “İnsan farkında olmasa da vücudunda birçok fizyolojik organizasyonlar anbean devam etmektedir.” (İbrahim Çoban, Ateizm ve Deizm Eleştirisi, s. 97) Nahl, 68-69. Ayetlerin de gösterdiği gibi, “Allah kainatta bulunan bütün varlıklarla iletişim kurmaktadır.” (Hacı Ali Şentürk, Ateizm, Sonuçsuz Serüven, s. 122) Zaten “Bir zatın bizden bir şey istemediğini bildirmesi için bile bizde konuşması (Kelam; vahiy) gerekir.” (Cüneyt Avcıkaya, Kolaycılığa kaçmanın adıdır deizm, s. 24) “Yaratıcının sizden dinsizlik istediğini nereden biliyorsunuz? Allah’ı tanıyabilmenin doğru yolu, onun kendini tanıtmasıdır.” (Cüneyt Avcıkaya, Kolaycılığa kaçmanın adıdır deizm, s. 41) “Allah yaratıyor ve yönetmeye devam ediyor.” (Hacı Ali Şentürk, Ateizm, Sonuçsuz Serüven, s. 232) “Kur’an’ın tanımladığı Allah sadece evreni yaratıp kenara çekilmemiş, her zaman hazır olan ve işlere bakan ve her zaman işleyen bir güce sahiptir.” (Lord John Davenport, Hazreti Muhammed ve Kur’an’ı Kerim; Hazreti Muhammed (sav)’den Özür Diliyorum, s. 50) “Teistler tanrının mahiyeti itibariyle alemden farklı olduğuna inanır. Bu inanç teizmi panteizmden ayırır. Teizm, alemde sürekli olarak etkin olan Tanrı’ya inancı içerir. Bu noktada ise teizm deizmden farklılaşır.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler,  s. 21)

Deizm “İnsanı ve bilimi tanrı seviyesinde yüceltmektedir.” (Ekrem Sevil, Allah’a Meydan Okumanın Yeni Adı Deizm, s. 49) “Şeytan da, egosunu ve ilmini tanrılaştırmıştı.” (Ekrem Sevil, Allah’a Meydan Okumanın Yeni Adı Deizm, s. 55) “Allah’ın hikmetini sorgulayan iblisle ateist olduklarını sanan deistlerin aynı yolu takip ettikleri görülmektedir.” (Molla Musa Celali, Ateist İtirazlara Cevaplar, s. 164) Kur’an ise bizi bu konuda uyarmaktadır. “Kendi istek ve tutkularını ilah edineni gördün mü?” (Furkan, 43) “Deistlerin bir kısmı aklın testinden geçerek onaylanan dine evet demektedir.  Böyle bir iddiaya getirilecek en açık itiraz, “hangi akıl” yahut “kimin aklı” yönündeki sorudur.” (Ekrem Sevil, Allah’a Meydan Okumanın Yeni Adı Deizm, s. 69) “Tek bir akıl yoktur, akıl tasavvurlarını bilgi, kültür ve tecrübe tabanından beslenerek kurgular.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 285) “Deizm, dinlerin yerine aklı koyarak sadece akıl ve doğadan hareketle her şeyin kavranabileceğini  iddiasındadırlar. Lakin akıl bir referans noktasına sahip olmadığı zaman, kişi sayısı kadar farklı düşüncenin ortaya çıkması kaçınılmazdır. Akıl, insanları herkesin kabul edeceği ortak fikirler etrafında toplama özelliğine sahip değildir. Felsefe tarihine bakıldığında, filozoflar sürekli olarak birbirlerini yanlışlamaya çalışmışlardır. Herkes kendi aklını beğenir. Mahkemelerde hem davalı hem de davacı kendisini kesin olarak haklı görür. Sorunu ise kişilerin aklı değil, kanun ve hakim çözer. Akıl, bir tanrı varsa peygamber ve kitapların var olmasını makul hatta zorunlu görür. İnsan, salt rasyonel bir varlık değildir.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 64-66)” Deizm, aklı temel alan, bilgiyi vahye dayalı bilginin yerine koyarak felsefi görüşü dinileştirmiştir.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 19) “Pozitivist, materyalist akım ve 18. ve 19. yüzyıl felsefesinin etkisi ile deneysel olarak doğrulanamayan metafiziksel, estetik ve teolojik önermeler anlamsız sayılmıştır. İnsanın akıldan başka, duygu, irade ve dış şuur gibi güçleri vardır. Hayranlık, takdir vb. akla ait değildir.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler, , s. 76) “Akıl, insanın önemli olmakla birlikte sadece bir yönüdür. Akıl melekesi bireyden bireye farklılaşmaktadır.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler, , s. 74) “Deistler akla sonsuz güven duyarlar ama sınırlı ve dar oluşundan haberleri yoktur.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 264) “Aklın bilgi alanı varlık dünyasıyla sınırlı” (İzmirli İsmail Hakkı, Yeni İlmi Kelam, s. 47) olduğundan dolayı “mutlak gerçeği bütün boyut ve sınırlarıyla kuşatabilecek bir özellik ve mükemmelliğe sahip değildir.” (Maturidi, Kitabu’t-Tevhid, s. 183) “Akla, akıl üstü bir pozisyon tayin etmek akıldan faydalanmaktan ziyade onu kötüye kullanmaya dönüştürmektedir. Herkesin kendi aklını hayatın merkezine koyduğu bir yerde, nihilizmden anarşizme kadar uzanan sayısız düşünce boy gösterecektir.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 85) “Her şeyi ‘akla indirgeme’ çabası, gerçek inancın altını yavaş yavaş oyarak gizli bir pozitivizme yol açmaktadır.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 87) “Deizm, pozitivisttir.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 34) O zaman “İyilik kötülük veya doğru yanlış kavramları kime veya neye göre belirlenecektir?” (Cüneyt Avcıkaya, Kolaycılığa kaçmanın adıdır deizm, s. 21) “Kurallara uygun bir yaşam bu dünyada olacaksa, bu kuralı kim koyacaktır?” (Hacı Ali Şentürk, Teolojik Sancı Deizm, s. 21) “Bazı insanın aklına göre iyiyken bazılarına göre kötü değerlendirilen davranışlar konusunda nasıl karar verebileceğiz?” (Prof. Ramazan Altıntaş, Gençler inançtan soruyor, s. 160) “Yeryüzünde insanları sömürenler, işkencelere maruz bırakanlar hep akıllarını esas almışlardır.” (Ekrem Sevil, Allah’a Meydan Okumanın Yeni Adı Deizm, s. 77) “Salt akıl, hakikati bulmada yetersizdir ve asla tek merci olamaz. Akıl ile kalp beraber hareket ettiğinde hakikate ulaşmak mümkün olacaktır. Kur’an’ın kastettiği şey akıl nakil dengesinin gerektiği şekilde kurulmasıdır. Kur’an ‘lüb’ akıldan bahseder; ‘tertemiz akıl.’ Akıl, hak ile batılın arasını ayırma aracıdır.” (Ömer Faruk Korkmaz, Sorun Kalmasın, s. 297-299) “Din akla göre olsaydı, her akla göre bir din zuhur ederdi. Bütün filozofların birbirini tekzip etmesi bunun göstergesidir.” (Osman Nuri Topbaş, Aklın cinneti Deizm, s. 57) “Akıl dediğimiz şey de göreceli bir kavramdır. Herkesin aklı, kendine göre doğruyu göstermektedir.” (Ömer Faruk Korkmaz, Sorun Kalmasın, s. 44) “Her insan aklınca bir ölçü ya da değer takdir edebilir. Ancak bunun bir kesinliği veya evrenselliği olmaz. İnsan aklı ile insanların ideal bir şekilde olgunlaştırılması imkânsızdır.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler, s. 90) “Kumar oynayan birinin, kazandıklarının hakkı olduğunu iddia etmesi, akli bir çıkarımdır.” (Hacı Ali Şentürk, Teolojik Sancı Deizm, s. 75) “Deizm adı altında çalışmalar, faaliyetleri yürütenler, bizi herkesin kendi aklına göre hareket ettiği bir din anlayışına davet ediyorlar. Bugün kim tuttuğu yolun ve yaptığı işlerin yanlış olduğu kanaatini taşıyor ki? Vahiy destekli olmayan akıl şeytan, nefis ve hevanın kontrolüne girip bütün ölçüleri birbirine karıştıracaktır.” (Ömer Faruk Korkmaz, Sorun Kalmasın, s. 301-302) “Peygamberlerin gönderilmesine, vahye ne gerek var? Akıl tek başına yeterli değildir, sınırlıdır. Ayrıca vahiyle bildirilen bilgilerin bir kısmı gayb alanına aittir. Allah’ın sıfatları, melekler ve cinler, ahiret gibi. Akıl, her insan da aynı ölçüde değildir. İnsan her an kötülüğe sürüklenebilecek bir nefse de sahiptir. Şeytan da sürekli yoldan çıkarmaya çalışmaktadır. Nitekim günümüzde Alkol, uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklara sahip olan kimselerin büyük çoğunluğu da, yaptıklarının doğru olmadığını aklen bildikleri halde nefislerine uyara, bu kötü huylarını devam ettirmektedir. Peygamberlerin gönderilmesi, bahaneleri ortadan kaldırmak içindir.” (Soner Duman, Allah’ım sorularım var, s. 133-137) “Birisini soyup bin rupisini alırsam onun emeğini çalmış olurum. Onun için kötü bir durum, benim için değil. Benim için neden kötü olduğunu mantık çerçevesinde açıklayın.” (Zakir Naik, Gençlerin inanç sorunları, s. 34) “Başkalarının haksızlığa uğramaları umurlarında değildir. Herkes kendisine adil davranmasını ister.” (Zakir Naik, Gençlerin inanç sorunları, s. 37) Seküler kesimin ruh açlığına örnek olarak yoga yönelimi misal verebiliriz.” (Ömer Faruk Korkmaz, Sorun Kalmasın, s. 46) “Kendisine büyük rahip diyen Comte, adını kendisinin verdiği ‘felsefe ayı’nda ölür.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 280) “Comte, bir din kurgular ve formüle ettiği din, ilahsız, seküler, hümanist bilim dini, kısaca, ‘insanlık dini’dir. Ama o da başarısız olmuştur. (Ömer Faruk Korkmaz, Sorun Kalmasın, s. 52-55) “İnsanda doğal bir din duygusunun olması ve bu duygunun desteklenerek doğal halinde tutulması için vahyin gerekliliğinin önemini fark edememişlerdir. Deist yazarların din anlayışı olduğu görülen doğal dinin herkes tarafından bilinip kabul edilebilir evrensel ilkelere bağlı olduğu iddia edilse de, bunun insanlık tarihi açısından sağlam bir temele dayandığının kabul edilmesi oldukça zordur. Zira insanlar aklen ve ruhen aynı seviyeye, aynı irade ve ihtiyaçlara, aynı coğrafi ve toplumsal şartlara sahip değildir. Bu yüzden insanların tamamı için genel geçer olabilecek bir din anlayışının, insanların kendi doğaları üzerine yapacakları meditasyon tarzı yoğunlaşmalar ile çıkarsanacağının beklenmesi mümkün değildir. Doğal dinin insanlığın orijinal dini olduğu kabul edilse dahi, tarihsel gerçeklikler göz önünde bulundurulduğunda, insanların doğal dinden uzaklaşmalarından ve çeşitli batıl İnançların etkisi altında kalmalarından dolayı, Tanrı tarafından uyarılarak gerçeğe çağırılmamaları için ne gibi makul bir neden olabileceğinin de deist yazarlar tarafından açıklanması gerekirdi. Çeşitli topluluklarda görüldüğü gibi insanlar bir yerine birden çok ilah edinebilirler. Tek bir ilah edinmeleri halinde de bu ilahın ne gibi niteliklere sahip olduğu, O’na ibadet etmeye gerek olup olmadığı, şayet gerekli görülüyorsa ne şekilde ibadet edeceklerini belirlemede genel bir kural oluşturamazlar. Neden ahlak diye bir kavramın olması gerektiğinin de doğal dinden hareketle ortaya konması mümkün değildir. Yani kısaca aklın tek başına dini ve ahlaksal ilkeleri kurmakta yeterli olduğu iddiası, içinin tatmin edici şekilde doldurulması gereken oldukça büyük bir iddiadır.” (Emre Dorman, Tarihsel ve TeolojikAçıdan Deizm ve Eleştirisi, Uluslararası Din Karşıtı Çağdaş Akımlar ve Deizm Sempozyumu, s. 229) “Vicdan, insanın iyiden ve doğrudan yana karar verme görgü ve bilgileri ile kendini yargılama yetisidir. İnsanda doğuştan mevcut olan bu duygu, başta sağlam bir din ve değer eğitim ile desteklenmediği takdirde, kötü bir çevre ve alışkanlıkların etkisiyle körelebilir. Vicdan dinden, adalet ahlaktan bağımsız bir şekilde doğruya ulaşamaz, yanlış din de vicdanı kötü işler yapmaya sevk edebilir. Vicdan haksızlıklar ve kötülükler karşısında sessiz kalabilir. Vicdanı körelmiş ve kararmış bir kimsede, manevi anlamda kalpte işlevini yitirmiştir. Vicdan azabı bile dini ve ahlaki değer sahibi olan insanlarda vardır. Bugün Suriye’de, Gazze’de, Arakan’da, Cammu Keşmir’de, Doğu Türkistan’da, Irak’ta, Yemen’de yaşanan tarifi imkansız acılar ve vicdansızların karşısında en ufak bir vicdan azabı bile hissetmeyenler olduğunu görüyoruz. Allah korkusuyla, helal ve haram, hak ve adalet şuuruyla beslenmeyen vicdanın kötülüklere karşı yaptırım gücü yoktur.” (Prof. Ramazan Altıntaş, Gençler inançtan soruyor, s. 127-128) “Allah’ın zatını yani nasıl bir varlık olduğunu bilemeyiz ama Kur’an sayesinde isim ve sıfatlarını bilerek onu tanırız. Duyular gibi aklında bir sınırı vardır. Sağlam bir bilgi kaynağından beslenmeye muhtaçtır. Deizm, Hıristiyanlığa karşı gelişen protest bir harekettir. Hz. İsa’nın ilahlaştırılması, asli günah ve kefaret öğretisi, kilisenin yanılmazlığı gibi çarpık dini öğretiler, deizmin ortaya çıkmasını tetiklemiştir. Deistler, akla mutlak bir yaptırım gücü yüklemektedirler. Halbuki her insanın aklı, alışkanlık, kültür gibi dahili ve harici faktörlerin etkisi altındadır.” (Prof. Ramazan Altıntaş, Gençler inançtan soruyor, s. 150, 156) “Protestanlık ta, zaman içinde bireysellik, sekülerleşme ve nihayet deizme uzanan tarihi bir süreç izlemiştir.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 136) “İnsanın bir de kişisel arzu ve isteklerinden oluşan yönü vardır. Dolayısıyla arzuların tatmin edilmesi için vicdanın bastırıldığını, aklında bu durumu meşrulaştırıcı bir fonksiyon üstlendiğini sosyal hayatta çokça görmekteyiz. İnsan aklı mükemmel değildir, hata yapabilir. Deizm ‘insan hayatının anlamı ve amacı nedir?’ sorusuna cevap vermekten acizdir.” (Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Komisyon, Soru ve Cevaplarla Niçin İnanıyorum? s. 31) “Rasyonalizm, pozitivizm ve modernite, dünyayı kutsallıktan arındırırken, hem insanın hayatına anlam veren dayanakları eritmiş, hem de onu geleceğe yönelik kaygı ve umutsuzluğun girdabına çeki vermiştir. Dini inançta, sığınma, yaşama anlam verme, bağlanma, teslimiyet, huzur gibi yaşantılar tek tek veya birlikte bulunabilir. Deizmde, insanların his, irade, duygu boyutu göz ardı edilmiştir. İnsan hem düşünen hem inanan ve hisseden bir varlıktır. Hissetmede kişinin iç dünyası esastır. İç dünyada özlemler, arzular, sevgiler ve diğer duygular ön plandadır.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler,  s. 83)

“Dini bildirim olmadan iyi ve kötünün ne olduğunu bilmemiz mümkün değildir. Yani bu noktada ilahi desteğe ihtiyaç bulunmaktadır. Aksi halde herkesin içinde bulunduğu şartlar doğrultusunda iyi ve kötü tanımlamaları oluşturması mümkündür. “Doğru nedir?” sorusu kadar, “Neden doğruyu yapmalıyım?” sorusu da önemli olmaktadır. “Güçlü olmama ve karşı taralı yok ettiğimde zarara uğramayacak olmama rağmen neden öldürmemeliyim?” şeklindeki sorulara verilecek cevapların rasyonel temelinin olabilmesi için din ve ahiret inancı gerekir. Birçok kişi “doğru ahlaki teoriyi oluşturmak” ve “ahlaki eylemleri rasyonel temellere oturtmak” arasındaki farkı ayırt edemediği için din olmadan da ahlaki bir yapının olabileceğini iddia etmiştir.” (Emre Dorman, Tarihsel ve TeolojikAçıdan Deizm ve Eleştirisi, Uluslararası Din Karşıtı Çağdaş Akımlar ve Deizm Sempozyumu, s. 231) “Dini devreden çıkaran ahlak anlayışında menfaat hakimdir; menfaatin bittiği yerde sorumluluktan bahsetmek imkânsızdır.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 22) “Yerde bulunan bir para ile hayatın sonuna kadar rahat yaşamayı seçmek daha rasyonel değil midir?” (Caner Taslaman, Neden Müslüman’ım? Deizme Cevap, s. 230) “Zina konusunda deistin cevabı: “iki taraf anlaşmışsa bunda bir beis yok.” şeklindedir.” Francis Gastrell, The Principles of Deism, Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 45) “İslam dininde Tanrı-alem-insan ilişkisi dinamik ve canlıdır.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler, s. 107) “Deist anlayış, insanı dünyanın katı gerçekleri ile baş başa bırakır. Böyle bir durum çoğu zaman çaresizlik ve ümitsizlik doğuracağından, insanın yaşaması için yeterli gelmez. Deizm, insanı Tanrıya, Tanrıyı evrene yabancılaştıran bir doktrin olarak görülmelidir.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler, s. 123) “Dua, fıtri bir ihtiyaçtır.” (Hacı Ali Şentürk, Teolojik Sancı Deizm, s. 83) “Dua, insanı özüne götürür.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler, s. 104) “Kur’an, muhatabı olan insanın iç dünyasının eğitimi üzerinde yoğun bir biçimde durmuş, onların akıllarına hitap ettiği oranda gönül dünyalarına da hitap etmiştir.” (Talip Özdeş, Ahlak-Vahiy İlişkisi ve Kur’an’da İman Ahlak-Amel Bütünlüğü, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt: X, sayı: 2, s.12) “Herkes, Allah’ın kulları hakkında istediğini söylesin fakat Allah sussun öyle mi?” (Hacı Ali Şentürk, Teolojik Sancı Deizm, s. 79) “Allah insanın onurunu korumak için de, vahiy gönderip insanları yönetmek istiyor.” (Hacı Ali Şentürk, Ateizm, Sonuçsuz Serüven, s.  178) “Din, yaşam şekli anlamına gelmektedir.” (Hacı Ali Şentürk, Ateizm, Sonuçsuz Serüven, s. 185) “Yaratıcılık sıfatı ile bizlere sevgisini gösteren Allah (cc) bize yaşantı modeli de sunmaktadır.” (Hacı Ali Şentürk, Ateizm, Sonuçsuz Serüven, s.  180) ve “gelecek hayat aşaması için bizlere uyarılarda bulunmaktadır.” (Hacı Ali Şentürk, Ateizm, Sonuçsuz Serüven, s. 181) “Deizm ise bir Tanrı inancının gölgesinde, dinden arınmış yeni bir yaşam kültürüdür.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 297) “Deizm gençler için; içerdeki boşluğu beyaz yalanlarla dolduran, hazcılığı ve bireysel çıkarları onaylayan şirin bir yaşam tarzıdır.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 301) “Deizmin yeni tanrısı insandır.” (Hacı Ali Şentürk, Teolojik Sancı Deizm, s. 48) ve “Müzeler, üniversiteler ise, inancın azalmasının neden olduğu boşlukları doldurmayı vaat eder.” (de Button, Ateistler İçin Din, Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 200-202) Oysaki “İnsan, Allah’a biyolojik, fiziksel, sosyal, psikolojik her açıdan muhtaçtır.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler, s. 101) Aksi durumda, “Ateizmin ruhsal çöküşe yuvarlaması, muhtemel akıbetlerden yalnızca biridir.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 81) 

“İslam’da, taklidi iman değil tahkiki iman önemlidir.” (N. K. Okumuş, Sağlam kulpa Tutunamayanlar, Ahlak, eşcinsellik ve deizm üzerine, s. 228) “Gerçek anlamda iman etmenin en öncelikli gereklerinden biri düşünmektir. Yaratılış üzerine gerektiği gibi düşünen insan, hem her şeyin yaratıcısı olan Allah’a neden teslim olması gerektiğini anlayacak, hem de O’nun kudretine ve Evren’e yansıyan eşsiz sanatına tanıklık edecektir. Ancak buna rağmen birçok insanın içinde bulunduğu gaflet sebebiyle hem Evren’deki hem de kendi varlığındaki sayısız delil ve işareti göz ardı ettiğine dikkat çeker Kuran ayetleri: “Göklerde ve yerde nice ayetler (mucizeler) var ki, yanlarından geçerler de dönüp bakmazlar bile.” (Yusuf, 105) Kuran’da düşünmeye ve ilme teşvik eden ayet sayısı yedi yüzden fazladır. Aklın önemine Kuran kadar vurgu yapan başka bir dinsel metin yoktur. Kuran’da düşünmeye, akletmeye yönelik pek çok kavram vardır: ilim (bilgi sahibi olma), hikmet (bilgelik), fuad/kalb (ilahi tecellilere gönül ile tanık olma), basiret (anlayış ve kavrayış), hak (gerçek), ayet (delil), beyyine (açık delil), burhan (kanıt), zikr (hatırlama), ibret (alınması gereken ders), tedebbür (derin derin düşünmek), taakkul (akıl erdirme), tefakkuh (ince bir kavrayışa sahip olmak), tefekkür (düşünüp ders çıkarmak); tezekkür (düşünüp anlamak), nazar (bakış). İslam inancının temel ilkelerini olması gerektiği biçimde içselleştirmemiz ve en güzel şekilde hayatımıza yansıtarak etrafımıza örnek olmamız son derece önemlidir.” (Emre Dorman, Tarihsel ve TeolojikAçıdan Deizm ve Eleştirisi, Uluslararası Din Karşıtı Çağdaş Akımlar ve Deizm Sempozyumu, s. 240) “İslam’da aklın kullanımında temel vurgu, aklın arzuları gerçekleştirme aracına dönüştürülmesinin yanlışlığına işaret etmektir. İslam alimlerinin tamamına yakını aklı, dini hakikatleri tespiti ve anlaşılması hususunda birincil prensip olarak kullanmışlardır.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 79) “Matematik ve mantık, aklı; tabiat bilimleri, gözlem ve deneyi (tecrübeyi); tarih, haberi (nakli) kullanır. Din ise, akıl, nakil ve tecrübeyi, her birinin sınırlarını belirlemek şartıyla, hepsinden faydalanır. İnsan aklı belirli bir kaynaktan yanılmaz birtakım bilgilerle beslenmediği müddetçe hakikati bulamayacaktır. Akıl ancak mevcut bilgiler çerçevesinde değerlendirmek yapabilir.” (Selçuk Kütük, Deizm, s.  92-93) “Kur’an, aklın olgu olarak faziletinden bahsetse de, daha ziyade aklın ‘işletilen versiyonu’ üzerinde durmaktadır.” (N. K. Okumuş, Sağlam kulpa Tutunamayanlar, Ahlak, eşcinsellik ve deizm üzerine, s. 217)

“Deizm, tanrıyı öncelemez aksine, onu hayatın dışına taşır, uzak bir ülkeye sürgüne gönderir.” (N. K. Okumuş, Sağlam kulpa Tutunamayanlar, Ahlak, eşcinsellik ve deizm üzerine, s. 201) “Deistler açısından en büyük sorun, temel sorulara varlığını kabul ettikleri tanrıya referansta bulunarak cevap üretme imkânlarının olmayışıdır.” (Selçuk Kütük, Deizm, s.  67) “Sıradan insani bir kurumda bile, işe karışmayan patron imajı oldukça sakat bir algı iken, koca evreni yaratıp sonra denetim ve gözetim görevlerini tanrının yapmadığını iddia etmek, mantıklı bir teori değildir.” (N. K. Okumuş, Sağlam kulpa Tutunamayanlar, Ahlak, eşcinsellik ve deizm üzerine, s. 195) “Değer verilmediği zaman bir kenara bırakıp ne yaptığına aldırış edilmez.” (Hacı Ali Şentürk, Teolojik Sancı Deizm, s. 183) “Allah insana değer verdiği için kendisine muhatap kabul etmiştir.” (Hacı Ali Şentürk, Teolojik Sancı Deizm, s. 186) “İslam’da tanrının kainatı yarattığını kabul edilir fakat deizmden farkı, tanrının sürekli müdahalesini kabul etmesi ve tabiat yasalarının yaratıcısının da, tabiatın kendisi veya mekaniğinin değil, doğrudan Yüce Allah olduğu inancıdır.” (N. K. Okumuş, Sağlam kulpa Tutunamayanlar, Ahlak, eşcinsellik ve deizm üzerine, s. 209) “Deizmin ‘Allah’ın müdahale etmesine gerek yoktur’ iddiasını savunmak için, insanların her yönden mükemmel bir yapıya sahip olması gerekir.” (Hacı Ali Şentürk, Teolojik Sancı Deizm, s. 42) “Deizmin tanrısı sembolik bir tanrıdır.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 256) “Deizm açısından belki de en fazla belirsizlik taşıyan şey Tanrı-insan ilişkisidir. Emekliye ayrılmış bir Tanrı anlayışının dini duyguyu ve düşünceyi tatmin etmesi mümkün değildir. Katı akılcılığa dayanmaktadır. Halbuki akıl sınırlı, bilim değişkendir. Ahlak konusundaki teorileri yetersiz ve temelsizdir. Deizm bazı kelami problemleri de beraberinde getirmektedir. Deizmin zaman içinde Tanrı’nın insan hayatındaki merkezi konumunu sarsan ve Tanrı-insan ilişkisini zayıflatan bir yapıya dönüştüğü görülmektedir. Deizmde iyi ya da kötü değerlerinden söz etmenin anlamı yoktur. Çünkü değeri değer olarak tayin eden bir merci söz konusu değildir. Deistler dini bireyselleştirerek sosyal yönü zayıf bir forma çevirmişlerdir.” (Dr. Erol Çetin, İnancın İman Hayatına Yansıması Bağlamında, Deizm Eleştirisi, 42-47) “Âlemle ilgilenmeyen bir Tanrı âlemi bilmekte midir? Bu Tanrı güçlü müdür? Deistin, Tanrının ilmi, kudreti, iradesi, merhameti ve adaleti gibi konularda herhangi bir şey söyleyecek durumu yok gibidir.” (Vahdettin Başçı, Deizm Kavramı ve Ortaya Çıkardığı Problemler, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Mart 2018 22(1), s. 38)

“A şahsı için etik olan bir şey B şahsı için etik sayılmayabilir.” (Ekrem Sevil, Allah’a Meydan Okumanın Yeni Adı Deizm, s. 88)  “Deist düşünce insana sınırsız bir yetki ve özgürlük vermek suretiyle ‘insanın kulluk vazifelerini dizayn etme yetkisini’ akla vermiş” (Ekrem Sevil, Allah’a Meydan Okumanın Yeni Adı Deizm, s. 75, 96; (Dr. Erol Çetin, İnancın İman Hayatına Yansıması Bağlamında, Deizm Eleştirisi, 49) olmaktadır. “Deizmin hakikî bilginin elde edilmesinde aklı ve tabiat kanunlarını kutsama hatasına düştüğü görülmektedir. Deizm, sahip olduğu uluhiyet anlayışı ile dini hayata imkân vermemektedir. Tanrı-insan münasebetinin zayıflaması günümüz dünyasında insanları bunalıma sokmaktadır. İslam dininde Tanrı’nın âlem ve insanla olan münasebeti deizmin tam aksine canlı ve dinamiktir.” (Dr. Erol Çetin, İnancın İman Hayatına Yansıması Bağlamında, Deizm Eleştirisi, 47-53) “Yüce olarak gördükleri o yaratıcının kendilerini başıboş yarattığını iddia etmenin onun yüceliğini yakışıp yakışmayacağını yönünde birazcık akıl yürütmüş olsalardı, bu kadar zahmete gerek kalmadığını anlamış olacaklardı.” (Hasan Yaşar, Ömer Faruk Korkmaz, Yücel Karakoç, Modern Bir Akıl Sapması, Deizm, s. 21) “İlah, boş işlerle uğraşan bir zat mıdır?” (Cüneyt Avcıkaya, Kolaycılığa kaçmanın adıdır deizm, s. 23) “Sadece yaratıp bırakan ve zihni zorlu sorunlarla boğuşan insanlara bir açıklamada bulunmayan bir tanrı anlayışının sorunlu olduğu açıktır. Varlığıyla yokluğu arasında bir fark olmayan bir tanrının fonksiyonel olması beklenemez. Ölüm sonrası hayat var mıdır, yaratılış amacımız nedir, yeryüzünde inanılmaz kötülüklere imza atanların yaptıkları yanlarına kar mı kalacaktır? Deistin inandığı tanrının var ya da yok olmasının kendi hayatında ne gibi fark oluşturduğunu izah etmesi gerekir. Dürüstlük, fedakarlık yapan insanlara ödüllendirmesi gerekmez mi? Haklıya hakkını teslim etmeyen bir tanrı kendi tanımı ile çelişiktir. Eğer Tanrı insanları hiçbir sebep gözetmeksizin yarattığı ise, böyle bir tanrı anlamsız işler yapıyor demektir. Böyle bir tanrı algısının arkasında, hayatı dilediği gibi yaşama arzusundan kaynaklanan bir ego olduğu açıktır.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 67-69) Deizm, merkezine tanrıyı yerleştirmiş gibi gözükse de gerçekte merkezde insanın kendisi ve arzuları vardır.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 273)

“Tanrıyı gökleri hapsedip, insan için bütün kapıları ardına kadar açmak şeklinde anlaşılabilecek olan deizme mukabil, tanrıyı göklerden yere indirmek projesinin tam adı olan tevhid dini İslam, deizmin büsbütün karşısında durmakta gibidir.” (N. K. Okumuş, Sağlam kulpa Tutunamayanlar, Ahlak, eşcinsellik ve deizm üzerine, s. 236) “Din, kişinin toplum, tabiat ve Allah ile olan ilişkilerinin sınırını ve seviyesini tayin eder.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 62-63) “Deizmin ise, zaman içinde Tanrı insan ilişkisini zayıflatan bir yapıya dönüştüğü görülmektedir. Tanrı ile olan bağı zayıflayan bir kişi, öngörülmesi mümkün olmayan kötülükler yapabilmektedir.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler, s. 88) “Deizmin, tam ve doyurucu bir tanrı tasavvuruna sahip olmadığı söylenebilir. Deizmin Tanrısı’nın insanların gönüllerine hitap etme şansı yoktur. Deizmde, tanrısının öncelikle otoritesi, bir sonraki adımda varlığı sorgulanır hale gelmektedir.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler,s. 91-92) “Tanrı insan münasebetinin zayıflaması günümüz dünyasında insanları bunalıma sokmaktadır.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler, s. 94)  “Peygambersiz bir tanrı inancı içerik açısından tamamen boştur. Hiçbir Baba, “aklı başına geldiğinde doğru ve yanlışı kendisi ayırt edebilir, aklını kullansın!” diyerek çocuğunu kendi haline bırakmaz.  Tanrının insanları yeryüzünden yalnız bırakması ve bir şekilde yol göstermemesi düşünülemez. Deistlerin, bu dünya bir imtihan alanı değilse, tanrının neden insanların kötülük yapmasına müsaade ettiği ile ilgili tatmin edici açıklamalar yapmaları mümkün olmayacaktır.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 73, 75) “Deist açısından bakılırsa, Tanrı insanı ebedi bir yokluğa mahkum etmek için yaratmış olamaz. Böyle anlamsız şeyler yapmak tanrıya yakışmayacağına göre, var oluşun mutlaka bir gayesi olmalıdır. İnsanları cansızlardan, hayvanlardan ayıran en önemli özellik düşünebilmesidir. Bu sebeple, varoluş sebebini merak etmesi, araştırması gayet doğaldır.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 143) “İşte peygamberler bu konularda insanları bilgilendirmekle görevli kişilerdir. “Hiçbir peygamberde fakirleri ezme, lüks hayat sürme, zenginlik sevdası, yalancılık gibi olumsuz davranışlara rastlanmamıştır. Büyük başarılar kazanmış kral, komutan gibi kişilerin bugün itibarıyla herhangi bir etkisinin olmadığını görüyoruz. Hz Muhammed’in en büyük düşmanları bile onu hırsızlık, ahlaksızlık veya yalancılık gibi yüz kızartıcı şeylerle suçlamamışlardır. Böyle bir kişinin, tüm insanları kandıran büyük bir yalancı olduğunu iddia etmenin mantıksal açıdan hiçbir dayanağı yoktur. Hiçbir anne ve baba çocuğuna, ‘Aklın var, doğruyu yanlışı kendin bul’ diyerek başıboş bırakmaz. Defalarca uyarır, tavsiye eder, yol gösterir. Referans noktası olmayan salt akıl yolu ile, son derece çirkin ve yanlış davranışlar bile rasyonalize edilip deist inancın içine dahil edilebilir. Evreni neden yarattığını ve insanlardan ne istediğini bildirmeyen amaçsız bir tanrının varlığıyla yokluğu arasında hiçbir fark yoktur. Deist açısından var olduğunu ileri sürdüğü Tanrıyı ‘inkar etmenin’ ne gibi bir mahsuru vardır acaba?  Doğal dinin insanlığın orijinal dini olduğunu kabul edilse bile, insanların doğal dinden uzaklaştıklarında Tanrı tarafından uyarılarak gerçeğe çağrılmamaları için ne gibi makul bir neden olabileceğinin açıklanması gerekir.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 260-266)

“Deizm yaratıcıyı kabul ediyormuş gibi yapıyor fakat hiç mevcut değilmiş gibi yaşamaktır. Bu adeta ölü bir put ve hayali bir tanrı tasavvurudur.” (Osman Nuri Topbaş, Aklın cinneti Deizm, s. 48) “Din, yaşam biçimi; hayatın nasıl yönlendirilmesi gerektiği konusunda benimsenen düşünce, inanç, ilke ve değerler bütünüdür.” (Celil Abuzar, Dinin Toplumsal Yaşam Üzerindeki Etkisi, Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sayı 26, Temmuz–Aralık 2011, s. 145) Dolayısı ile “Hayat felsefem bu”, “istediğim şekilde inanırım” gibi kelimeler, “Bu da bizim dinimiz” anlamına gelmektedir.” (Osman Nuri Topbaş, Aklın cinneti Deizm, s. 37) “İslam, insanın meta haline getirilmesini, ölçüsüz davranışlar sergileyerek zevklerinin kölesi haline gelmesini önlemek istemiştir.” (Dr. Erol Çetin, İnancın İman Hayatına Yansıması Bağlamında, Deizm Eleştirisi, 52)  “Gerekli önlemlerin alınmaması durumunda umursamaz, hodbin ve zevkperest bir neslin varlığı ile karşı karşıya kalma riskimiz artacaktır.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler,  s. 58) “Deizmin önü alınmazsa, dinlerin cevaplarını umursamayan, zevkperest bir neslin varlığı ile karşı karşıya kalabiliriz.” (N. K. Okumuş, Sağlam kulpa Tutunamayanlar, Ahlak, eşcinsellik ve deizm üzerine, s. 206) “Deizm içerikten mahrumdur. Sosyal ve manevi baskıdan kurtulup özgürleşmenin bir aracı olarak algılanır. Kayıtsızlık ve ilgisizliğin diğer adıdır deizm.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 42) “Deizmi, ait olunan dinden tamamen kopmadan özgürlükler vadisinde gezinme tercihi olarak görmek de mümkündür.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 300) “Deist düşünce insana kontrolsüz, sınırsız, sorumsuz bir özgürlük tanımıştır.” (Ekrem Sevil, Allah’a Meydan Okumanın Yeni Adı Deizm, s. 77) Bazen özgürlük dediğimiz şey, aslında bizi koruyan çemberden dışarı çıkmaktır. (Ekrem Sevil, Allah’a Meydan Okumanın Yeni Adı Deizm, s. 29) “Hazzın peşinden koşmayı özgürlük sayan bir gençlik var.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 50) “Bugün bir kültür istilası vardır, nefisler şehevi arzuların kölesi haline geliyor, ruhlardaki tatminsizlik insanlığı buhranlara sürüklüyor, insanlara ahiretsiz bir dünya anlayışı telkin ediliyor.” (Osman Nuri Topbaş, Aklın cinneti Deizm, s. 58) “İnançsızlık, insanın kendisini her şeyin ölçüsü olarak görmesi ile başlayan bir tutumdur. Bu tür insanların ilahları ve rableri artık kendi ölçüsüz ve sapkın arzuları olmuştur. İnsan iradesini, aklın yanında, nefis, ölçüsüz arzu ve istekler gibi daha pek çok unsur yönlendirmektedir.” (Modern çağın inanç sorunları, Diyanet Yayınları, Heyet, s. 23-24) “Tanrının insana akıl melekesini vermiş olmasını yeterli gören deistler, insanın aynı zamanda nefsi duygularla hareket edebilen bir varlık olduğu gerçeğini dikkate almayıp, insan aklını, ilahi akla tercih etme hatasına düşmüşlerdir. Deistin, tanrının ilmi, kudreti, iradesi, merhameti, adaleti hakkında bir şey söyleme imkanı yoktur.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler, , s. 87)  “Vahiy sadece akla değil duygulara ve vicdana da hitap eder.” (Ekrem Sevil, Allah’a Meydan Okumanın Yeni Adı Deizm, s. 95) “Vahiy bilgisi ve terbiyesi olmadan İnsan aklı nefsin isteklerine, bencil ve hedonist hallerine nasıl karşı duracaktır?” (Prof. Ramazan Altıntaş, Gençler inançtan soruyor, s. 159) “İnsan kendisini bırakıp köşesine çekilen Tanrıdan sonra yine Tanrı arayışına girişmektedir.” (Hacı Ali Şentürk, Ateizm sonuçsuz serüven, s.  140) “İlah hayatı yönetmelidir. Yoksa insan nefsini ilah edinir ve nefsinin isteklerini doğru yanlış demeden yerine getirmeye başlar.” (Hacı Ali Şentürk, Teolojik Sancı Deizm, s. 153) “Eğer Tanrıya ibadet etmezsek, başka tanrılara ibadet etmemiz kaçınılmaz olur. Arzularımızın kölesi oluruz. Bizim birçok efendimiz olur ve her biri bizden bir şey ister.”  (Tzortzis, Hakikatin izinde, Din bilim Ateizm, s. 68) “Allah’tan çok önemsediğimiz, öncelik verdiğimiz ve hayatımızın merkezine koyduğumuz her şey bizim putumuzdur.” (Ekrem Sevil, Allah’a Meydan Okumanın Yeni Adı Deizm, s. 52) “Allah’a ibadet etmiyorsak, başka bir şeye tapıyoruzdur. Kendi nefsimize, arzularımıza veya gelip geçici maddi varlıklara.” (Tzortzis, Hakikatin izinde, Din bilim Ateizm, s. 409, 415) “Allah seni boşuna yaratmadı. Şayet öyle olsaydı, bu muntazam kainatı ve içindekileri sana hizmet etsinler diye yaratır mıydı?” (Cüneyt Avcıkaya, Kolaycılığa kaçmanın adıdır deizm, s. 30) “İnsan kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır?” (Kıyamet, 36) “Hayvanlar bile bir gaye ile yaratıldığına göre, insan başıboş gayesiz ve gayretsiz bir yaşayış için mi halk edilmiştir?” (Osman Nuri Topbaş, Aklın cinneti Deizm, s. 17, 58, 190)  “Dünyadaki işleyişe herhangi bir katkısı olmayan tek varlık insandır. O halde benim varlığımın bir gayesi olmalıdır.” (Hacı Ali Şentürk, Teolojik Sancı Deizm, s. 157) “Bal arısına nasıl bal yapacağını öğreten (Nahl, 68) Allah insana da nasıl yaşayacağını duyurması gerekir.” (Hacı Ali Şentürk, Teolojik Sancı Deizm s. 174) “Deizm, otorite üzerine dayanmayan ve akıllı temellendiren bir dindir. Kapalı, belirsiz, uzak bir tanrı artık kimseyi sıkmıyor, günah duygusu, kurtuluştan emin olmamak gibi yüzyıllardır birçok insanın kalbine ağırlık vermiş olan şeyler artık insanoğluna dert olmaktan çıkmıştır. (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler,  s. 34) “Deizm, İnsanın, Allah’a rağmen kişisel arzu ve isteklerine göre şekillendirdiği felsefi bir inanç biçimidir. Hala deizme sığınanlar varsa bu, doğrudan ‘sorumluluktan kaçışın’ bir ifadesidir.” (Prof. Ramazan Altıntaş, Gençler inançtan soruyor, s. 158, 161; Vahdettin Başçı, Deizm Kavramı ve Ortaya Çıkardığı Problemler, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Mart 2018 22(1), s. 36) Halbuki “Sorumluluktur insanı değerli kılan.” (Hacı Ali Şentürk, Teolojik Sancı Deizm, s. 139) “İnsanların yaptıklarından hesap vereceği inancı, insanların bilinçaltında suçluluk psikolojisi oluşturmakta, bu da onlara deizme yakınlık duymasına neden olmaktadır.” (N. K. Okumuş, Sağlam kulpa Tutunamayanlar, Ahlak, eşcinsellik ve deizm üzerine, s. 209)  “Deizm dinlerin insanlar üzerine yüklediği bazı sorumluluklardan kurtulmak bağlamında bir kolaylık sağlamakta, hayatlarını diledikleri şekilde yaşamak konforuna ulaşmış olmaktadırlar.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 75) “Günah işlerken vicdanını huzursuz olmasın diye kendi kendine diyorsun ki, bir yaratıcı olsun ama emir ve yasakları olmasın, her şey serbest ve helal olsun, bir hesap ve azap olmasın.” (Ekrem Sevil, Allah’a Meydan Okumanın Yeni Adı Deizm, s. 37) “İslam ile deizm arasındaki en belirgin fark, kuralları Allah’ın koyduğunu kabul etmenin yanında insanın her an belli kuralların işleyişinden sorumlu olduğu gerçeğidir.” (N. K. Okumuş, Sağlam kulpa Tutunamayanlar, Ahlak, eşcinsellik ve deizm üzerine, s. 214) “Deizmin sunduğu şekli ile, hesap bilinci gelişmemiş her kişi için, aleme müdahalesi olmayan bir tanrı fikri, gününü gün edenlerin işini daha bir kolaylaştırmaktadır. Deizmin temelinde Tanrı algısı değil, insanın gelişmiş ve haddinden fazla şişkinleşmiş egosu yatmaktadır.” (N. K. Okumuş, Sağlam kulpa Tutunamayanlar, Ahlak, eşcinsellik ve deizm üzerine, s. 203)

“Deistlerin cevaplaması gereken sorulardan bazıları: Tanrı bir daha hiç ilgilenmeyeceği bir evreni niçin var etmiştir? Neden insan akıl sahibi bir varlık olup diğer canlılardan farklıdır? Varlığın anlamı nedir? Eğer ahiret diye bir şey yoksa bu dünyadaki haksızlıklar zulümler ne olacak? Bunlar yapanın yanına kar mı kalacaktır? Ahiret yoksa Tanrı insanlığa en büyük kötülüğü yapmış olmaz mı? Yeniden diriliş denilen şey bir insanın uydurması ise, tabiatta örneklerini sürekli gördüğümüz yeniden dirilişler neyi gösteriyor?” (Soner Duman, Allah’ım sorularım var, s. 116, 117)

“Deizm ölüm için, ölümden sonrası için ne söyleyebilir? Adaletin yerini bulmadığı haksızlıklar öylece kalmalı mı, yoksa bir gün hak yerini bulmalı mıdır?” (Osman Nuri Topbaş, Aklın cinneti Deizm, s. 185) “Bu dünyada adaletin tam gerçekleştiğini pek göremiyoruz.  Öyleyse mutlak adaletin ve hikmetin gerçekleşeceği bir yerin olması muhakkak.” (Prof. Cağfer Karadaş, Kafama takılanlar, s. 32) “Tanrı’nın insana akıl melekesini vermiş olmasını yeterli gören deistler, insanların aynı zamanda nefsi duygularla hareket edebilen bir varlık olduğu gerçeğini göz ardı etmiş ve insan aklını ilahi akla tercih etmişlerdir. Ayrıca Tanrı’ya ait olduğuna inandıkları söz konusu niteliklerin ne şekilde tezahür ettiği noktasında da kayda değer bir yaklaşımda bulunmaktan uzaktırlar. Bir kısım deistler ahiretin varlığı inancını doğal dinin merkezine koyarken, bir kısmının bu inancı inkar ettiği, diğer bir kısmının ise bu konuda agnostik bir tavır içinde olduğu görülmüştür.” (Emre Dorman, Tarihsel ve TeolojikAçıdan Deizm ve Eleştirisi, Uluslararası Din Karşıtı Çağdaş Akımlar ve Deizm Sempozyumu, s. 228) “Eğer ahiret yoksa ahlaki erdemlere uygun yaşamanın ne anlamı olabilir?” (Prof. Ramazan Altıntaş, Gençler inançtan soruyor, s. 160) “Ahiret inancının reddederek insan hayatında sadece dünya ile sınırlandırdığı için, insanın ufkunu da daraltır.” (Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Komisyon, Soru ve Cevaplarla Niçin İnanıyorum? s. 31) “Bizde sevdiklerimizde ölümün karanlık kapısından içeri gireceğiz. Buraya bizi kim getirdi? Ölümle beraber nereye gideceğiz? Her şey bu kadar mı? Dahası yok mu?” (Caner Taslaman, Neden Müslüman’ım? Deizme Cevap, s. 11) “İnsanın ölümsüzlük ve sonsuzluk arayışı eğitim öğretim yoluyla elde edilmiş bir duygu olmayıp, onun benliğinde yer etmiş bir duygudur.” (Soner Duman, Allah’ım sorularım var, s. 156) Aynı şekilde “Yaşam, mutluluk, adalet gibi kavramlar insanların daima ortak arzularını ifade eder, bunlar doğuştan gelen fıtriyi arzulardır. Yine gelecekle ilgili sonsuz yaşam arzusu, ahiret yaşamını işaret etmektedir. Ölüm korkusundan kurtulma arzusunu tatmin edecek tek obje ahiret hayatının varlığıdır.” (Caner Taslaman, Neden Müslüman’ım? Deizme Cevap, s. 210) “Ahiret olmasaydı, dünyaya gelişinde bir mantığı olmazdı.” (Osman Nuri Topbaş, Aklın cinneti Deizm, s. 54) “Ahiretin var olmadığı düşüncesi aynı zamanda insanın bu dünyadaki yaşantısının bir sınama olmadığının da iddia edilmesini gerektirecektir.” (Emre Dorman, Tarihsel ve TeolojikAçıdan Deizm ve Eleştirisi, Uluslararası Din Karşıtı Çağdaş Akımlar ve Deizm Sempozyumu, s. 230) “Ahiretin gerçekleşecek olması, Allah’ın adalet ve rahmet sıfatları sebebiyledir.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s 25) “İnsandaki adalet duygusu, ahirete inanmayı zorunlu kılar.” (TDV, Komisyon, Soru ve Cevaplarla Niçin İnanıyorum? s. 131) “Eğer ahiret olmazsa dünyada ortaya konulmuş iyilikler ve kötülükler arasında bir fark olmamış olur.” (Caner Taslaman, Neden Müslümanım? s. 426)  Zaten, “Allah’ın cezalandırması kendisi için değildir; zulme uğrayanlar içindir.” (Cüneyt Avcıkaya, Kolaycılığa kaçmanın adıdır deizm, s. 88) Çünkü “Bu dünyada bazen güçlüler, güçsüzlerin ellerinden haklarını almaktadır. Bu durumda adaletin sağlanamaması en büyük haksızlık olur.” (Hacı Ali Şentürk, Teolojik Sancı Deizm, s. 12) “Allah nankörü, bozguncuyu, hak yiyeni, zalimlik yapanı cezalandırır. Allah ilahi adalet gereği, suçluya hak ettiği cezayı kesecektir.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 285)

“Lord Herbert, Tanrının dualara cevap verdiğine inanır.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 245) ve ‘bu hayattan sonra bir ceza ve mükafat olacaktır.’ (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 202) derdi. Paine de, “Bir yaratıcıya inanıyorum. Ölüm sonrası, mutluluk olmasını umuyorum.” (Thomas Paine, Akıl çağı, s. 3)  demektedir. “Thomas Paine’in Tanrı’nın dilemesi halinde insanoğlu ile vahiy yoluyla iletişim kurma konusundaki gücünün kesinlikle kabul edilmesi gerektiğini, çünkü O’nun gücü açısından her şeyin mümkün olduğunu” görüşünü de (Emre Dorman, Tarihsel ve TeolojikAçıdan Deizm ve Eleştirisi, Uluslararası Din Karşıtı Çağdaş Akımlar ve Deizm Sempozyumu, s. 233-235) düşünecek olursak, deizmin önderleri olan bu düşünürlerin fikirleri için günümüz deistleri ne diyecektir acaba? Deistler mümkün olanı neden imkânsız ilan ediliyor veya Yaradan’ın o imkanı kullanmadığını deistler nereden biliyorlar? Ayrıca “Deistlerin bir kısmı da, aklın testinden geçerek onaylanan dine evet de demektedirler.” (Hasan Yaşar, Ömer Faruk Korkmaz, Yücel Karakoç, Modern Bir Akıl Sapması, Deizm, s. 28) “Bazı deistler fiillerimizin bir karşılığı ve yaptırımı olması gerektiğini savunurken, bazıları ise ahiret inancını reddetmektedirler.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler, s. 94) “Deizmde başlarda genel olarak ahiret inancı varsa da, şu anda ahiretin olmadığını öne sürmektedirler.” (Cüneyt Avcıkaya, Kolaycılığa kaçmanın adıdır deizm, s. 16) “İlk deistler dini tamamen reddetmemiştir.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 86) “Bazı deistler de tanrının evrene müdahalesini kabul eder.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 90) “Ahirete inanma ve hesap verme noktasında da deistlerin ortak bir yaklaşımı yoktur. İnsanın bu dünyada yapıp etmelerinin karşılığı olarak ödül ve cezanın olmasının insan özgürlüğüne bir engel teşkil ettiğini düşünen deistler olduğu gibi insan fiillerinin bir karşılığı olması gerektiğini savunan deistler de vardır.” (Mustafa Bozkurt, Mehmet Kuyucu, Tanrı-İnsan İlişkisi Bağlamında Deizm’in Temel İddialarının Eleştirisi, Mesned İlahiyat Araştırmaları Dergisi, Cilt 11, Güz, 2020, s. 466) “Tek tip deizm ve tek tip deist yoktur. Tek bir deizm tanımı hiçbir zaman olmadı.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 244) “Tek tip bir deizmden bahsedebilmek de mümkün görünmemektedir. Tanrının evren ile ilgilendiğine inanmakla birlikte ahlaki alanla tanrının ilgilenmediğine inananlar da bulunmaktadır. Bazı deistler ise dini hakikatleri kabul etmekle birlikte, bunların aklın süzgecinden geçirilmesi gerektiği kanaatindedirler.” (TDV, Komisyon, Soru ve Cevaplarla Niçin İnanıyorum? s. 30) “Deizm, üzerinde tüm deistlerin ortak bir düşüncede birleştikleri bir tutarlılığa ve iç bütünlüğe sahip değildir.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 69) “Günümüzde deistlerinden Chuck  Clendenen de ‘iki deist aynı düşünmez, çoğu modern deist de ilk deistlerin inandıklarına inanmaz.’ der.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 206-207) “Günümüz deizmi 17. ve 18. asır deizminden farklıdır.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 244) “Klasik deistler ile modern deistler arasındaki en belirgin farklılıklardan biri, ilk deistlerin deizmi bir doğal din kabul etmeleri, modern deistlerin ise deizmin bir din olduğunu reddetmeleridir. Modern deizm, kapitalizmin neo-liberal ikliminde din hasımlığının sembol akımlarından biridir.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 245) “Aydınlanma döneminde deistler, Hıristiyanlığı bir doğal dine indirgeme eğiliminde olmakla birlikte bazıları Hıristiyanlığa düşmanken, bazıları değildir. Bazı deistler ruhun ölümsüzlüğüne inanırken bazıları inanmamaktaydı. Yine Toland gibi bazı deistler doğayla tanrıyı özdeşleştirme eğilimine giderken Cherbury gibi bazı deistler ise, doğadan bağımsız bir Tanrı anlayışını benimsemekteydiler.” (Vahdettin Başçı, Deizm Kavramı ve Ortaya Çıkardığı Problemler, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Mart 2018 22(1), s. 35) Kısaca “Deizm mensupları, kendi içerisinde çelişen birçok inanç şekillerine girmişlerdir.” (Cüneyt Avcıkaya, Kolaycılığa kaçmanın adıdır deizm, s. 105)

Kendi aralarında bir tek deizm felsefesi üzerinde birleşemeyenlerin, inançtan ahlaka, ibadetten hukuka birçok konuya sadece akılla çözüm sunabileceklerini ileri sürmeleri tutarlı, rasyonel ve realist bir görüş değildir.

“İnsanların anlaşarak bir şeye inanmaya dair aldıkları bir karar yoktur.” (Ömer Faruk Korkmaz, Sorun kalmasın, s. 17) Dolayısı ile tüm toplumlarda var olan“Din olmasaydı insanoğlu ibadet etme yolunu aramazdı, aslında toplumu ayakta tutan da dinin ta kendisidir.” (Ömer Faruk Korkmaz, Sorun kalmasın, s. 54) 

İnsanın “Akıl seviyesi, salt bu dünyada yaşamayı sağlamaya yetecek bir akıl seviyesinin çok üzerindedir. Bu müthiş potansiyel, aklımızın bize salt bu dünyada yaşamamızı sürdürebilmek için verilmediğini göstermektedir. İnanılmaya layık din, aklı aşan cevapları da ihtiva etmelidir.” (Caner Taslaman, Neden Müslümanım?  s. 238)  “İnsan, uygarlık kuran, felsefe yapan, ölülerine ağıt yakan, öldükten sonrasına merak eden ve ebediyen yaşama arzusunu iliklerine kadar hisseden bilinçli bir varlıktır.” (Modern Çağın İnanç Sorunları, Komisyon, DİB, Profesör Metin Özdemir, s. 25) “Allah dileseydi elbette bize irade vermeyebilirdi, böylece iyi ve kötü kavramlarının bir önemi kalmazdı. İradesi olan bir varlık olarak olmamızın en iyi açıklaması buranın bir imtihan dünyası olmasıdır.” (Caner Taslaman, Neden Müslümanım? s. 426)

“Putperestler dinsiz değil, yanlış dinli insanlardır.” (Ahmet Bayraktar, Ateizmus 1, s. 21) “Putların illaki taştan olması gerekmiyor. Bugün insana zarar veren, tabiatı tahrip edenlerin parayı, mevkii, gücü, silahı vb. şeyleri putlaştırdıkları malumdur. Seküler çağda putun anlam ve kapsamı genişlemiş, çeşidi olağanüstü artmıştır. İnsan haddini aşmış ‘Tanrı öldü’ çığlıklarıyla yeryüzünde ilahlığa soyunmuştur. İnsana ait ideolojilerin tamamı bencildir, güçlüden yanadır, eşitlik, adalet, özgürlük nakaratları keyfidir, kaypaktır.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 21)

“Modern dönemde sekülerleşme, bilimcilik, insan merkezcilik, dünyevileşme, naturalizm gibi anlayışların artması ile birlikte din hakkında ‘felsefe yapma’ ihtiyacı daha yaygın hale gelmiştir.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler,  s. 11) Deistler yayımladıkları (deizmdernegi.org/deizm-dernegi-deklarasyonu) bildirgede, “Deizm Felsefe ile Savlarımız’ başlığı altında 5. madde olarak ‘Kamusal alanda, fundamentalist üniforma haline getirilen giyim tarzları kabul edilemez.’ derken, 8. Madde de ise ‘Tanrının bahşettiği cinsel yönelim, insanoğlunun en tabii hakkı ve arzusudur. Savaşa hevesli ama aşktan korkan bir otorite istemiyoruz. Devlet otoritesinin dinsel doğmalarla, kişinin kendi nefsine münhasır tanrı vergisi cinsel yönelimlerini, istek ve arzularını baskılaması veya yasaklaması kabul edilemez.’ demekte ve böylece “Özgürlük talebinde bulunan bildiri sahiplerinin farklı yaşam tarzlarına hoşgörülü olmamak şeklindeki tavırları, dogmalaştırdığı motto ve savları etrafında bağnaz bir yapıya dönüşme ihtimalinde barındırmaktadır. Ayrıca, ‘Kutsalımız yoktur’ (17. madde) derken, laik, seküler, deizm, deist ve benzeri kavramların gerçekte yerli deistlerin kutsal ve dokunulmazları olduğu dikkatlerden kaçmamaktadır.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 38)

“Deizmde, ‘aklın sınırları dışına taşamayan’ ve ‘doğa kanunları ile uyumlu hareket etmek zorunda’ olan bir tanrıdan söz edilmektedir.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 284) “Deizmin, aklı ve tabiat kanunlarını kutsama hatasına düştüğü görülmektedir.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler, s. 92) Görüldüğü gibi, yaratıcıyı kabul eden “Deizmin, bire karşı onlarca eğrisi bulunmaktadır.” (N. K. Okumuş, Sağlam kulpa Tutunamayanlar, Ahlak, eşcinsellik ve deizm üzerine, s. 202) Deistler “Allah’ı gereği gibi takdir edip tanımadılar. Nitekim “Allah hiçbir insana hiçbir şey indirmedi” dediler.” (Enam, 91) “Allah’la peygamberleri arasını ayırmak isteyen, işte onlar gerçekten kâfir olanlardır.” (Nisa, 150-151)

Gençleri şüphe sevk eden nedenler ve çözüm yolları

“Dünyevileşme,  Doğaüstü vahye karşı olma, Din bilim ilişkisindeki problemler, Din dilinin ikna edici olma noktasında etkisiz kalması, Akıl faktörünün dikkate alınmaması, Özgürlükten yoksun olma endişesi, İletişim araçlarının etkisi, Hurafelerin insanların din algısına olumsuz etkisi. (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler, s. 59-72); “dindarların yaşam tarzlarının sebep oldukları hayal kırıklıkları, hikmetleri anlatmadan dini emirleri yapmaya zorlama, sözde din bilim çatışması.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 30) gibi konular deizme neden olabilmektedir. “Gençlerin deizme yönelmelerinin üç sebebi vardır. Birinci sebep İslam dininin bilimle çatıştığı, ikinci sebep şiddeti ve yasakları öne çıkaran yasa dışı örgütler, son sebep de dünyevileşme arzusunun giderek yaygınlaşmasıdır.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 285) “Din diye toplumda hurafelerin yaygınlaşması.” Emin Arık, Deizm ve ateizm çıkmazı, s. 311) deizme neden olmaktadır. “Deist gençlerin tamamına yakını, geleneksel din anlayışına ve bu anlayışın İnsan aklı ve yaratılışına uyumlu olmayan iddialarına tepki olarak deist olmuşlardır.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler,  s. 57) “Yanlış din algısı ile birlikte bunu kurumsallaştıran din adamlarının tutumu deizmi beslemektedir.” (N. K. Okumuş, Sağlam kulpa Tutunamayanlar, Ahlak, eşcinsellik ve deizm üzerine, s. 215) Ayrıca “Dini emirlerin, hikmetlerinin açıklanmadan dikte edilmesi, Dinin sadece şekil ve ibadetler ibaretmiş gibi anlatımı, ahlak ve sosyal yönünün ihmal edilmesi, Yanlış dini bilgilerin gerçek sanılması, Kur’an’ın söyledikleri ile Müslümanların yapıp ettiklerinin arasındaki farklılık, tutarsızlık, ikiyüzlülükler, Bilgi kirliliği de deizme neden olmaktadır.” (Emin Arık, Deizm ve ateizm çıkmazı, s. 311-315) “Emir almaktan hoşlanmayan reaksiyonist tipler.” (N. K. Okumuş, Sağlam kulpa Tutunamayanlar, Ahlak, eşcinsellik ve deizm üzerine, s. 221) ve “dinin ibadet mecburiyeti, emir-yasak ve yaptırım boyutundan hoşlanmayanlarda.” (N. K. Okumuş, Sağlam kulpa Tutunamayanlar, Ahlak, eşcinsellik ve deizm üzerine, s. 220) deizme kayabilmektedir. “İbadetler konusunda üşengeçlik gösteren ve modern çağda görülen yeni sorunlarda (ferdiyetçilik, menfaatçilik, haz-hız çağı) insanların deizme kaymasına neden olmaktadır.” (N. K. Okumuş, Sağlam kulpa Tutunamayanlar, Ahlak, eşcinsellik ve deizm üzerine, s. 236) “Deizm aslında ibadetsiz bir din arzusudur. Dünya tarihinde ibadet yönü bulunmayan hiçbir din yoktur. Ortaya atılan ‘doğal din’ fikri bu yüzden tutmamış.” (Prof. Cağfer Karadaş, Kafama takılanlar, s. 101, 102) Kural, sınır istemeyen bazı gençler kurallara karşı çıkmaktadır. Halbuki “Kuralsız bir hayat ve toplum olmaz. Kaldıralım yollardaki sınırları ve kuralları görelim trafikte neler oluyor? Din kuralları ile insanın doğallığını ve doğasını korumayı amaçlamaktadır.” (Prof. Cağfer Karadaş, Kafama takılanlar, s. 25, 26) Ayrıca Kişisel meseleler; Gençlerin sorduğu sorulara cevap bulamaması: Zihni arayış; Çevrede örnek şahsiyetlerin olmaması: Samimiyetsizliğimiz” gibi nedenlerle de deizm yayılma fırsatı bulmaktadır.

“Özgürlük alanını kısıtlayacak otoriter bir dil kullanımı sorunların sağlıklı bir şekilde aşılmasına engel olmakta, insanların dinden uzaklaşmasına neden olmaktadır.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 57) “Hala yüzyıllar öncesinin geçersiz argümanları kullanarak arkeolojik bir din dili kullanılıyor.” (N. K. Okumuş, Sağlam kulpa Tutunamayanlar, Ahlak, eşcinsellik ve deizm üzerine, s. 225) “Din dilinin ikna edici olma noktasında etkisiz kaldığı bir gerçektir. Gençlere daha uygun bir üslup ile yaklaşılması zorunludur. Deistler özgürlükten yoksun olma endişesi de taşımaktadırlar. Halbuki İslam insana zararlı olan şeyleri yasaklamıştır. İnsanların helal dairesi içinde de özgürce ve mutlu yaşayabileceği kendilerine anlatılmalıdır. İletişim araçlarının etkisi de deizmin yayılmasında etkendir. Özellikle internette deist iddialara cevaplara daha fazla önem verilmelidir. Hurafelerin insanların din algısına olumsuz etkisi de göz ardı edilemez. İslam’ın akla verdiği değer ve sınır tam anlatılmalı ve hurafelerle mücadelede güncel yaklaşımlar ihmal edilmemelidir! “Aklı başında hiç kimse, bir yakınını ameliyat etmek için internet bilgilerine başvurarak operasyona kalkışmaz. Ekonomi, siyaset, spor gibi alanlarda medyada görülen bilgi kirliliği özel olarak inanç sahasına kaydığında, tam bir körleşmeye yol açmaktadır.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 38) “Modem çağın inanç problemlerine ihtiyaca uygun modem çözümler üretmek ve bunun için gerekli olan araçları en güzel şekilde değerlendirmek gerekir.” (Emre Dorman, Tarihsel ve Teolojik Açıdan Deizm ve Eleştirisi, Uluslararası Din Karşıtı Çağdaş Akımlar ve Deizm Sempozyumu, s. 239) Osman Yüksel Serdengeçti: “Artık İslamiyet için mücadelelerde eski tarzı bırakmamız gerekiyor. Biraz geniş, biraz müsamahalı, biraz daha anlayışlı olalım.” (Thomas Carlyle, Peygamber Kahraman Muhammed, s. 8) “Dini anlatan kişiler arasında yaşanan tartışmalar ve sunulan dini bilgilerdeki tutarsızlıklar gençlerde din düşüncesinin saygınlığına zarar vermektedir.” (Merve Harmankaya, Geçmişten Günümüze Deizm ve Deizm Üzerine Sosyolojik Bir Araştırma, Yüksek Lisans Tezi, Konya, 2020, s. 31) “Kendini dindar olarak tanımlayan bazı kesimin, söylemleri ile pratik arasındaki uyumsuzluk dine uzak durmanın en önemli sebeplerinden birisi olarak görülmektedir.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 45) “Dini değerlerin doğru bir şekilde temsil edilmemesi, güzel örneklerin yerine sadece söylemlerin alması dinin inandırıcılığını aşındırmaktadır.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 276) “Dinin özü yüzeysellik ve şekilcilik ile örtüldüğünde, ahlak ile dinin birbirinin terk etmesi kaçınılmazdır.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 256) “Dinin ahlakına, evine, siyasetine ve ticaretine etki etmediği insanların sürekli dini referans aldıklarını iddia etmeleri, insanları dinden soğutmaktan başka bir işe yaramaz.” (Abdulaziz Kıranşal, Milli Gazete, 02.09.2021) “Dini kötü temsil eden insanların eylemlerinden dolayı bazı kişilerin de deizme yöneldikleri bilinmektedir.” (Emin Arık, Deizm ve ateizm çıkmazı, s. 20) Halbuki “Endonezya, Malezya, Filipinler Müslüman tüccarlardan etkilenerek İslam’ı kabul etmişti. Demek ki günümüz Müslümanlarının yaşantısı yeterince kaliteli olmadığından, etkileme düzeyi de son derece düşüktür. Kalitesiz dindarlık da, dindarlaşmanın önünü tıkıyor.” (Prof. Cağfer Karadaş, Kafama takılanlar, s. 96) “Küresel ölçekte emperyalist güçlerin kontrol altına girmiş bazı militan örgütlerin güya İslam adına bir takım terör faaliyetlerine girişmesi insanları dinden uzaklaştıran ciddi bir faktördür.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 56) “Yaygınlık kazanan şey deizm ya da ateizm değil, dünyevileşme eğilimi ve ayak uydurmakta güçlük çekilen hızlı kültürel değişimlerdir. Allah-din-kitap söylemlerini hep ön planda tutanların uygulamadaki çirkinlikleri ile baskı ve dini yükleme operasyonları dinden uzaklaşma eğilimini hızlandırmaktadır.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 10) “Kuşaklar arası çatışma, bir anlamda gençliğin toplumla bütünleşememesi, yabancılaşması ve uzaklaşmasıdır.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 54) “Deizmin asıl nedenleri, bireyselciliğin yükselmesi, tüketim hastalığının hayatı sarması, hızlı zihinsel savrulmalar ve ‘bilimciliğin’ sahte bir dine dönüşmesi sayılabilir.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 36) “Günümüzde çocuğa, gerçek bir temele dayanmayan özgüven telkini yapılmaktadır. Danışmaya değer herhangi bir otorite tanımadıkları için, uçlara kaymalar söz konusu olmaktadır.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 41) “Babanın vakarını sıfıra indiren, çocuğu sürekli şımartmayı ”sevdirerek öğretmek” olarak takdim eden yeni terbiye usulü, sokaklarda dolaşan gençlerin içler acısı halini hazırlayan sebeplerin başında gelmektedir.” (Hasan Yaşar, Ömer Faruk Korkmaz, Yücel Karakoç, Modern Bir Akıl Sapması, Deizm, s. 168)

“Peygamberimiz Hz. Muhammed bugün gelse, hukuksuzlukları, güçlü olanın haklı sayıldığını, mazlum ve çaresizlerin horlandığını, herkesin kendinden olanı kayırdığını, birlik olma, hoşgörü ve sevginin yerini, ötekileştirmenin, öfkenin ve kinin aldığını görecekti. Peygamberimiz Hz. Muhammed bugün gelse, kardeşlikten, sevgiden, saygıdan, erdemden, adaletten, hoşgörü ve anlayışta, bir arada yaşama kültüründen, ilimden, akıl ve düşünceden ve yalnız Allah’a kul olma ve bu sorumluluğun bilinci ile hareket etmekten eser kalmadığını, akıl dışılık, cahillik, şiddet, savaş, kargaşa ve zorbalığın dinin yerini aldığını, kendisini örnek aldığını iddia edenlerin kendisini hiç anlamadığım görecek, “Ben size böyle bir din tebliğ etmedim” diyecek ve muhtemelen hesap günü ahiretteki şikayetini burada da ifade edecekti.” (Emre Dorman, Tarihsel ve TeolojikAçıdan Deizm ve Eleştirisi, Uluslararası Din Karşıtı Çağdaş Akımlar ve Deizm Sempozyumu, s. 238-239) “Rabbim şüphesiz toplumum bu Kuran’ı terk edilmiş/dışlanmış bir kitap haline getirdiler.” (Furkan, 30) “Dinin “kötü temsil edilmesi” insanlarda deizm görüntüsü altında bir tür nihilizme yol açmaktadır. Sorun vahyin algılanış şeklindedir.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 16) Dinin asıl maksadı insanlığa adaleti, merhameti, vicdanı, paylaşımı, kardeşliği getirmek ve hayatı anlamlı kılmaktır. (Selçuk Kütük, Deizm, s. 17)  “Allah vicdan ile hayatlarımıza müdahale etmeye devam etmektedir.” (Hacı Ali Şentürk, Teolojik Sancı Deizm, s. 190)

“Para, aşk, arkadaşlık, dostluk, özgürlük, demokrasi gibi şeyler her zaman suiistimal edilme tehlikesi ile karşı karşıya kaldı ancak, buradan hareketle kimse bunların terk edilmesi gerektiği sonucuna varmamaktadır.”  (Selçuk Kütük, Deizm, s. 57) “İslam’a karşı tavrımızı, Müslümanların uygulamaları değil fakat İslam’ın ne olduğu belirlemelidir.” (Caner Taslaman, Neden Müslüman’ım? Deizme Cevap, s. 308) “Din, günümüz Müslümanlarından değil de vahiyden öğrenildiği takdirde Müslümanların olumsuz tutum ve davranışları da dinden uzaklaşmaya sebebiyet vermeyecektir.” (Merve Harmankaya, Geçmişten Günümüze Deizm ve Deizm Üzerine Sosyolojik Bir Araştırma, Yüksek Lisans Tezi, Konya, 2020, s. 59)

“İslam’da din ve ilim çatışmasının olmadığı, gençlerimize iyi bir şekilde anlatılmalıdır. Akıllar kiraya verilmemeli, gençlere değer verilmeli, her biri adam yerine konulmalıdır. İnsanı inançsızlığa götüren ateizmin kendi gücü değil, din adına sergilenen yanlışlar, bilgisizlikler, tutarsızlıklar ikiyüzlülüklerdir.” (Emin Arık, Deizm ve ateizm çıkmazı, s. 315) “İslam’ın bilim ile çatıştığını, insana özgürlük tanınmadığı iddiası vardır. Halbuki İslam dünyasının bilim ve teknolojideki geriliği, Müslümanların bir eksikliğidir. Bu durum telafi edilmez bir durum değildir.” (Modern çağın inanç sorunları, Diyanet Yayınları, Heyet, s. 55) Din, insanları bilimde geri bırakmaz, biz eskiden de Müslüman’dık ve bilimde ileriydik. Din geri bırakmıyor, insanların çalışmaması geri bırakıyor. (Ekrem Sevil, Allah’a Meydan Okumanın Yeni Adı Deizm, s. 23) “Sosyal medyada İslâm dünyasındaki geri kalmışlık ve problemlerden dolayı deist olduğunu iddia edenlerin bu iddiası geçerli değildir. Bütün sıkıntı ve yanlışlık İslâm’ın evrensel ilkelerinden uzaklaşarak dinin yanlış anlaşılıp yanlış yorumlanmasında yatmaktadır. Dinin yanlış öğretilmesi marjinal grupları ortaya çıkarır.” (Vahdettin Başçı, Deizm Kavramı ve Ortaya Çıkardığı Problemler, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Mart 2018 22(1), s. 37) “Din istismarı da, inkarcılığa yol açabilmektedir. Mistik çevreleri hariç tutarsak, İslam’da dünya ahiret dengesi kurulabilmiştir.” (Modern çağın inanç sorunları, Diyanet Yayınları, Heyet, s. 57-58) “Türkiye’deki ateistlerin önemli bir kısmı ‘Hanif’tir yani, din adına sunulan çelişkileri görüp, onlarla yaşamaktansa kendi ilkeleri ile yaşamayı çaba edilen hakikat arayıcısıdırlar. Onlar Allah’ı, piyasada hoca namıyla dolaşan insanların anlattığı gibi zannediyorlar. İslam adına piyasayı baskılayan zevat olduğu gibi, ateizm namına piyasada dolaşan, her şeyi eleştiren piyasa ateistleri de ortalıkta fink atmaktadır.” (Ahmet Bayraktar, Ateizmus 1, s. 13) “Bazı insanlar din adamı izlenimi veren kişilerin cahilliklerinden kaynaklanan bir travma yaşaması neticesinde bu düşüncelere kapılıyorlar.” (Cüneyt Avcıkaya, Kolaycılığa kaçmanın adıdır deizm, s. 11) “İslam’daki deizm problemi dinin kendisinden değil, ağırlıklı olarak din adına uydurulan kabullerden ve bazı Müslümanların uygulamalarından kaynaklanmaktadır.” (Emre Dorman, Tarihsel ve TeolojikAçıdan Deizm ve Eleştirisi, Uluslararası Din Karşıtı Çağdaş Akımlar ve Deizm Sempozyumu, s. 233-235) “Nasıl ki bilim adamlarının tarih boyunca ileri sürdükleri bazı teorilerin yanlışlığından hareketle bilimsel düşünceyi terk etmek gibi bir sonuca varılmıyorsa, aynı şekilde din alanında benzer sebeplerle yapılan hatalar bahane edilerek dinin gereksizliği gibi bir sonuca ulaşılamaz.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 112) “Genç nesli deist bir tutum benimsemeye götüren süreç, dinden değil dini ve dini değerleri temsil iddiasında olan kişilerin şahsi yanlışlarına verilen tepkiden kaynaklıdır.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler, s. 122) Ama şu da bir gerçek ki, “Geneli yansıtmayan bazı olumsuz tekil örneklerin gençler için kaçışa bir mazeret teşkil ettiği görülmektedir.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 297) “Gençler, çevrelerinde şahit oldukları ahlaki zaaf ve tutarsızlıkları kendi durumlarını meşru kılan bir gerekçe olarak kullanırken, din istismarına ise öfke ve nefret duymaktadırlar.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 301)

“Gerçek din bağı zayıfladıkça, geleneğin bütün anlatıları çoğu zaman kutsanmış, din zannedilmiştir.” (Aliye Çınar, Deizm ve ateizm üzerine, s. 12) “Geleneğin din diye algılandığı her ortamda, geleneği eleştirenler aynı zamanda dinleri de eleştirmiş olmaktadırlar.” (N. K. Okumuş, Sağlam kulpa Tutunamayanlar, Ahlak, eşcinsellik ve deizm üzerine, s. 224) “Deist düşünce ile mücadele etmenin en iyi yolu Kur’an düşüncesini ve nübüvvetin gerekliliğini doğru bir şekilde anlamak ve yaygınlaştırmaktan geçer. Bu yapıldığı takdirde sonradan İslam dinine sokulan, bidat, hurafe ve isrâiliyâttan kurtulmuş olunduğu gibi, doğru bir dinin yaşanılması da sağlanmış olur.”  (Dr. Öğr. Üyesi Yasin Ulutaş, Deizme Götüren Sebepler, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi / Cilt: 23, Sayı: 2, Haziran 2021,  s. 511) “Bu dinin elçisine, mürşid değil, örnek şahsiyet ve tebliğci konumu verilmiştir.” (N. K. Okumuş, Sağlam kulpa Tutunamayanlar, Ahlak, eşcinsellik ve deizm üzerine, s. 228)

“Eskinin söylemleri ile bu çağın insanına ulaşabilmenin imkanı bulunmamaktadır.” (N. K. Okumuş, Sağlam kulpa Tutunamayanlar, Ahlak, eşcinsellik ve deizm üzerine, s. 203) “Her daim mucizelerin öncelenip Allah’ın, insan ve tabiata yerleştirmiş olduğu yasaların yani sünnetullahın, gözardı edilmesi. Mevcut din dilinin arkaik değerler taşıması: İletişim araçlarını kullanan ve şu an insanına din sunumunu yapan bazı kişiler, değindikleri konular, verdikleri örnekler ve anlatım biçimleri ile bu çağın insanlığına değil, yüzyıllar öncesinin insanına hitap eder gibidir.” (N. K. Okumuş, Sağlam kulpa Tutunamayanlar, Ahlak, eşcinsellik ve deizm üzerine, s. 221) “Batıda sorun bizzat dindeyken, bizde dini anlayıştadır. Gençlerimizin ilgi ve alakalarını çekebilecek bir din dili kullanılmalıdır. Din eğitimi ile uğraşan herkesin çok güçlü bir empati duygusuna sahip olması gerekir. Modern çağın inanç problemlerine ihtiyaca uygun modern çözümler üretilmelidir. İslam inancının temel ilkelerini içselleştirmemiz ve en güzel şekilde hayatımıza yansıtarak etrafımıza örnek olmamız hayati öneme sahiptir. Gençlerimizin Nurettin Topçu, Erol Güngör, Sezai Karakoç gibi hem felsefî ve metafizik alanda derinleşmiş hem de dini, milli, ahlaki ve manevi değerleri içselleştirmiş olan düşünürlerden haberdar olmaları sağlanmalıdır.” (Dr. Erol Çetin, İnancın İman Hayatına Yansıması Bağlamında, Deizm Eleştirisi, s. 65-72; Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler, s. 115, 117)  “Gençlere aklen, kalben ve ruhen tatmin olabilecekleri bir din eğitiminin sunulması gereklidir.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler, s. 113, 121) “Din adamı, herkesten ziyade merhametli olmalıdır.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler, s. 115)  “Müslüman toplumların etrafına sevgi ve saygı yansıtan bir dindarlık modelini geliştirmesi gerekmektedir.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler, s. 124)

“Din, insanın hayatına hem bu dünya hem de görünmeyen öte dünya bakımından düzenleyen bir sistemin adıdır.” (Prof. Cağfer Karadaş, Kafama takılanlar, s. 42) “Dinin en belirgin özelliklerinden birisi, insanın hayatı ve varoluşsal sorularına cevap verme amacında olmasıdır. İnsan hem kökenine ve varlık içindeki yerine dair bir açıklama arar, hem de geleceği ve ölümden sonrası hakkında kendini güvende hissetmek ister. Yüksek değerler, insanın varoluş sebebi, amacı, anlamı ve gayesine bir cevap verir. Sonsuz yaşam inancı sayesinde ölümün yol açtığı yokluk şoku gibi sorunlar bertaraf edilir.  Ahlaki ve manevi gelişimine imkan sağlamaktadır. Yaşadığımız çağda ahlak merkezli Müslümanlığa ciddi anlamda ihtiyaç duyulduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler, s. 119-120) “İnsanın aklının yanı sıra, inanç dünyasının, gönlünün, duygularının, hislerinin, kaygı ve endişelerinin de tatmin olması gerekir. Herkes için geçerli olabilecek bir değer, insan aklı tarafından inşa edilememektedir. Bu merci ise, ilahi vahiy ve peygamberdir.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler, s. 122)  “Sade bir dil kullanmak, müjdeyi esas alan bir eğitim vermekte, gençleri yetiştirmenin temel ilkeleri olmalıdır.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 58)

“İslam’ın en büyük delili, 7. yüzyıldaki bir insanın yazmasını mümkün olmadığı Kur’an-ı Kerim’dir. (Caner Taslaman, Neden Müslümanım? s. 431) Bu konularda özellikle ‘Kur’an ve bilim’ ve ‘İslam ve Rönesans’ adlı yazıları tavsiye ederiz.

“Deizmin temelinde aklı merkeze koyma ve her şeyin bilimsel bilginin açıklayabileceği şeklinde inanca dönüşmüş bazı varsayımlar yatmaktadır. Deizm ruhsuz post modern kültürden beslendiği ortadadır. Film ve müzik endüstrileri ile medya sektörü, dünyaya nihilist ve deist bir kültürü aşılamak için gereken her şeyi yapmaktadır. Özgürlük adı altında sorumluluğu yok eden bir bireyselciliğe yönlendirme, medya yoluyla haz kültürünün yayılması, toplumda yerleşmiş değerleri tanımamayı entellektüellik gibi gösterme türünden faaliyetler, doğru ile yanlışın karıştığı bir ortamın doğmasına yol açmaktadır.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 277) “Küresel medya kâr ve çıkar amaçlı bir güç olmanın ötesinde, güçlü bir tahakküm ve algı aracı olarak da işlev görmektedir.” (Prof. Adnan Bülent Baloğlu, Son hurafe Deizm, s. 293) “Tanrının tabiat kanunlarının yaratıp uygulamaya koyması fakat ölüm, hayat, sosyal ve ahlaki değerler hakkında herhangi bir şey söylememesi akla uygun değildir.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 278) “Hangi ahlaki normların evrensel olduğu konusunda dahi bir fikir birliği yoktur. Din ve vahiy olmadan, İnsanın neden ahlaklı olması gerektiğinin, ahlaklı davranmamasının sonucunda ne gibi yaptırımların olacağının salt rasyonel çıkarımlar ile izah edilmesi pek mümkün görünmemektedir.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler, s. 91) “Deistler insanları tek tanrının var olduğuna nasıl ikna edeceklerdir? Tanrının insanları yarattığını ve sonra hiçbir şey söylemeden onları yokluğa gönderdiğini ileri sürmek, tanrının absürt işler yaptığına işaret eder ve bu kabul edilebilir bir argüman değildir. Ölümden sonra bir hayat yoksa iyiliklerin bir anlam olmadığı gibi bütün kötülükler ve haksızlıklar da yapanın yanına kar kalacak demektir.” (Selçuk Kütük, Deizm, s. 281) 

“İnsanın amaçsız ve anlamsız bir yaşam sürmesi pek mümkün görünmemektedir.” (Erol Çetin, Deizm Eleştirisi ve Yapılması Gerekenler,  s. 11)  “Allah’ın mülkünde yaşayıp O’nun verdiği nimetler ve yetenekler sayesinde bu aşamaya geldiğinin şuurunda olup, insanın kul olduğunu bilincinde yaşaması gerekir.” (Hacı Ali Şentürk, Teolojik Sancı Deizm, s. 75) 

Deizmin kaybettiği nokta, aklın konumu ve işlevidir. Bize düşen, sahih dindarlığın önceleyip, aklın konumunu sınırlarını doğru olarak çizmektir! Akıl ve kalp, madde ve mana, beden ve ruh dengesi insanları sonsuz mutluluğa götürür. Bunun da yolu bu denge yolunu Kur’an ve sahih hadislerden öğrenip içselleştirerek hayatımıza tatbik ederek, çevremize örnek olmaktan geçmektedir.

 

Deizm Yanılgısı Konusuna Ait Etiketler

Bu Konuyu Sosyal Medyada Paylaş

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz


Yukarı Çık