Deizm 4

1.310 kez görüntülendi

Deizm 4

Bu konu ile alakalı olarak, “Ateizm yanılgısı 2, Deizm 2-3-5-6, Deizm eleştirisi, Bilim yanılmaz mı?, Dinsiz ahlak olur mu?, İslami emirler ve hümanizm” adlı yazıları da tavsiye ederiz.

.

.

.

.

.

.

.

Allah, insan dışındaki bütün varlıkların yaşamını düzene koymuştur. (s. 11) Bu dünyada bazen güçlüler, güçsüzlerin ellerinden haklarını almaktadır. Bu durumda adaletin sağlanamaması en büyük haksızlık olur. Allah, adaleti bu dünyada emrettiği gibi, gücü yetmeyenlerin hakkını ahirette teslim edecektir. (s. 12) Deizm, kilisenin bilime baskısına bir tepki hareketidir. Aklın geçerli olduğunu kabul eder.(s. 14) ‘Din yerine bilim önder olmalıdır’ görüşünü savunurlar. (s. 15) “Dinler insanlara durmadan yasaklar koyuyor, insan özgür olmalıdır.” görüşünü savunurlar.(s. 16) Halbuki İslam, Kur’an ile insanlara iyi ve kötü olanların listesini bildirmiştir.(s. 18) Kurallara uygun bir yaşam bu dünyada olacaksa, bu kuralı kim koyacaktır? (s. 21) Allah’ın merhameti öncelemesi, kötülüklere hemen karşılık vermesini engellemektedir. (s. 29) Vahiy, Allah’ın hayata müdahil olması anlamına gelir. (s. 30) İnsanların sıkıntılarına Allah’ın çözümler göndermesi daha mantıklı olmaz mı? (s. 34) Allah’ın vahiy ile içkiyi yasaklaması akıllı çelişmez. Allah zararlı şeyleri yasaklar. (s. 39) Kıyamet günü insanların yaptıklarından dolayı hesaba çekilmesi haksızlık mıdır? (s. 40) Vahiy, Allah’ın insanların yaptıkları yanlış davranışlara müdahale yöntemidir. (s. 41) Deizmin ‘Allah’ın müdahale etmesine gerek yoktur’ iddiasını savunmak için, insanların her yönden mükemmel bir yapıya sahip olması gerekir. (s. 42) Tanrı, bilimin konusu değildir. Çünkü bilim görünen ile ilgilenir. Ama eserlerinden eseri yapana ulaşmakta, gayet mantıklı bir metottur. (s. 43) İnsanlarla iletişimi olmayan bir tanrının varlığına deistler neden iman eder? İnsan neden yaratılmıştır? yaratılış amacı nedir? (s. 45) Deizmin yeni tanrısı insandır. (s. 48) Birinin size her şeyi serbest bırakması, sizi sevdiği anlamına gelmez. Sevgi, zarar görmeyecek şekilde yaşamın devamını sağlamaktır. Yasaklar, bizim gelişimimiz için gereklidir. (s. 59)

Kuantum dünyasında olasılıkların geçerli olması ve bu olasılıklardan birinin seçilmesi, bunu seçen bir varlığı zorunlu kılmaktadır. Çünkü olasılıkların tüm karmaşıklığına rağmen düzen devam etmektedir. (s. 68, 81)  Büyük patlamanın ayarlarını kim belirledi? (s. 70)  Peygamberlerin hepsi, Hz Muhammed hariç, sadece kendi toplumları ile sorumlu tutulmuştur. (s. 73)  Allah’ın mülkünde yaşayıp O’nun verdiği nimetler ve yetenekler sayesinde bu aşamaya geldiğinin şuurunda olup, insanın kul olduğunu bilincinde yaşaması gerekir. Kumar oynayan birinin, kazandıklarının hakkı olduğunu iddia etmesi, akli bir çıkarımdır. (s. 75)  Dünyadaki bütün insanların istedikleri gayet akıllı isteklerdir. (s. 76)  Herkes, Allah’ın kulları hakkında istediğini söylesin fakat Allah sussun öyle mi? (s. 79)  Dua, fıtri bir ihtiyaçtır. (s. 83)  Peygamberler, görülmeyen bir tanrıdan bahseder. Bu da onların başarı şansını azaltmaktadır. (s. 90)

Vahyin yaşanmadığı evler deizm yuvasına dönüştü. (s. 93)  İnsan neden akıllı, irade sahibi bir varlıktır? Neden hayatta ahlak kurallarının hakim olmasının gerektiğine inanıyoruz? Kötülük yapınca vicdanımız ne için bizi rahatsız eder? İyilikler neden mutlu eder? (s. 95)  İnsan dışındaki tüm varlıklar içgüdü ile hayatlarını yaşarlar. Evrendeki yasaların varlığı, bizi yasa koyucu bir tanrıya götürür. Akılla kavranabilen yasaların olması, bunun arkasında akıllı bir bilincin olduğunu gösterir. (s. 103)  Evrenin Tanrı olma ihtimali, öncesiz ve sonsuz olma ihtimali Big Bang ile ortadan kalkmıştır. (s. 104) Her varlıktaki yasaların farklı olması ama çevreyle uyum içinde oluşu önemli bir kanıttır. Her tür canlının aynı yasalara sahip olması, kör bir tesadüf ile açıklanamaz. (s. 106) Bilim hayatı kolaylaştırır; din düzene koyar! Bilim nasıl, din kim olduğu sorusuna cevap verir.  Din bu dünyanın mükafat yeri değil imtihan yeri olduğunu vurgular. (s. 109) Allah insanlara akıl melekesini vermiş, Kur’an ile de evreni araştırmasını (Ankebut 20; Ali İmran 191) istemiştir (s. 113)  Hayata müdahale eden tanrının önüne insan devamlı aracı Tanrılar koymuştur. (s. 116) Madde kendi kendine yetecek yol ve yöntem çizecek bir özelliğe sahip midir? (s. 117)

Önemli olan insanların yaratılması olsaydı, insanlara akıl ve irade özgürlüğü verilmezdi. Dine karşı farklı akımların var olmasın nasıl doğal ise, farklı dinlerin varlığı da insanı dinin varlığına inkarı götürmemelidir. (s. 121) Bütün toplumlarda dinin mevcut olması, mantık açısından dinin bir olgu olarak var olduğunu göstermektedir. Sadece bir toplumda dini değerler var olsaydı o zaman belki dinin insan eseri olduğunu söyleyebilirdik. (s. 123)  Evrensel dinin en büyük özelliği, bütün insanlığın sorunları ile ilgili çözümler sunmasıdır. Kur’an’ın ana merkezinde devamlı Allah vardır. (s. 126) Hayvani boyutta kalmış bir hayat, yani içme, yeme ve üreme Kuran’ı göre bir şey ifade etmeyecektir. Deizm, hayvani boyuttaki bir hayatı elzem kabul etmektedir. (s. 128)  Muhammed hiçbir zaman kendisini diğer insanlardan ayrı tutmayıp, inen vahiy önce kendisi hayata geçirmiştir. Kendisini Allah’ın kulu olarak tanıtmıştır. Bir insan menfaat elde ettiğinde bunu kimseyle paylaşmak istemez. (s. 133)

Müşriklerin ilahları gözünün önünde iken Muhammed peygamberin ilah olarak kabul ettiği Allah gözlerden gizlenmiştir. Muhammed peygamberin iddiası gerçekten zordur. (s. 134)  Kur’an diğer dinlerden kalan doğru olan kısımları tasdik etmektedir. (s. 135) İnsanın ilahlık özelliklerini bir kenara bırakması gerekir. Kulluk ancak kibirden sayılmakla olur. (s. 137) Tanrı ile ilgisini alakasını kesen birçok zalim dünyaya gelmiştir. İnsanın kulluk etmeye de ihtiyacı vardır. İnsan için bu bir zarurettir. (s. 138) Sorumluluk insanı değerli kılmaktadır. (s. 139) Deist ile inandığı Allah’ın emirlerini yerine getirmeyen bir teİst arasında bir fark yoktur. (s. 141) Allah insanı fıtrat üzere yaratmıştır. (Rum, 30) Bu fıtratta herhangi bir yanlış, kötü bir haslet bulunmamaktadır. (s. 143)  İnsanın asaletini koruyamayan din, insan fıtratına uygun olamaz. (s. 149) Kur’an’ın iman edip Salih ameller işleyenler olarak dile getirdiği insanlar, hep imanı yaşamlarına dökenlerdir. (s. 152) İlah hayatı yönetmelidir. (s. 153) Yoksa insan nefsini ilah edinir ve nefsinin isteklerini doğru yanlış demeden yerine getirmeye başlar. (s. 154) ‘La ilahe illallah’ bir yaşantı modeli sunmaktadır. (s. 155) Dünyadaki işleyişe herhangi bir katkısı olmayan tek varlık insandır. O halde benim varlığımın bir gayesi olmalı. (s. 157) İbadet, kişilik oluşumunu sağlar. İnsanın kişilik zafiyeti göstermesini yegane sebebi, insanın temel ihtiyaçlarını giderirken yasakları çiğnemesidir. (s. 160) Hayvanlar ile ortak özelliğimiz yeme, içme ve üremedir. Oruç, bu sayılan ihtiyaçları kontrol altına alıp, ‘kontrol bendedir’ diyebilmektir. (s. 161) Günah işlemek, Allah’ı yeteri kadar önemsememek anlamına geliyor. (s. 162) Allah her varlığı içinde bulunduğu ortam içinde imtihan etmektedir. (s. 167) İrade sahibi olmak, sorumluluk gerektirir. Bal arısına nasıl bal yapacağını öğreten Allah insana da nasıl yaşayacağını duyurması gerekir. (s. 174) Değer verilmediği zaman bir kenara bırakıp ne yaptığına aldırış edilmez. (s. 183) Allah insana değer verdiği için kendisine muhatap kabul etmiştir. (s. 186) Onun dünya hayatında mutlu olması için emirler göndermiştir. (s. 187) İnsanın bu dünyada Allah’a ihtiyacı vardır. (s. 188) Allah vicdan ile hayatlarımıza müdahale etmeye devam etmektedir. (s. 190)

Dawkins’in dindarların arasında yaşamak istemesi gibi, İslam düşmanlığı ile ünlü Ernest Renan’ın şu sözleri de vicdanında kalan kırıntıların ifadesidir: ” İslamiyet’in, din olmak itibariyle güzel yönleri vardır. Her ne vakit bir camiye girsem, şiddetli bir vicdan heyecanından, onu da söyleyeyim mi, Müslüman olmadığım için bir tür üzüntü duyuyorum.” (Renan, L’ıslamisme et la Science, s. 19; Namık Kemal, Renan Müdâfaanâmesi, s. 53; Halil Halid, Hilal ve Haç Çekişmesi, s. 112) 

Kaitan çekim gücünden ancak genişleyerek kurtulmaktadır. (s. 196) Kainatta yıldızların ölmesi, doğması, evrenin genişlemesi yaratılışın devam ettiğini göstermektedir. (s. 197) Tanrıya ilgisiz bir toplum ortaya çıkmamıştır. (s. 204) Sendeki merhamet duygusunu var eden, senden daha mı merhametlidir. (s. 147) Biz bu dünyada hiçbir şeyi karşılık vererek almadık, her şey Rabbimizin bizlere olan merhametinden, cömertliğinden kaynaklanmaktadır. (s. 255) Allah bizlere Onun rehberliğinden uzaklaştıkça, kalbi sıkıntılar vermektedir. Allah bizim cehenneme gitmemizi istememektedir. (s. 257)

 

Hacı Ali Şentürk, Teolojik Sancı Deizm

.

.

 

      Deizm 5

Ekrem Sevil, Allah’a Meydan Okumanın Yeni Adı Deizm

Deizm, ateizmin karşıtı olarak kullanılırken daha sonra Hıristiyanlığa bir tepki olarak kendini göstermiştir. Deizmde Tanrı kabul edilir, akıl/bilim ve doğal ahlak savunulur.(s. 8) “Allah, her an yaratma halindedir.” (Rahman, 29) “Yağmur dolu bulutları meydana getiren Allah’tır.”  (Rad, 12) “Allah her şeyi bilir, hiçbir yaprak düşmez ki, O bunu bilmesin.” (Enam, 59)  Din, insanları bilimde geri bırakmaz, biz eskiden de Müslüman’dık ve bilimde ileriydik. Din geri bırakmıyor, insanların çalışmaması geri bırakıyor. (s. 23) Allah bu dünya hayatının yolunun kurallarını kitap sünnetle belirlemiştir. (s. 28) Bazen özgürlük dediğimiz şey, aslında bizi koruyan çemberden dışarı çıkmaktır. (s. 29) Allah, bizleri ve kainatı niçin yaratmıştır? (s. 34) İnsan niçin başıboş bırakılsın? (s. 35) Günah işlerken vicdanını huzursuz olmasın diye kendi kendine diyorsun ki, bir yaratıcı olsun ama emir ve yasakları olmasın, her şey serbest ve helal olsun, bir hesap ve azap olmasın. (s. 37) Günahları rahatça işleyeyim diye sakın deist olma! (s. 38) Deist kişiye bazı sorular: İnsan nereye gidiyor, bu alem niçin yaratıldı, bizlere verilen bu kadar duygu ve özellikler nedendir, ölümden sonra ne var? (s. 41) Hak yolu bir tanedir, bunun dışındaki tüm yollar delalete gider. (Bakara, 38; Yunus, 32; Darimi, 202; Ahmet, 4437) “Sizi geceleyin ölü gibi uyutan gündüzün Ne yaptığınızı bilen sonra ölüm anı gelinceye kadar gündüzleri sizi uyandırıp kaldıran Allah’tır.” (Enam, 60)  Deistler Allah’a sıfatlarında sınır getirmektedir. Allah’a eksik ve aciz özellikler vermekte, insanı ve bilimi tanrı seviyesinde yüceltmektedir. (s. 49) İnsanın aklı bir yaratıcıyı bulsa da O’nun isim ve sıfatlarını hakkı ile keşfedemez. Bu alemi yaratan kendisini bizlere hakkıyla tanıtacak peygamberler göndermiştir. (s. 50) Putlara tapmayı sadece taşlara tapmak sanıyoruz. Oysa Allah’tan çok önemsediğimiz, öncelik verdiğimiz ve hayatımızın merkezine koyduğumuz her şey bizim putumuzdur. (s. 52) Artık taştan tahtadan putlar yok, fikirden et ve kemikten dünya mallarından putlar var. (s. 52) Şeytan egosunu ve ilmini tanrılaştırmıştır. (s. 55)  İblis çok bilgili birisi olduğu için, bu bilgi onu şımartmış, kendisini büyük gördüğü için şirke düşmüştür. (s. 57)

Deistlerin bir kısmı aklın testinden geçerek onaylanan dini evet demektedir.  Böyle bir iddiaya getirilecek en açık itiraz “hangi akıl” yahut “kimin aklı” yönündeki sorudur. (s. 69) Deist, ahlaksal ve dinsel açıdan doğru bir yaşamı yalnızca insan aklının sunabileceğine inanan kimsedir. (s. 60) Modern bilimsel anlayış, tanrıyı evrenden dışlanarak oluşmuştur. (s. 61) Modernizm, emperyal bir anlayıştır. Hem doğayı hem de insanı sömürür, gelinen noktada dinin boşluğunda insan evrende mutsuz olmuştur. (s. 64) S. Clarke, “doğa yasaları tanrının ilahi kudretinin işleme tarzlarını gösterir.” der. (s. 73)

Deizm, Hıristiyanlığın yarattığı Tanrı tasavvurunu düzeltmeye çalışırken bir anlamda amacından saparak tanrının insan ve alem ile ilişkisinde belirleyici olan sıfatlarının terkine varan bir noktaya kaymıştır. (s. 74) Deizm düşünce insana sınırsız bir yetki ve özgürlük vererek insanın kulluk vazifelerini dizayn etme yetkisini akla vermiş olmaktadır. Oysaki insanoğlunun dini ve ahlaki açıdan eğitilmesi ve kendisine istikamet kazandırılması ancak insan üstü ilahi bir vahiy ile mümkündür. Bir insanın başka bir insanı hakimiyeti tanrının insana hakimiyeti ile mukayese edilemez. (s. 75) Liberalizmin öncüleri aynı zamanda deizminde önde gelen fikir adamları olmuştur. Sorumluluk hissetmek için insanüstü bir makama saygı duymak, ondan çekinmek gerekir ki o da tanrıdır. (s. 76) Deist düşünce insana kontrolsüz, sınırsız, sorumsuz bir özgürlük tanımıştır. Yeryüzünde insanları sömürenler işkencelere maruz bırakanlar hep akıllarını esas almışlardır.(s. 77)

“Kendi istek ve tutkularını ilah edineni gördün mü? Şimdi ona karşı sen mi vekil olacaksın?” (Furkan, 43) Tanrıya inanç ortadan kaldırıldığında, insandaki kontrolsüz hırs ve haz duygusu ortaya çıkar ve her istediğini helal haram demeden gerçekleştirmeye çalışır. (s. 87) Deizmde iyi, A şahsı için geçerli olan bir diğer B şahsı için değer teşkil etmeyebilir. A şahsı için etik olan bir şey B şahsı için etik sayılmayabilir. İnsanın maddi ve manevi dünyasında ideal bir mutluluğu yakalaması için her kişinin saygı göstereceği bir merceğinin olması gerekir. (s. 88)  Vahiy insanın iradesini eğitmekte, onu güdülemekte ve böylece ahlaki bir dönüşüm yaşamayı hedeflemektedir. Vahiy sadece akla değil duygulara ve vicdana da hitap eder. (s. 95) Deistlerin amaçları kendi akıllarına göre dini şekillendirmek istemeleridir. (s. 96) “Kur’an, edebiyat değil hayattır. Dolayısıyla ona bir düşünce tarzı değil, bir yaşama tarzı olarak bakmaya başlanır başlanmaz güçlü ortadan kalkar. Kur’an’ın yegane hakiki tefsiri hayat olabilir ve Hz Muhammed’in hayatı da tam olarak buydu.” Aliye İzzet Begoviç  (s. 97) “Önce mabet vardı.” Klaus Schmidt. (s. 124)

 

 

Bu Konuyu Sosyal Medyada Paylaş

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz


Yukarı Çık