İslam’a İtirazlar ve Kur’an-ı Kerim’den Cevaplar

944 kez görüntülendi

İslam’a İtirazlar ve Kur’an-ı Kerim’den Cevaplar

Resulullah devrinde yapılan itirazlar gözden geçilince ta asrımıza kadar yapılan itirazların da hemen o devirde yapılanlardan farksız olduğu anlaşılmaktadır. (s. 8 ) Goldziher; “üstünlük ölçüsü Allah korkusu olmuş, kabile itibarları ortadan kalkmıştır.” (al-Akaide va’ş-Şeria fi’l- İslam, s. 12) Kul kalmak istedi, kulluğu krallığa tercih etti. (s. 17) “Beni övmeyin.” (İbni Hişam, 2/658; aş-Şifa, s.101) “Ben kral değilim.” (İbni Sa’d, al- Tabakat al-Kübra, I/5) “Benim için ayağa kalkmayın.” (Iyad ibni Musa, Şifa, s. 101) “Resul (s.av) hiçbir zaman puta ibadet etmemiştir.” (s. 87 ) Goldziher, Caetani vb. şu fikirdedirler; Muhammed kavminin düştüğü bataklıkları gördükçe bunları kurtarmayı hayal etmiş, peygamber olduğuna inanmış, tasarladığı düşünceleri ebedi bir üslupla ifade ederek vahiy diye etrafına duyurmuştur. Bu iddialarıyla 1400 sene önceki Ebu Cehil gibi cahil müşriklerin fikrini tekrar etmiş oluyorlar. (s. 126) Goldziher, “Peygamberliğinin başlangıcında düşünceleri, başkalarına ait darb-ı meseller şeklinde harice aksediyordu.(al-Akaide va’ş-Şeria fi’l- İslam, s.8) “Esatirul-awwalin”, Eskilerin masalları diyor Goldziher, tıpkı Mekke’li müşrikler gibi! (s. 127 ) “Müşriklerden yüz çevir seni alaycılardan koruyacağız yakında bilecekler.” (Hicr 94-95)

“Güneşi getirip sağ elime koysanız bu davadan vazgeçmem.”(İbni Hişam, Siratün- Nebi, I/418; Taberi, Tarihül-Umumi vel- Mulük, II/66, Taberi, Camiül Beyan, XXIII/71-72; Kadi Beydavi, E. Tenzil, II/339) Allah’ın elçisi, “yarın cevap veririm.” dedi, vahiy bir rivayete göre 15 gün bir rivayete göre 40 gün gecikti.”Hiçbir şey için, ‘ben bunu yarın yapacağım’ deme. Ancak, ‘Allah dilerse yapacağım’ de.” (Kehf, 23 ) Übey Bin Halef, çürük bir kemiği ufalayarak: Böyle çürüdükten sonra bunu kim tekrar diriltecek? diye sorar. ” Deki, onları ilk defa yaratan diriltir”. Yasin, 77-83); Taberi Camiul-Beyan, XXIII/318; İbni Hişam, I/362)

Araplar belağet konusunda çok ileri gitmişlerdi. Panayırlarda, şairler şiir yarışması yaparlardı. (s.163 ) Kureyş; “Muhammed’e gelenin çoğunu, o Hıristiyan Cebir öğretiyor.” dediler. Bugün de müsteşrikler rahip Bahira’dan öğrendiğini ileri sürmektedirler. Öyle bir öğretici olsaydı, “bunu ben öğretiyorum” diye ifşa etmez miydi? Çünkü Kur’an’a karşı koymak için o kadar sebep vardı ki, herkes Kur’an’a karşı koyup nazire yapanı başüstüne gezdiriyordu. (s.173 )

Müşteşrik Duhl; “Peygamberin Tevrat, Zebur ve İncil’in gerçek manada içeriği hakkında bir bilgisi olmadığını ve adı geçen kitapları okumamış bulunduğunu, İncil’i hiçbir zaman bilmediğini” söylüyor. Peygamberimiz okumak bilmez, yabancı lisan bilmez idi, kaldı ki o sırada ne Ahd-i Atîk ( Tevrat) ne de Ahd-i Cedîd ( İncil) Arapçaya çevrilmemişti, bunların Arapçaya tercümesi miladi 10. asırdan sonra olmuştur. (s.175)

Müsteşrik W. Montgomery Watt,”Şurası inkar edilemez bir gerçektir ki ne Muhammed’in çağdaşları ve ne de sonraki yazarlar Arapçada Kuran’la edebilecek bir söz söylemeye muvaffak muvaffak olamamışlardır. “(W. Montgomery Watt, Islamic Surweys, I/109)

İlim öğrenmek her Müslüman farzdır olmuş. (İbni Mâce, Mukaddime, 17; Feyfü’l Kadir,IV/267) Ebu’d Derda, “İlme gidişi cihad saymayan kişinin aklında ve re’yinde eksiklik vardır.” der.( ihya, 7/19)

A.J. Arberry; “Kur’an’ı anlayabilmek için iyi Arapça bilmek yanında, onu bir Müslüman gibi okumak gerektiğine” işaret eder ve der ki, “değerlendirme bu esaslara dayanınca, bıktırıcı tekrarlar gibi ithamlar manasızlaşır.” (The Holy Koran, London 1953, s. 26- 27) “Ben Kur’an’ın tabiatüstü bir eser olduğundan şüphe etmiyorum zira, büyük bir vahiy hitabesi olmanın bütün işaretini taşımaktadır.” (Marmaduke Pickthall, The Holly Koran, London 1953, s. 31) “Yine de çeviri Mukaddes Kur’an değildir. Ne Arapça Kur’an’ın yerini tutar ne de onun kapsamlı manasını ifade edebilir.” (The Meaninq of The Glorious Qur’an, I/3) Manuell King; “Kur’an’ın Hz Muhammed tarafından vücuda getirildiği ekseriya iddia olunur. Bu görüşe göre Hz Muhammed Kur’an’ı Tevrat ve incil’den intihal etmiştir. Benim kanaatim bunun hilâfınadır.” (s. 282)

İslam mutlaka fazla kadınla evlenmeyi emretmemiş, sadece buna müsaade etmiştir. (s. 437 ) İslam 4 kadınla evlenmeyi şarta bağlamıştır. İslam çok kadınla evlenmeyi zorlaştırmıştır. (s. 440 ) İslam birden fazla kadın almaya müsaade etmiş ise de bu teşvik değil hayatın gerekleri karşısında bir müsaadedir. Osmanlı imparatorluğu’nda birden fazla kadınla evli olmanın sayısı çok azdı. (s. 442 ) İslam’da kız çocuğuna erkek kardeşini yarısı kadar miras verilmesi, kızın erkekten aşağı görülmesinden dolayı değil, erkeğin bir aileyi besleyip geçindirmek zorunda bulunmasından dolayıdır. (s. 449 ) Serşeklik eden kadın için İbni Abbas ve Ata, misvak ile dövülebilir demişlerdir. (Taberi, Camiul beyan, V/68) Boşama durumu ortaya çıktığında erkek 3 aylık süre içinde karısına dönebilir. (s. 463 ) Bakara suresinin 229 ayetinden ve gerekse Talak suresinin 1. ayetinden açıkça anlaşılıyor ki, bu 3 boşama bir ağızda söylenecek sözler olmayıp, 3 ay içerisinde ve her ay bir tane olmak üzere verilecek ayrı ayrı talaklardır. (s. 464) Karısını bir defada 3 talak ile boşayıp sonra pişman olan Abdu Yezid’in, peygamber karısına dönmesini emretmiş, Abdu Yezid; Ya Resulallah ben onu 3 talak ile boşadım, demesi üzerine Hz. peygamber biliyorum demiş ve talak suresinin 1. ayetini okumuştur. (s. 465 )

Oryantalistler Kur’an’daki kıssaların tekrarlandığını ve bunun bıktırıcı bir şey olduğunu söylerler. Kur’an konuya uygun olarak bir kıssanın belirli bir halkasını zikreder. Kıssanın tamamı tekrarlanmaz. (s. 494) Kıssa tekrar edilmişse, o tekrarında muhakkak yeni bir şey getirilmiştir . (s. 501 )

Profesör Süleyman Ateş, İslam’a itirazlar ve Kur’an-ı Kerim’den cevaplar

 

İslam’a İtirazlar ve Kur’an-ı Kerim’den Cevaplar Konusuna Ait Etiketler

Bu Konuyu Sosyal Medyada Paylaş

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz


Yukarı Çık